Sİ SULT TLARIEYYİD AN EVLAAL
HACI BEKTAŞ- VELİ ARDALARINDANDIR, KIZILDELİ SULTAN ADIYLA ÜN YAPMIŞ BİR BEKTAŞİ AZİZİDİR, HORASANLI İBRAHİM ATANIN OĞLU, FÜTÜHAT ERENLERİNDEN. HACI BEKTAŞ- VELİNİN MANEVİ İŞARETİ İLE SÜLEYMAN PAŞA VE KIRK ARKADAŞI İLE ÇANAKKALE’EN GELİBOLU'A SALLARLA GEÇMİŞ; GELİBOLU, ÇARDAK, İPSALA, MALKARA, ENEZ, HAYRABOLU, FERECİK, DOĞANCA, ERGENE FETHİNDE BİRİNCİ DERECEDE YARARLILIK GÖSTERMİŞ, BİR ARA HACI BEKTAŞ-I VELİNİN GÖÇÜMÜNE YAKIN PİR EVİNE GELMİŞ, HACI BEKTAŞ-I VELİNİN VEFATINDAN SONRA POSTA OTURMUŞ VE 5- SENE POSTU NİÇİN YAPMIŞ, FAKAT MURAT BEYİN İSTEĞİ ÜZERİNE TEKRAR RUMELİ’NE GEÇMİŞ, KOSOVA SAVAŞINA İŞTİRAK ETMİŞDİR.
YILDIRIM BEYAZIT DÖNEMİNDE YUNANİSTAN-DİMİTOKA’YA GÖÇMÜŞTÜR. GÖÇ TARİHİ HİCRİ 804 MİLADİ 1401. DİMİTOKA’NIN DEMİRVİRAN KÖYÜNDE BÜYÜK BİR TEYESİ VAR. KENDİSİ ORADA YATMAKDADIR. ZAİFİ'NİN SÖYLEDİĞİ ÜZERE KIRCALİ’ DE DEĞİLDİR. BUGÜN DERGAH AÇIKTIR. DERGAH ÇOK BAKIMLI, ZİYARETE AÇIK, DERGAHIN ORTASINDA ÜNLÜ KARA DUT AĞACI HALA MEYVE VERMEKTEDİR. KIRCALİ’DE DE BİR MAKAM MEZARI BULUNMAKTADIR.
AŞIK VELİ ONUN İÇİN BİR DÖRTLÜK SÖYLEMİŞ;
------------------------------------
HEM ORDAN BAŞ GÖSTERDİ HEM DE BURADAN
CANIM KURBAN OLSUN MERT OĞLU MERDE
HER NERDE ÇAĞIRIRSAN HAZIRDIR ORDA
SULTAN SEYYİD ALİ SANA SIĞINDIM
-------------------------
YAŞAM ÖYKÜSÜNÜ DİLE GETİREN BİR VELAYET-NAMESİ BUGÜN ELİMİZDEDİR. BU VELAYET-NAMEYİ, GAZİ RÜSTEM SULTAN YAZMIŞTIR. SEYYİD ALİ SULTAN, YÜZ YİRMİ YIL YAŞAMIŞ, KARA KUVETLERİNİN ÇEKİRDEĞİNİN KURULMASI, PENÇİK KANUNU İLE HACI BEKTAŞ-I VELİ DERGAHINA ÖDENEN HAMS HAKINI, SEYYİD ALİ SULTAN ORDUYA BAĞIŞLAMIŞ VE BU YAZIYI MURAT BEY, KARA RÜSTEM, VEZİR ŞANDARLI KARA HALİL VE SEYYİD ALİ SULTAN İMZALAMIŞ. TARİH 28 HAZİRAN 1363. FÜTÜHAT SIRASINDA BİR ARA KIRKPINARDA GÜREŞ TUTAN GAZILERİN, YENİK OLANLARI YENİK ETMEK İÇİN SIRTLARI YERE DEĞENLERİ YENİLMİŞ KABUL ETMİŞ. BU SURETTE ÇAĞDAŞ GÜREŞİN DE ÖZÜNÜ SEYYİD ALİ SULTAN KURALLAŞTIRMIŞTIR.
SEYYİD ALİ SULTAN’A AŞIK VELİ’NİN BİR DEYİŞİNİ DAHA YAZDIM;
--1-
GÖZÜM AÇDIM BEN GAFLETTEN UYANDIM
SULTAN SEYYİD ALİ SANA SIĞINDIM
İMAMLARI MERT EYLEDİM DAYANDIM
SULTAN SEYYİD ALİ SANA SIĞINDIM
--2--
AYAĞINI KAZANIN ALTINA YAKTI
HÜNKAR HACI BEKTAŞ HALINA BAKTI
ALİ İSMİNE KIZILDELİLİK TAKTI
SULTAN SEYYİD ALİ SANA SIĞINDIM
--3--
AYAĞINI YAKMAYINCA PİŞMEDİ
KAYNADI EMME KAZANINDAN TAŞMADI
ONDAN İÇMİYENLER AŞIKLAR COŞMADI
SULTAN SEYYİD ALİ SANA SIĞINDIM
-- 4--
AĞCA DAĞDA URUM ELİNDE YATAN
KAYANIN BAŞINDAN KENDİNİ ATAN
NUHUNAN BERABER GEMİYİ ÇATAN
SULTAN SEYYİD ALİ SANA SIĞINDIM
HEM ORDAN BAŞ GÖSTERDİ HEMDE BURADAN
CANIM KURBAN OLSUN MERT OĞLU MERDE
HER NERDE ÇARIRSAN HAZIRDIR ORDA
SULTAN SEYYİD ALİ SANA SIĞINDIM
--5--
VELİ’YİMDİR BİR İKRARLA GELMİŞEM
EVEL-AHIR BEN BURAYI BULMUŞAM
SEN SULTANSIN BEN GÜNAHKAR OLMUŞAM
SULTAN SEYYİD ALİ SANA SIĞINDIM
--6--
AŞIK VELİ; ŞARKIŞLANIN İĞDECİK KÖYÜNDE DOĞMUŞ VE ORDA YAŞAMIŞ ESKİ ADI CENİKÖZÜ ŞİMDİKİ ADI ESENÇAY OLAN, DEDESİ ALİ DEDEYİ ZİYARETE GELMİŞ VE KÖYE BİR DEME DEMİŞ;
------------------
VATAN KURMUŞ ÇAMLI BELİN BAŞINA
EĞLENMİYE BUNDAN İYİ YER OLMAZ
AÇMIŞ MENEVŞESİ ÇİÇEKLER KOKAR
EYLENMİYE BUNDAN İYİ YER OLMAZ
----------
BEN MUSTAFA İYİDOĞAN
-------------
6—7—1942- SİVAS YILDIZELİ ESKİ ADI CENİKÖZÜ YENİ ADI ESENÇAY, SİVASA 80 KİLOMETRE TOKAT’A 40 KİLOMETRE OLAN KÖYDE DOĞDUM.
SÜLALEMİZİN SOY KÜTÜĞÜNÜ KALEME ALDIM;
--------------
BABAMIN ADI; YUSUF, 1902 DOĞUMLU, MEDRESE MEVZUNU, SEYYİD ALİ SULTAN KIZILDELİ EVLATLARINDAN DEDE VE HOCA.
ANNEM 1904 DOĞUMLU PİR SULTAN EVLATLARINDAN
6 KARDEŞİZ, 3 ERKEK 3 KIZ, ALİ RIZA, ZÖHRE, İSMAİL, SEHER, MUSTAFA VE YETER DEMİŞLER BAŞKA DA OLMAMIŞ.
BUNDAN SONRA YAZACAĞIM SEYYİD ALİ SULTAN KIZILDELİ EVLATLARINDAN DERVİŞ ALİ HALİFENİN, KERBELA’DA İMAM HÜSEYİN DERGAHINDAN ALMIŞ OLDUĞU SOY KÜTÜĞÜ VE SECERE VE HALİFELİK BERAATI.
BUNLARI TÜRKÇEYE ÇEVİREN KARACA AHMET SULTAN EVLATLARINDAN, RUMELİ’NİN GÖZCÜSÜ SOYUNDAN- İLAHİYETCİ MEHMET YAMAN, KENDİLERİNE KATKILARINA DOLAYI ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM, KENDİSİ DEDELİK VE HOCALIK İLMİNİ BİLEN BİR ZAT,
----------------
DERVİŞ HALİFENİN HANGİ TARİHTE YAŞADIĞINI GÖSTEREN BİR DEYİŞİNİ YAZDIM;
--1--
GÜN TUTULDU AKŞAM OLDU
ALEMİ ZULMET SARDI
KUŞLUK VAKTİ AKŞAM OLDU
AÇ SANA GÜNÜ YARATAN
--2--
HAZİRETİ NEBİ AĞLAR
ŞİMDİ ZULÜM KARDIR BEYLER
GÜRÜNMÜYOR YÜCE Dağlar
AÇSANA GÜNÜ YARATAN
--2--
MESCİTTE VERİLİR EZAN
KURANI AZİMİ DÜZEN
CEHENNEM ÖNÜNDE NİZAM
AÇSANA GÜNÜ YARADAN
--3--
LİĞBA ÇEKİLDİ MAHLER
KİMSEYE KALMIYOR AHLAR
HALKI SÜRMÜYOR PADIŞAHLAR
AÇSANA ĞÜNÜ YARATAN
--4--
DERVİŞ ALİM SENE DOLDU İKİ
BİN YÜZ YETMİŞ ÜÇE GELDİ
KIYAMET GÜNLERİ DOLDU
AÇSANA GÜNEŞİ YARATAN
-------------------
DERVİŞ ALİ HALİFE’NİN MEZARI TOKAT’IN ALMUS İLÇESİ, CAET KÖYÜNDE, KÖYLÜLER TÜRBE YAPMIŞLAR. ALLAH HAYIRLARINI KABUL ETSİN,
TÜRBENİN YANINDA, TÜRBEYE AİT ŞİFALI ÇEŞMESİ VAR. ŞİFA İÇİN SU İÇTİM. KARŞISINDA ÇOK GÜZEL BİR CEM EVİ YAPMIŞLAR. KÖY ÇOK GÜZEL, YEŞİLİK ORMANLIK. DERVİŞ ALİ HALİFE ASLEN MALATYA HEKİMHAN’A BAĞLI HASAN ÇELEBİ’DEN, AKMARA KÖYÜNDEN VEYA DARI YERİNDEN, İKİ OĞLU OLMUŞ; 1- VELİ, 2-BIDA, VELİ SİVAS’A GÖÇMÜŞ. BIDA MALATYA’DA kalmış. malat’yada kalanın soyundan BODURUM’DA OTURAN HÜSEYİN YALÇIN’LA TANIŞDIK. ÇOK SAMİMİ AKRABAYIZ. DERVİŞ ALİ, DEDELİK ETMEK İÇİN TALİPLERİNİN YANINA, ALMUS-CAET’E GELMİŞ. TALİPLERİ ONU GÖNDERMEMİŞ ORDA KALMIŞ, KÖY ÇOK BÜYÜK VE BELEDİYELİK.
BELEDİYE BAŞKANI SAYIN ALİ KURT, BİZE ÇOK HÜRMET ETTİ. ÜÇÜMÜZ GİTMİŞTİK. ABİM OLAN EMEKLİ ALBAY İSMAİL İYİDOĞAN, AMCAMIN OĞLU
AVUKAT MERDAN İYİDOĞAN VE BEN MUSTAFA İYİDOĞAN. KAHVEYE OTURDUK, KÖYLÜLERLE SOHBET ETTİK, KÖYLÜLER DE ÇOK HÜRMET ETTİ.
KÖYE CAMİ YAPILMIŞ, BEN BUNA ÇOK ÜZÜLDÜM.
HAZRETİ PEYGAMBER EFENDİMİZ, VEFATINDAN ÖNCE İMAM-I ALİY’İ VASIL TAYIN ETTİ. HADİSLER SÖYLEDİ;
‘’LAHMEKE LAHMİ CİSMEKE CİSMİ DEMMEKE DEMMİ RUHAÇE RUHU’’; YANİ ALİ’NİN CANI CANIMDAN, KANI KANIMDAN, RUHU RUHUMDANDIR, ALİ’Yİ SEVEN BENİ SEVER, BENİ SEVEN ALLAHI SEVER, ALİNİN DÜŞMANI BENİM DÜŞMANIM, BENİM DÜŞMANIM ALLAHIN DÜŞMANI VE; ‘’ENEMEDİNETİN İLMİ ALİ’YİN BABUHA’’ YANİ; BEN İLMİN ŞEHRİYİM ALİ KAPISI VE imam-ı ali’yi vasıl tayİn ettiĞİNİ SÖYLEDİ. PEYGAMBER EFENDİMİN VEFATINDAN SONRA, ÖMERİN BAŞKANLINDA TOPLANDILAR, İMAM-I ALİ’Yİ KABUL ETMEDİLER. EBUBEKİRİ HALİFE ETTİLER, PEYGAMBERİN VASİYETİNİ KABUL ETMEDİLER. BUNUN ÜZERİNE, İMAM-I ALİ, EBUBEKİRİN PEŞİNDE NAMAZ KILMAYA GİTMEDİ. İMAM-I ALİN’İN CAMİ YAPTIRACAK KADAR GÜCÜ YOK MUYDU? AMA İMAM-I ALİ İBADETİNİ EVİNDE YAPDI, EBUBEKİR TARAFTARLARI MESCİDE GİTTİ. İMAM-I ALİ TARAFTARLARI ALİ’NİN EVİNE GİTTİ, ALİ TARAFTARLARINA NEREYE GİDİYORSUN DİYE SORULDUĞUNDA ALİ’NİN EVİNE DEDİLER, ‘’ALEVİ’’ ADI BUNDAN KALDI.
MÜZEMMİL SÜRESİNDE CENAB-I ALLAH; ‘’YA MUHAMMED! GECENİN YARISINDAN EVVEL YARISINDAN SONRA KARABETİNLE İBADET EDİYORSUN, BİZİM KATIMIZDA EN ESVAL İBADET BU’’ DİYOR. İMAM-I ALİ BU İBADETİ YAPTI, İMAM-I ALİ BİR CAMİ YAPTIRAMAZ MIYDI?
KUR’AN-I KERİM ASHAP SURESİ AYET 36 – HER KİM Kİ ALLAHIN VE PEYGAMBERİN EMİRLERİNE KARŞI GELEN APAÇIK SAPIK MÜNAFIK DİYOR. PEYGAMBERİN VASİYETİNİ KABUL ETMİYENLER BU AYETİ OKUMAMIŞ MIDIR?-
HACI BEKTAŞ-I VELİ ANADOLUYA GELDİĞİ ZAMAN, HACI BEKTAŞ’TA BİR MESCİT VARDI. HACI BEKTAŞ-I VELİ ONU KIRK LAR MEYDANI YAPTI. HACI BEKTAŞ-I VELİ CAMİ YAPTIRAMAZ MIYDI? ORADAKİ CAMİYİ HACI BEKTAŞ-I VELİ’NİN VEFATINDAN --200—SENE SONRA OSMANLILAR, NAKŞİBENDİLERİ ORAYA DOLDURDU. HACI BEKTAŞ-I VELİ’NİN KÜTÜPHANESİNİ YAKTILAR. EVLADI HAKKINDA HİÇ BİR BİLGİ BIRAKMADILAR. TEKKEYİ BEKLİYEN ÇORBAYI İÇER DEDİLER VE CAMİ YAPTILAR. KÜTÜPHANEYİ YAKIP DÜNYADA İNSANLIĞA EN BÜYÜK HAYİNLİĞİ ETTİLER.
--TÜRKİYEDE, İRAN ERDEBİL’E BAĞLI OLAN ALEVİLER DE HACI BEKTAŞI VELİNİN EVLADI YOK DİYOR. HACI BEKTAŞ-I VELİ’NİN OĞLU HIZIR LALE, ONUN OĞLU MÜRSEL BABA, ONUN OĞLU BALIM SULTAN. BUNLARIN DEVAMINI İLERDE SEYİT VELİNİN VE SEYİT MUSTAFA’ NIN SECERELERİNDE, ZAMANIN POSTUNİŞİNİ NEBİ DEDE BABANIN BABASINDAN, HACI BEKTAŞ-I VELİ’YE VE İMAM HÜSEYİN’E KADAR, VELİ HALİFENİN, HALİFELİK BERATINDA YAZIYOR. BU BERAT, HACI BEKTAŞ DERGAHINDA KAZAN KAYNATMIŞ NEBİ DEDE-BABA HUZURUNDA YAZILMIŞ, NEBİ DEDE BABANIN SOYUNU HACI BEKTAŞ-I VELİ’YE VE İMAM-I ALİ’YE KADAR YAZIYOR.
SECERE -1-
DERVİŞ ALİ HALİFE’NİN SECERESİ;
(BİRİNCİ SECERENİN ÇEVRİMİ; (BU SECERE KERBELA’DA
İMAM HÜSEYİN DERGAHINDAN VERİLMİŞ.)
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
(ESİRGEYEN BAĞIŞLIYAN TANRI ADIYLA)
1 -- BESMELEDEN SONRA SECERE’DE YER ALAN İLK METİN KUR’AN-I KERİMİN FETİH SURESİ’NİN İLK 5 AYETİDİR Kİ ANLAMI ŞUDUR;
1-‘’Ya MUHAMMED! Doğrusu Biz Sana Ulu Makamımızdan
(Hudeybiyye Andlaşması ile) Açık Bir Fetih, Büyük Bir Zafer sağladık.
2- Ta Ki Allah, Böylece senin günahından geçmiş ve gelecek olanı bağışlasın, Sana olan Nimetini tamamlasın ve seni doğru yola iletsin.
3- Ve yardımıyla sana şanlı bir zafer versin.
4- İmamlarına iman katsınlar diye Mü’minlerin kalplerine güven ve huzur İndiren O’dur. Göklerin ve yerlerin orduları ALLAH’INDIR. ALLAH HER ŞEYİ BİLENDİR, HER ŞEYİ HİKMETLE YÜRÜTENDİR.
5- O, BU LÜTUFLARIYLA, MÜ’MiN ERKEKLERLE mü’min KADINLARI, ALTLARINDAN IRMAKLAR AKAN VE İÇLERİNDE EBEDİ KALACAKLARI CENNETLERE KOYAR, ONLARIN KÖTÜLÜKLERİNİ ÖRTÜP BAĞIŞLAR, İŞTE BU, ALLAH KATINDA BÜYÜK BİR KURTULUŞDUR.
(NOT= FETİH SURESİ’NİN ‘’YEDULLAH’’ AYETİ, YANİ 10. AYETİ’NİN ANLAMINI DA BURAYA ALIYORUM;
‘’ EY SEVGİLİ RESÜLÜM MUHAMMED! HUDEYBİYE ANDLAŞMASINDA SANA BİAT EDENLER YOKMU? ONLAR ANCAK ALLAH’A BİAT ETMİŞLERDİR. O BİATTA, ALLAH’IN ELİ ONLARIN ELİNİN ÜZERİNDEDİR. ŞU HALDE, KİM BU AHDİ, BU BİATI ÇÖZERSE, KENDİ ALEYHİNE ÇÖZMÜŞ OLUR. KİM DE ALLAH’A VERDİĞİ SÖZÜ YERİNE GETİRİRSE, VEFA EDERSE; ALLAH ONA BÜYÜK ÖDÜL VERİR.’’ BU SÖZLEŞME (BİAT) HUDEYBİYE’DE BİR AĞACIN ALTINDA YAPILMIŞTIR VE BUNA ( BİAT-I RIDVAN ) DENİR. M.Y.)
2 -- SECERENİN EN ÜSTTEKİ MÜHÜRDE ŞUNLAR YAZILIDIR;
‘’ İMAM-I ALİ KERREMALLAHÜ VECHE’NİN MÜHÜRÜDÜR. SELAT VE SELAM ONA OLSUN. ALLAH - MUHAMMED - ALİ, ALLAHÜMME SALLİ ALA MUHAMMED-İN’İL - MUSTAFA
VE ALİYYEL - MUR TAZA
VE’L – HASAN- İZ - ZEKİ
VE HÜSEYN- İŞ- ŞEHİD-İ KERBELA
VE ALİ ZEYN- EL - ABİDİN
VE MUHAMMED – İL - BAKIR
VE CAFER - İS - SADIK
VE MUSA’ L - KAZIM
VE ALİ – İR - RIZA
VE MUHAMMED – İR - TAKİ
VE ALİ’ÜN - NAKİ
VE HASAN – İL- ASKERİ
VE MUHAMMED - İL - MEHDİ
NADI ALİYYEN MASHAR – ÜL- ACAİB TECİDÜHÜ AVNEN LEKE FİNNEVAİB
KÜLLİ HEMMİN VE GAMMİN SEYENCELİ Bİ - VELAYETİKE YA ALİ, YA ALİ, YA ALİ- EDRİKNİ ‘’
3 -- DÖRT ADET YUVARLAK MÜHÜR AYNI MÜHÜRDÜR VE DÖRDÜNÜN DE İÇİNDE ŞUNLAR YAZILIDIR;
‘’KERBELA ŞEHİDİ İMAM HÜSEYİN’İN MEŞHEDİNİN MÜHÜRÜDÜR:
ALİ ,HASAN, HÜSEYİN, ALİ, MUHAMMED, CAFER, MUSA, ALİ MUHAMMED.’’
4 -- BUNLARDAN SONRA BAŞLAYAN ‘’SECERE METNİ’’ İSE ŞÖYLEDİR:
‘’HÜ. BU SECERE, HAZRET-İ İMAM HÜSEYİN’ İN (SELAM O’NA)
YÜCE DERGAHI’NDAN VERİLMİŞDİR:
SONSUZ HAMD VE ŞÜKÜR, NAS’IN (İNSANLARIN VE BÜTÜN VARLIKLARIN)
RABBİNE OLSUN Kİ; ULU PEYGAMBERLERİN ŞEREFLİ ( İZZETLİ) MEZARLARINI
(MERKADLERİNİ) BÜTÜN HALKA (İNSANLARA) KIBLEGAH (KIBLE YERİ) EYLEDİ
VE ŞEREF VE İZZET (ULULUK) SAHİBİ EVLİYANIN (ERENLERİN) YÜCE
MEŞHEDLERİNİ (ŞEHİT DÜŞDÜKLERİ VE KUTSAL TÜRBELERİNİN BULUNDUĞU
YERLERİ) HER HAS (SEÇKİN, BİLGİLİ İNSANLAR) VE DİĞER BÜTÜN HALKA
İBADET YERİ EYLEDİ. VE SONSUZ DUA VE SELAM O RESUL- İ EMİN’E
(GÜVENİLİR HZ. MUHAMMED MUSTAFA’YA) LAYIKTIR Kİ, BÜTÜN SÖZLERİNDE
(HADİSLERİNDE) DOĞRUDUR VE İSYAN (ALLAH’IN EMİRLERİNİ YERİNE
GETİRMEME, YASAKLARINDAN KAÇINMAMA VE GÜNAH İŞLEME) DEVASINDA
TABİB-İ HAZIK (TAM İLİM SAHİBİ DOKTOR) DUR.
VE SONSUZ SELAMLAR GÜZİDE EHL-İ BEYİT’ İNE (TEMİZ SOYUNA) VE SEÇKİN
ASHABINA (ARKADAŞLARINA) Kİ HER BİRİ PEYGAMBERLİK MAKAMININ
SEMASINDA (GÖĞÜNDE) BULUNAN BİRER PARLAK YILDIZ VE HİDAYET (HAK
YOLU) SEMASINDA PARILDIYAN YILDIZLARDIR.
ŞİMDİ GELELİM BUNDAN SONRA ANLATACAKLARIMIZA:
DİN ERBABI VE YAKIN ESABI’ NIN (KESİN BİLGİ SAHİPLERİNİN) EVRENSEL
BİLGİ, GÖRÜŞ VE YARGILARINA GÖRE GİZLİ DEĞİLDİR Kİ;
ŞANI YÜCE ALLAH, ERENLER - EVLİYALAR VE DOĞRU YOLU GÖSTEREN DİN ÖNDERLERİ ( İMAMLAR) Kİ NÜBÜVVET AĞACI’ NIN MEYVELERİ VE VELAYET BAHCESİ’NİN NURU OLAN EVLİYALARIN VE İMAMLARIN (ONİKİ İMAMLARIN) SEVGİLERİNİ (MUHABBET EDİLMELERİ GEREKTİĞİNİ) ‘’ KUL LA ES’ELÜKÜM ALEYHİ ECRA, İLLEL-MEVEDDETE FİL’L-KURBA’’ YANİ; ‘’YA MUHAMMED! SEN ÜMMETİNE SÖYLE Kİ SİZE; TEBLİĞ ETİĞİM DİN HÜKÜMLERİNE KARŞILIK, BENİM EHL-İ BEYT’İME MUHABBETTEN BAŞKA BİR ŞEY İSTEMEM (ŞURA – 23) AYETİ GEREĞİNCE, BÜTÜN İNSANLARA FARZ KILDI VE ONLARA ( EHL-İ BEYT’E VE SOYUNA) SEVGİ GÖSTERİLMESİNİ DE ‘’ALLAHIM! BEN ONLARI SEVİYORUM VE ONLARI SEVENLERİ DE SEVİYORUM’’ HADİS-İ ŞERİFİ GEREĞİNCE BÜTÜN İMAN EHLİNE (MÜ’MİNLERE) MUTEBER KILDI VE BU AZAMET SAHİBİ TOPLULUĞUN (EHL-İ BEYT’İN VE SOYUNDAN GELEN SEYYİDLERİN) MÜBAREK TÜRBELERİNDE İBADET ETMEYİ VE ONLARA KOMŞU OLMAYI SEÇEN MÜ’MİNLERİN, YAPDIKLARI İBADETLERDE KAZANACAKLARI SEVAPLARIN İKİ KAT OLACAĞINI VE BU TÜRBELERİ ZİYARETE GELENLERİN GÜNAHLARININ AFFOLACAĞI, EŞİĞİNE NİYAZ EDİLEN YÜCE MAKAMLARI VE ULU DERGAHLARI CİHANI AYDINLATAN GÜNEŞ GİBİ ZAHİR VE GÖKYÜZÜNDE DOLAŞAN AY GİBİ BERRAK VE FIRDEVS BAHCESİNİN KUBBESİNDEKİ TAHT GİBİ YÜCE OLAN RÜTBELERİ, DUALARIN KABUL OLUNDUĞU YER VE HER İSTEĞİN, HER DİLEĞİN YERİNE GELDİĞİ MAKAM OLDUĞUNDAN ŞÜPHE EDİLMEZ. VE BU TARİKAT’DA (YOL VE ERKANDA) GÜMRAH OLAN (YOLUNU KAYIBEDEN, SAPIKLIKTA KALMIŞ OLAN) KİMSE, HAKİKAT SIRRINA EREMEZ. BU TAKDİRCE, BU ULU MAKAMA TALİB VE BU DEĞERLİ RÜTBEYE İSTEKLİ OLANLARDAN, İNANCINDA SADIK VE İTİKATINDA İHLASLI OLAN
DERVİŞ ALİ HALİFE
BABASI SEYYİD SÜLEYMAN
BABASI SEYYİD YALANUK
BABASI SEYYİD DEMİR BABA
BABASI SEYYİD BUDAK
BABASI SEYYİD KARA ALİ
BABASI SEYYİD ŞABAN
BABASI SEYYİD ÇOBAN
BABASI SEYYİD KARA BABA
BABASI SEYYİD SERSEM ALİ BABA
BABASI SEYYİD ALİ SULTAN KIZILDELİ’DİR
DERVİŞ ALİ HALİFE YÜZ SÜRÜP KERBELA DERGAHI’NA GELİNCE, ŞAHİTLİK VE SÖZBİRLİĞİ İLE KARAR VERDİK Kİ;
DERVİŞ ALİ HALİFE GERÇEK FAKR (HAK- MUHAMMED- ALİ DOSTU VE EHL-İ BEYT SOYUNA BAĞLI) VE ZAHİD (İBADETİNİ YAPAN) VE MUHTAÇLARA VE FAKİRLERE YARDIM (HİZMET) EDİCİDİR. ADI GEÇEN BU DERVİŞ ALİ HALİFE’YE MUTLAK BİR İZN-Ü İCAZET VERDİK Kİ; SECCADE’YE (POST’A) OTURSUN, FARZ OLAN SELATI EDA ETSİN, VACİB OLAN ZEKATI ÖDESİN, KABE’Yİ TAVAF ETSİN, ORUCUNU TUTSUN, GELİP GİDEN MİSAFİRLERE HİZMET GÖTÜRSÜN, ZİKRİ TELKİN ETTİKDEN SONRA AHD’İ VE TEVBE’Yİ TAZELESİN, MUHTAÇLARA VE FUKARA’YA VE İNSANLARDAN VE MÜSLÜMANLARDAN GELEN MİSAFİRLERE HİZMET GÖREVLERİNİ YAPSIN, ZİYARETE GELENLERİN SAÇLARINI TIRAŞ ETME VE YIKANMA İŞLERİNİ YERİNE GETİRSİN, LİBAS VE HIRKA GİYİNSİN, SANCAĞI TUTSUN, ÇERAĞI UYANDIRSIN, GÜZEL SESLE USULÜNE UYGUN KUR’AN-I KERİM OKUSUN VE KELİME-İ TEVHİD GETİRSİN…
BÖYLECE KERBELA’DA BULUNAN İMAM HÜSEYİN DERGAHI’NIN POSTNİŞİNİ, SOYU HAZRET-İ MUHAMMED’E VE EHL-İ BEYT’İNE ULAŞAN, SALİH, DEĞERLİ VE SOYLU ŞEYH MUHAMMED DEDE’DEN (ALLAH KUTSALIĞINI ARTIRSIN) BU SECERE VE GÖREV TEVARÜS OLUNMUŞ (VERİLMİŞ) VE İCAZET VERİLMİŞDİR
YANİ ŞUNU BİLDİRMEK İSTİYORUZ Kİ; İMAMLARIN VE EVLİYALARIN OCAKLARINA GELİP, ONLARIN ZİYARETLERİ İLE MÜŞERREF VE MÜMTAZ OLUP (MANEVİ YÜCELİĞE ERİŞİP) VE ÇÜNKÜ ŞEREFLİ MEKANLAR DUALARIN VE DİLEKLERİN KABUL EDİLDİĞİ YERLER OLDUĞUNA ŞÜPHE EDİLMEYİP, BU SEBEPTEN, İSLAM PADİŞAHININ ÖMRÜNÜN VE DEVLETİNİN UZUN OLMASI İÇİN VE CÜMLE KADIN VE ERKEK MÜMİNLER İÇİN LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE ZİYARET VE DUA EDİP, İKİ RAKAT HACET NAMAZINI KILIP VE KUTSAL KERBELA’DA BULUNAN HACI BEKTAŞ VELİ (TANRI SIRRINI KUTLU KILSIN) TEKKESİ’NDE BÜTÜN FUKARAY-I BABULLAH (TANRI DERGAHININ FAKİRLERİ) NAZARINDA (KATINDA) VE SEYYİD--İ SADAT-‘IN (EHL-İ BEYT EVLATLARININ) HUZURUNDA KAZAN KAYNATIP VE CANLA BAŞLA SAFA-NAZAR OLUP (ERENLERİN MANEVİ BAKIŞI İLE SAFA’YA ERİŞİP) VE KENDİSİNE SOFRA VE ÇERAK HAVALE OLUNUP (VERİLİP) VE HAKKINDA HAYIR DUALAR OKUNDU VE GÜLBANKLARI ÇEKİLDİ VE TANRI DERGAHI’NIN BÜTÜN FUKARASI (DERVİŞLERİ) DERVİŞ ALİ HALİFE’ DEN RAZI VE ŞAKİR (ŞÜKÜR GETİRMİŞ) OLDULAR. VE BU NURLU ASİTANE’NİN NURUNDAN AYDINLANAN ÜNLÜ EMİRLER (SOYLULAR, SEYYİDLER) VE DEVLET (MAKAM VE SERVET) SAHİPLERİ VE NİMET DAĞITANLAR VE YÜCE SEYYİDLER VE ŞARİAT KADILARI VE YÜKSEK DERECELİ ALİMLER VE ŞED VE YED VE SAHİPLERİ (EL-ALMIŞ VE KUŞAK KUŞANMIŞ OLANLAR) VE TARİKAT BİAT SAHİBİ OLAN HAZRETLERDEN (BÜYÜKLERDEN) RİCA OLUNAN ŞUDUR Kİ:
BU ASİTANE’ NİN (HZ. İMAM HÜSEYİN DERGAHI’NIN) HATIRI İÇİN, ADI GEÇEN ZATIN ( DERVİŞ ALİ HALİFE’ NİN) ÜZERİNDEN MERHAMET VE İNAYET (İLGİ, DESTEK VE YARDIM) NAZARLARINIZ ESİRGENMİYE VE ÜSTÜN NİTELİKLİ VE DEĞERLİ ESERİYLE NASİP ALINA VE İSTEKLERE-DİLEKLERE ERİŞİLMİŞ OLUNA. VE ONA VE EVLADINA GÖSTERİLECEK İZZET VE HÜRMET VE ŞEFKAT (SEVGİ VE SAYGI) BU CANİBE (BU ASİTANE’YE) GÖSTERİLMİŞ GİBİDİR. VE MÜRİT (TALİB) VE MUHİBLERİ TARAFINDAN HER NE KENDİSİNE VERİLİRSE (AİT OLURSA) HELAL OLMUŞ OLSUN. VE TALİB VE MUHİBBİ OLAN CANLAR, BU ASİTANE’NİN (KERBELA DERGAHI’NİN) HATIRI İÇİN ADI GEÇENE (DERVİŞ ALİ HALİFE’YE) KEMAL-İ İZZET VE HÜRMET (SON DERECE SAYGI) GÖSTERSİNLER. HAK YOLU’NA (HAK-MUHAMMED- ALİ VE ONİKİ İMAM YOLU’NA) UYANLARA SELAM OLSUN.
BU SECERE HİCRİ 1170 CEMAZİYEL-AHİR AYININ
CUMA GÜNÜ YAZILMIŞTIR. (YAKLAŞIK MİLADİ 1757)
BU SECERE (İCAZETNAME)NİN YAZIMINDA HAZIR
BULUNANLAR ŞAHİTLER ŞUNLARDIR;
1) SEYYİD MUHAMMED
KERBELA ASİTANESİ’NDE AŞCI BAŞI
2) MUHAMMED DEDE
KERBELA ASİTANESİ MÜCAVİRİ (YAKININDA
OTURAN KOMŞU)
3) ALİ DEDE
HECEF-İ EŞREF’TEKİ BEKTAŞİ TEKKESİ’NİN
POSTNİŞİNİ (POSTUNDA OTURAN DEDE)
4) DEDE İSMAİL
ŞAHİN BABA POSTNİŞİNİ
5) DERVİŞ AHMET
6) DERVİŞ İSMAİL
7) DERVİŞ HASAN
NOT: BU İCAZETNAMEYİ ONAYLAYAN ŞAHİTLERİN İSİMLERİ VE
MÜHÜRLERİNDEN SONRA, DAHA SONRAKİ YILLARDA İLAVE
EDİLMİŞ OLDUĞUNU YAZI KARAKTERİNDEN
ANLADIĞIM METİN VAR Kİ ONU DA BURAYA
ALIYORUM. (MEHMET YAMAN). (SONRAKİ YAZI HACI BEKTAŞ
DERGAHI’NDA AŞÇIYAN İKİNCİ POST SEYİD ALİ SULTAN’IN
VAZİFESİNİ YAPARKEN YAZILMIŞTIR).
BU YAZININ (İCAZET-NAMENİN) YAZILMASININ SEBEBİ VE HİTAP EDİLEN SATIRLARIN GEREĞİ ŞUDUR Kİ;
AZİZİM, ARİFLERİN EZELİ SULTANI, YÜCE TANRI'NIN AŞIKLARININ BURHANİ HÜNKAR HACI BEKTAŞ VELİ (TANRI AÇIK VE GİZLİ SIRLARINI KUTLU KILSIN) HAZRETLERİNİN KERAMETLER DESTANI OLAN ASİTANELERİ'NDE HALA "AŞÇI OLAN DERVİŞ ALİ DEDE, ERENLER YOLU’NU (TARIK-I EVLİYA'YI) KABUL EDİP; KENDİSİNE (YEDİNE-ELİNE) SOFRA VE ÇERAĞ VE TIĞ VE ALEM (SANCAK) VE İCAZET VE İNABE (EL ALMA) VERİLDİ. VE HALİFELİK SAFA-NAZAR (MÜRŞİDİN VE ERENLERİN FEYİZ VEREN BAKIŞLARI) VE HİMMET OLUNDU. VE DE HAVALE VERİLDİ Kİ; TALİB VE MUHİB EDİNE (TUTA) VE ERENLERİN YOLU'NU ZİNDE (DİRİ-CANLI) TUTUP, YOLDAN VE ERKANDAN DIŞARI ÇIKANLARI (SAPANLARI) GÖRDÜĞÜNDE, HAKLARINDAN GELE (YOLA GETİRE) VE YOL ERENLERİ BUNA (DERVİŞ ALİ DEDE'NİN BU ÇALIŞMALARINA, (MÜRŞİDLİĞİNE) ENGEL OLMAYA VE BÖYLE AMEL EDELER. HAK (ERENLER) YOLUNU İZLEYENLERE SELAM OLSUN.
NOT: 1 NOLU İCAZET-NAME BURADA TATAM OLMUŞTUR. ASLINA UYGUN OLARAK ÇEVİRDİĞİMİ BEYAN EDERİM. MEHMET YAMAN.
MUSTAFA İYİDOĞAN TL 05423235390
20 Mart 2010 Cumartesi
DEVRİŞ ALİ HALİENİN SECERESİ -- 2 --
==İCAZET-NAME 2==
( İCAZET-NAME 2 NİN ÇEVRİMİ; BU SECERE KERBELA İMAM-I HÜSEYİN DERGAHI’NDAN VERİLMİŞ DERVİŞ ALİ HALİFE’NİN SOYKUTÜĞÜDÜR)
BİSMİLLLAHİRRAHMANİRRAHİM
(ESİRGRYEN BAĞIŞLIYAN TANRI ADIYLA)
1) BESMELEDEN SONRA SECERE’DE YER ALAN İLK METİN, KURAN-I KERİMİN FETİH SURESİNİN İLK BEŞ AYETİDİR Kİ, ANLAMI ŞUDUR; ‘’YA MUHAMMED! DOĞRUSU BİZ SANA ULU MAKAMIMIZDAN (HÜDEYBİYYE ANDLAŞMASI İLE) AÇIK BİR FETİH, BÜYÜK BİR ZAFER SALADIK. TA Kİ ALLAH, BÖYLECE SENİN GÜNAHINDAN GEÇMİŞ VE GELECEK OLANI BAĞIŞLASIN, SANA OLAN NİMETİNİ TAMAMLASIN VE SENİ DOĞRU YOLA İLETSİN. VE YARDIMIYLA SANA ŞANLI BİR ZAFE VERSİN. İMANLARINA İMAN KATSINLAR DİYE MÜ’MİNLERİN KALPLERİNE GÜVEN VE HUZUR İNDİREN O’DUR. GÖKLERİN VE YERİN ORDULARI ALLAHIN’DIR. ALLAH HERŞEYİ BİLENDİR. HERŞEYİ HİKMETLE YÜRÜTENDİR. O BU LÜTUFLARIYLA, MÜ’MİN ERKEKLERLE MÜ’MİN KADINLARI, ALTLARINDAN IRMAKLAR AKAN VE İÇLERİNDE EBEDİ KALACAKLARI CENNETLERE KOYAR, ONLARIN KÖTÜLÜKLERİNİ ÖRTÜP BAĞIŞLAR, İŞDE BU, ALLAH KATINDA BÜYÜK BİR KURTULUŞDUR.
2) DÖRT ADET YUVARLAK MÜHÜRDE ŞUNLAR YAZILIDIR:
KERBELA ŞEHİDİ HAZRET-İ İMAM HÜSEYİN’İN MEŞHEDİNİN MÜHRÜDÜR;
NADI ALİYYEN MASHAR-ÜL ACAİB
TECİDÜHU AVNEN LEKE Fİ’NNEVAİB
Lİ İLALLAHİ HACETEN KÜLLİ HEMMİN VE
GAMMİN SEYENCELİ
BİNURİ VELAYETİKE YA ALİ YA ALİ YA ALİ
ALİ, HASAN, HÜSEYİN, ALİ, MUHAMMED, CAFER, MUSA, ALİ, MUHAMMED,
ALİ, HASAN, MUHAMMED.
3) ORTADAKİ DAİREDE BULUNAN YAZI ŞUDUR:
ALLAHÜMME SALLİ ALA MUHAMMED-İN-İL MUSTAFA VE ALİYYEL - MURTAZA
VE’L HASAN VE HÜSEYN-İ ŞEHİD-İ KERBELA
VE ZEYN-EL- A BİDİN MASUM-İ PAK VE MUHAMMEDİ- İL- BAKIR
VE CAFER-İS- SADIK
VE MUHAMMED TAKİ
VE ALİYYÜN- NAKİ
VE HASAN- İL ASKERİ
VE MUHAMMED MEHDİ
RIDVAN- ULLAHİ ALEYHİM ECMAİN
MEHD-İ ALEL- KUR’AN KİRAMEN ALE’SSALAT YA ALİ (14 KEZ YA ALİ YAZILMIŞ)
4) BUNLARDAN SONRA İSE, YAZILI METİNDE ŞUNLAR BULUNUYOR;
HÜ… BU İCAZET-NAME (SECERE) HAZİRET-İ İMAM HÜSEYİN’İN (SELAM O’NA) YÜCE ASİSTANE’SİNDEN VERİLMİŞTİR;
SONSUZ HAMD VE ŞÜKÜR, NAS’IN (TÜM İNSANLARIN VE YARATILMIŞLARIN) RABBİ’NE OLSUN Kİ; ULU PEYGAMBERLERİN ŞEREFLİ (İZZETLİ) MEZARLARINI (TÜRBELERİNİ) BÜTÜN HALKA (İNSANLARA) KIBLEGAH (KIBLE YERİ) EYLEDİ VE ŞEREF VE İZZET (ULULUK) SAHİBİ EVLİYANIN (ERENLERİN) YÜCE MEHŞED’LERİNİ (ŞEHİD DÜŞTÜKLERİ YERLERİ VE KUTSAL TÜRBELERİNİN BULUNDUĞU YERLERİ) HER HAS (SEÇKİN VE BİLGİLİ İNSANLAR) VE DİĞER BÜTÜN HALKA İBADET YERİ EYLEDİ. VE SONSUZ DUA VE SELAM O RESÜL- İ EMİN’E (GÜVENİLİR HZ. MUHAMMED MUSTAFA’YA) LAYIKTIR Kİ, BÜTÜN HADİSLERİNDE (GÜZEL SÖZLERİNDE) DOĞRUDUR VE İSYAN (ALLAHIN EMİRLERİNİ YERİNE GETİRMEME, GÜNAH İŞLEME, SUÇLULUK) DEVASINDA (ÇARE VE DERMAN BULMAKTA) TABİB- İ HAZIK (TAM İLİM SAHİBİ DOKTOR)DUR.
VE SONSUZ SELAMLAR, GÜZİDE EHLİ BEYT’İNE VE SEÇKİN ASHABINA (DOSTLARINA) Kİ HER BİRİ PEYGAMBERLİK MAKAMININ SEMASINDA BULUNAN BİRER PARLAK YILDIZ VE HİDAYET (HAK YOLU) SEMASINDA PARILDIYAN YILDIZLARDIR.
ŞİMDİ GELELELİM BUNDAN SONRA ANLATACAĞIMIZ GERÇEKLERE;
DİN ERBABI (DİN EHLİ, BİLGİNLER, TANRI DOSTLARI) VE YAKİN ESHABI’NIN (KESİN BİLGİ SAHİPLERİNİN) EVRENSEL BİLGİ, GÖRÜŞ VE HÜKÜMLERİNE GÖRE GİZLİ DEĞİLDİR Kİ; ŞANI YÜCE ALLAH, ERENLER-EVLİYALAR VE DOĞRU YOLU GÖSTEREN DİN ÖNDERLERİ ( ONİKİ İMAMLAR VE ONLARIN SOYUNDAN GELENLER) Kİ NÜBÜVVET AĞCI’NIN MEYVALARI VE VELAYET BAHCESİ’NİN NURU OLAN EVLİYALARIN VE IMAMLARIN SEVGİLERİNİ ( MUHABBET EDİLMELERİ GERÇEKTİĞİNİ) ‘’KUL LA ES’ELÜKÜM ALEYHİ ECRA, İLLEL-MEVEDDETE F’İL KUBRA’’ YANİ;
YA MUHAMMED! SEN ÜMETİNE DE Kİ; SİZE BİLDİRDİĞİM DİN HÜKÜMLERİNE KARŞILIK OLARAK BENİM EHL-İ BEYTİM’E SEVGİDEN BAŞKA BİR ŞEY İSTEMEM. (ŞÜRA SÜRESİ; AYET 23) AYETİ GEREĞİNCE,
BÜTÜN İNSANLARA (MÜ’MİNLERE) FARZ KILDI VE ONLARA (EHL-İ BEYT’E VE MÜBAREK SOYUNA) MUHABBET GÖSTERİLMESİNİ DE; (BUNLAR; ALİ, FATİME-TİL ZEHRA, HASAN, HÜSEYİN-İ KERBELA. CENABI ALLAH BUYURUYOR Kİ; ‘’ LEVLAKE LEVLAÇ LEMLAHİL EFLAÇ’’ YANİ HASAY-I ALİ ABA CENAB-I ALLAH BUYURUYOR Kİ; ‘’ DÜNYAYI SİZİN İÇİN YARATTIM, SİZİ KENDİM İÇİN YARATTIM, CÜMLE ALEM SİZE MUHABBET ETSEYDİ, CEHENNEMİ HALK ETMEZDİM. BUNLAR; HZ. MUHAMMED, İMAM-I ALİ, HZ, FATİME-TİL ZEHRA, İMAM-I HASAN, İMAM-I HÜSEYİN ŞEHİD’İ KERBELA. HZ. MUHAMMED BUYURDU Kİ; ‘’ALLAHIM! BEN ONLARI (ALİ-FATİME-HASAN- HÜSEYİN’İ) SEVİYORUM VE ONLARI SEVENLERİ DE SEVİYORUM’’ HADİS-İ ŞERİFİ GEREĞİNCE BÜTÜN İMAN EHLİNE MUTEBER (GEREKLİ) KILDI. VE BU AZAMET SAHİBİ TOPLULUĞUN (EHL-İ BEYT’İN VE ONLARIN KUTSAL SOYUNDAN GELEN SEYYİDLERİN) MÜBAREK TÜRBELERİNE İBADET ETMEYİ VE ONLARA KOMŞU OLMAYI SEÇEN MÜ’MİNLERİN, YAPTIKLARI İBADETLERDE KAZANACAKLARI SEVAPLARIN İKİ KAT DAHA FAZLA SEVAP OLACAĞINI VE BU TÜRBELERİ ZİYARETE GELENLERİN GÜNAHLARININ AFFOLACAĞI, EŞİĞİNE NİYAZ EDİLEN YÜCE MAKAMLARI VE ULU DERGAHLARI, CİHANI AYDINLATAN GÜNEŞ GİBİ ZAHİR VE GÖKYÜZÜNDE DOLANAN AY GİBİ BERRAK, VE FIRDEVS BAHCESİ’NİN KÜBBESİNDEKİ TAHT GİBİ YÜCE OLAN RÜTBELERİ, DUALARIN KABUL OLUNDUĞU YER, VE HER İSTEĞİN, HER DİLEĞİN YERİNE GELDİĞİ MAKAM OLDUĞUNDAN ŞÜPE EDİLMEZ, VE BU TARİKAT’DA (YOL VE ERKAN’DA) GÜMRAH OLAN (AYRILAN, YOLUNU, KAYBEDEN, SAPITAN) KİMSE, HAKİKAT SIRRI’NA (ENE’L- HAK GERÇEĞİNE) EREMEZ. BU TAKDİRCE, BU ULU MAKAMA TALİB VE BU DEĞERLİ RÜTBEYE İSTEKLİ OLANLARDAN VE İNANCINDA SADIK VE İTİKADINDA İHLASLI OLAN SEYYİD DERVİŞ HALİFE,NİN SOY KÜTÜĞÜ;
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH SÜLEYMAN,
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH BİLANUHUR,
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH DEMİR ,
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH BUDAĞ,
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH KARA ALİ
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH ŞABAN
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH ÇOBAN
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH KARA BABA
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH SERSEM ALİ İLK DEDE
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH SEYİD ALİ SULTAN (KIZILDELİ)
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH İBRAHİM
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH AHMET ( HACI BEKTAŞI VELİNİN ANNESİNİN BABASI
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH MUSLİHÜDDİN
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH MUHAMMED
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I HASAN-ÜL-ASKERİ
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I ALİYYÜN- NAKİ
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I MUHAMMED-ÜN TAKİ
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I ALİ MUSA RIZA SULTAN-I HORASAN HAN
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I MUSA-İ KAZIM
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I CAFER-İ SADIK
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I MUHAMMED BAKIR
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I ZEYNELABİDİN MASUM-İ PAK
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I HÜSEYİN-İ KERBELA
BABALARI İMAM-I ALİ (ALLAH CÜMLESİNDEN RAZI OLSUN).
VE (BUNLARIN BAĞLI OLDUKLARI) HAZRET-İ SEYYİD-İ SADAT VE ŞEFİ-İ EHL-İ ARASAT VE MEFHAR-İ MEVCUDAT (TÜM VARLIKLARIN ÖVÜNCÜ, PEYGAMBERLERİN ÖNDERİ) MUHAMMED MUSTAFA (SALAT VE SELAMIMIZ O’NA OLSUN)
BABASI ABDULLAH
BABASI ABDÜLMUTTALİB
BABASI HAŞİM
BABASI KÜSAY
BABASI ABDUL MENAF
BABASI ADNAN
BABASI HAZRET-İ İSMAİL
BABASI HAZRET-İ İBRAHİM (ALLAHIN SALATI OLSUN),
BABASI HAZRET-İ META
BABASI RAM
BABASI NUH ALEYHİSSELAM,
BABASI İDRİS VE HAZRET-İ DANYAL VE HAZRET-İ ŞUAYB VE HAZRET-İ HIZIR VE HAZRET-İ İLYAS VE HAZRET-İ İSKENDER-İ ZÜLKARNEYN VE HAZRET-İ LOKMAN, BABASI ABDULLAH, BABASI HAZRET-İ İSHAK, BABASI İBRAHİM ALEYHİSSELAM VE ANUŞ VE BERD VE HAZRET-İ ŞİT ALEYHİSSELAM, BABASI ADEM (ALLAHIN SALAT RAHMETİ CÜMLESİNİN VE BİZİM ÜZERİMİZE OLSUN)
ŞİMDİ GELELİM BURADA ANLATMAK İSTEDİĞİMİZ ESAS KONUYA;
SEYYİD SÜLEYMAN’IN OĞLU SEYYİD DERVİŞ ALİ, YÜZ SÜRÜP KERBELA DERGAHI’NA GELİNCE, (DERGAH’DA BULUNAN BİZLER) ŞAHİTLİK VE SÖZ
BİRLİĞİ İLE KARAR VERDİK Kİ;
SEYYİD DERVİŞ ALİ GERÇEK EL-FAKR (HAK- MUHAMMED-ALİ BENDESİ VE EHL-İ BEYT SOYUNA BAĞLI) VE ZAHİD (İBADETİNDE BİR ZAT) VE MUHTACLARA VE FAKİRLERE YARDIM (HİZMET) EDİCİDİR. ADI GEÇEN BU SEYYİD DERVİŞ ALİ’YE MUTLAK (KESİN) BİR İCAZET (İZİN VE SECERE) VERDİK Kİ;
SECDEYE (SEYYİDLİK POSTUNA) OTURSUN, FARZ OLAN SALATI (NİYAZI, İBADETİ) EDA ETSİN, VACİB OLAN ZEKATI ÖDESİN, KABEYİ TAVAF ETSİN, MUHARREM ORUCUNU TUTSUN, GELİP GİDEN M,SAFİRLERE HİZMET GÖTÜRSÜN (KONUKLARI AĞIRLASIN), ZİKR’İ TELKİN EDİP AHD’İ VE TEVBE’Yİ YENİLESİN, MUHTAÇLARA VE FUKARAYA VE İNSANLARDAN VE MÜSLÜMANLARDAN GELEN KİMSELERE ( KONUKLARA) HİZMET (AĞIRLAMA) GÖREVLERİNİ YAPSIN, ZİYARETE GELENLERİN
SAÇLARINI TIRAŞ VE YIKAMA İŞLERİNİ YERİNE
GETİRTİRSİN. LİBAS VE HIRKA GİYİNSİN, SANCAĞI TUTSUN. ÇERAĞ’I UYANDIRSIN (YAKSIN) GÜZEL SESLE ÜSÜLÜNE UYGUN OLARAK KUR’AN-I KERİM OKUSUN VE KELİMEY’ İ TEVHİD GETİRSİN…
BÖYLECE HAZRET-İ İMAM HÜSEYİN’NİN (TANRININ SELAMI O’NA OLSUN) KERBELA’DA BULUNAN ASİSTANESİN!DE BULUNAN BEKTAŞİ TEKKESİ’NİN POSTNİŞİNİ OLAN SOYU HZ. MUHAMMED!E VE EHL-İ BEYT’E ULAŞAN, SALİH, DEĞERLİ VE SOYLU OLAN ŞEYH MUHAMMED DEDE’DEN (TANRI ONU KUTSASIN) BU SECERE VE GÖREV TEVARÜS OLUNMUŞ (VERİLMİŞ) VE İCAZET VERİLMİŞTİR. YANİ, ESASEN ŞUNU BİLDİRMEK İSTİYORUZ;
İMAMLARIN (ONİKİ İMAM’IN) VE ERENLERİN OCAKLARINA GELİP, ONLARIN ZİYARETLERİ İLE MÜŞERREF VE MÜMTAZ OLUP ( MANEVİ YÜCELİĞE ERİŞİP) VE ÇÜNKÜ BU ŞEREFLİ (KUTSAL) MEKANLAR DUALARIN VE DİLEKLERİN KABUL OLUNDUĞUNA ŞÜPHE EDİLMEYİP, BU SEBEPTEN İSLAM PADIŞAHININ İŞİNİN VE ÖMRÜNÜN VE DEVLETİNİN UZUN OLMASI İÇİN VE TÜM KADIN VE ERKEK MÜ’MİNLER İÇİN LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE ZİYARET VE DUA EDİP, İKİ DÜVAZİMAM OKUYUP VE KUTSAL KERBELA’DA BULUNAN HACI BEKTAŞ-I VELİ TEKKESİNDE BULUNAN BÜTÜN FUKARAY-I BABULLAH (TANRI DERGAHINA YÜZ SÜRÜP EL AÇAN) LAR NAZARINDA (KATINDA) VE SEYYİD- İ SADAT’IN (ALİ EVLATLARININ, SEYYİDLERİN) HUZURUNDA KAZAN KAYNATIP VE CANLA-BAŞLA SAFA-NAZAR OLUP (SEYYİDLERİN VE ERENLERİN MANEVİ BAKIŞI, RIZA VE DUALARI İLE HUZURA, RAHATA VE TEMİZLİĞE ERİŞİP) VE KENDİSİNE SORFA VE ÇERAĞ
HAVALE OLUNUP (VERİLİP) VE HAKKINDA HAYIR DUALAR OKUNDU VE GÜLBANKLARI ÇEKİLDİ VE TANRI DERGAHI’NIN (KERBELA İMAM HÜSEYİN TÜRBESİNİN) TÜM FUKARASI (DERVİŞLERİ) SEYYİD DERVİŞ ALİ HALİFE’ DEN RAZI VE ŞAKİR (ŞÜKREDİCİ) OLDULAR VE BU NURLU ASİSTANE’NİN (KERBELA DERGAHI’NIN) NURUNDAN AYDINLANAN ÜNLÜ EMİRLER (SOYLULAR, SEYYİDLER) VE DEVLET (MAKAM VE SERVET) SAHİPLERİ VE NİMET DAĞITANLAR VE YÜCE SEYYİDLER VE ŞERİAT KADILARI (YARGIÇLARI) VE YÜKSEK DERECELİ ALİMLER VE ŞED VE YED SAHİPLERİ (EL ALMIŞ VE KUŞAK KUŞANMIŞ OLANLAR) TARİKAT VE BİAT SAHİBİ OLAN HAZRETLERDEN RICA VE NİYAZ OLUNAN ŞUDUR Kİ;
BU ASİSTANE’NİN (HAZRET-İ İMAM HÜSEYİN DERGAHI’ NIN) HATIRI İÇİN, ADI GEÇEN ZATIN (SEYYİD DERVİŞ ALİ HALİFE’ NIN) ÜZERİNDEN MERHAMET VE İNAYET (İLGİ DESTEK VE YARDIM) NAZARLARINIZ ESİRGENMEYE VE ÜSTÜN NİTELİKLİ VE DEĞERLİ ESERİYLE NASİP ALINA VE DİLDE DİLEKLERE GÖNÜLDE MURATLARA ERİŞMİŞ OLUNA.
VE ONA (SEYYİD DERVİŞ ALİ HALİFE’YE) GÖSTERİLECEK İZZET VE HÜRMET (SEVGİ VE SAYGI) VE ŞEFKAT BU CANİBE (BU ULU DERGAH’A) GÖSTERİLMİŞ GİBİDİR. VE MÜRİD (TALİB) VE MUHİBLERİ TARAFINDAN KENDİSİNE HER NE AİT OLURSA (SUNULURSA, VERİLİRSE) HELAL OLMUŞ OLSUN.
VE TALİB VE MUHUBBİ OLAN CANLAR, BU ASİSTANE’NİN (KERBELA DERGAHI’NIN) HATIRI İÇİN, ADI GEÇENE (SEYYİD DERVİŞ ALİ HALİFE’YE) KEMAL-İ İZZET VE HÜRMET (SON DERECE SAYGI) GÖSTERSİNLER.
HÜDA’YA (HAK- MUHAMMED- ALİ, EHL-İ BEYT YOLUN’A) UYANLARA SELAM!
BU SECERE ( İCAZETNAME) NİN YAZILDIĞI TARİH;
HİCRİ; 1170 YILI, CEMAZİYEL AYININ CUMA GÜNÜ. (MİLADİ: 1757). ASLINDAN TÜRKÇEYE ÇEVİREN MEHMET YAMAN.
YAZIMINDA HAZIR BULUNANLAR ŞAHİTLER;
1---SEYYİD MUHAMMED, 2---MUHAMMED DEDE, 3--ALİ DEDE, 4---DEDE İSMAİL, 5---DERVİŞ AHMET, 6---DERVİŞ İSMAİL 7---DERVİŞ HASAN
BUSEGERE DEVRİŞ ALİ HALİFENİN SOY KUTUĞÜ KERBELADAN İMAM HÜSEYİN DERCAHINDA VERİLMŞ BU İKİNGİ SEGERE BİRİNGİ SECERE DEBENDE MEVGİT ODA KERBELADAN VERİLMİŞ HALİFELİK BERATI
NOT DEVRİŞ ALİNİN OĞLU VELİYETİNHALİFE ONUN OĞLU MUSTAFA HALİFE
MUSTAFA HALİFENİN OĞLU ALİ DEDE ONUN OĞLU MUSTAFA DEDEONUN OĞLU YUSUF DEDE YANİ BABAM BENMUSTAFA İYİ DOĞAN BİLGİ EDİNMEK İSTİYEN MUSTAFA İYİDOĞAN TL—05423235390 SAYGILARIMLA
( İCAZET-NAME 2 NİN ÇEVRİMİ; BU SECERE KERBELA İMAM-I HÜSEYİN DERGAHI’NDAN VERİLMİŞ DERVİŞ ALİ HALİFE’NİN SOYKUTÜĞÜDÜR)
BİSMİLLLAHİRRAHMANİRRAHİM
(ESİRGRYEN BAĞIŞLIYAN TANRI ADIYLA)
1) BESMELEDEN SONRA SECERE’DE YER ALAN İLK METİN, KURAN-I KERİMİN FETİH SURESİNİN İLK BEŞ AYETİDİR Kİ, ANLAMI ŞUDUR; ‘’YA MUHAMMED! DOĞRUSU BİZ SANA ULU MAKAMIMIZDAN (HÜDEYBİYYE ANDLAŞMASI İLE) AÇIK BİR FETİH, BÜYÜK BİR ZAFER SALADIK. TA Kİ ALLAH, BÖYLECE SENİN GÜNAHINDAN GEÇMİŞ VE GELECEK OLANI BAĞIŞLASIN, SANA OLAN NİMETİNİ TAMAMLASIN VE SENİ DOĞRU YOLA İLETSİN. VE YARDIMIYLA SANA ŞANLI BİR ZAFE VERSİN. İMANLARINA İMAN KATSINLAR DİYE MÜ’MİNLERİN KALPLERİNE GÜVEN VE HUZUR İNDİREN O’DUR. GÖKLERİN VE YERİN ORDULARI ALLAHIN’DIR. ALLAH HERŞEYİ BİLENDİR. HERŞEYİ HİKMETLE YÜRÜTENDİR. O BU LÜTUFLARIYLA, MÜ’MİN ERKEKLERLE MÜ’MİN KADINLARI, ALTLARINDAN IRMAKLAR AKAN VE İÇLERİNDE EBEDİ KALACAKLARI CENNETLERE KOYAR, ONLARIN KÖTÜLÜKLERİNİ ÖRTÜP BAĞIŞLAR, İŞDE BU, ALLAH KATINDA BÜYÜK BİR KURTULUŞDUR.
2) DÖRT ADET YUVARLAK MÜHÜRDE ŞUNLAR YAZILIDIR:
KERBELA ŞEHİDİ HAZRET-İ İMAM HÜSEYİN’İN MEŞHEDİNİN MÜHRÜDÜR;
NADI ALİYYEN MASHAR-ÜL ACAİB
TECİDÜHU AVNEN LEKE Fİ’NNEVAİB
Lİ İLALLAHİ HACETEN KÜLLİ HEMMİN VE
GAMMİN SEYENCELİ
BİNURİ VELAYETİKE YA ALİ YA ALİ YA ALİ
ALİ, HASAN, HÜSEYİN, ALİ, MUHAMMED, CAFER, MUSA, ALİ, MUHAMMED,
ALİ, HASAN, MUHAMMED.
3) ORTADAKİ DAİREDE BULUNAN YAZI ŞUDUR:
ALLAHÜMME SALLİ ALA MUHAMMED-İN-İL MUSTAFA VE ALİYYEL - MURTAZA
VE’L HASAN VE HÜSEYN-İ ŞEHİD-İ KERBELA
VE ZEYN-EL- A BİDİN MASUM-İ PAK VE MUHAMMEDİ- İL- BAKIR
VE CAFER-İS- SADIK
VE MUHAMMED TAKİ
VE ALİYYÜN- NAKİ
VE HASAN- İL ASKERİ
VE MUHAMMED MEHDİ
RIDVAN- ULLAHİ ALEYHİM ECMAİN
MEHD-İ ALEL- KUR’AN KİRAMEN ALE’SSALAT YA ALİ (14 KEZ YA ALİ YAZILMIŞ)
4) BUNLARDAN SONRA İSE, YAZILI METİNDE ŞUNLAR BULUNUYOR;
HÜ… BU İCAZET-NAME (SECERE) HAZİRET-İ İMAM HÜSEYİN’İN (SELAM O’NA) YÜCE ASİSTANE’SİNDEN VERİLMİŞTİR;
SONSUZ HAMD VE ŞÜKÜR, NAS’IN (TÜM İNSANLARIN VE YARATILMIŞLARIN) RABBİ’NE OLSUN Kİ; ULU PEYGAMBERLERİN ŞEREFLİ (İZZETLİ) MEZARLARINI (TÜRBELERİNİ) BÜTÜN HALKA (İNSANLARA) KIBLEGAH (KIBLE YERİ) EYLEDİ VE ŞEREF VE İZZET (ULULUK) SAHİBİ EVLİYANIN (ERENLERİN) YÜCE MEHŞED’LERİNİ (ŞEHİD DÜŞTÜKLERİ YERLERİ VE KUTSAL TÜRBELERİNİN BULUNDUĞU YERLERİ) HER HAS (SEÇKİN VE BİLGİLİ İNSANLAR) VE DİĞER BÜTÜN HALKA İBADET YERİ EYLEDİ. VE SONSUZ DUA VE SELAM O RESÜL- İ EMİN’E (GÜVENİLİR HZ. MUHAMMED MUSTAFA’YA) LAYIKTIR Kİ, BÜTÜN HADİSLERİNDE (GÜZEL SÖZLERİNDE) DOĞRUDUR VE İSYAN (ALLAHIN EMİRLERİNİ YERİNE GETİRMEME, GÜNAH İŞLEME, SUÇLULUK) DEVASINDA (ÇARE VE DERMAN BULMAKTA) TABİB- İ HAZIK (TAM İLİM SAHİBİ DOKTOR)DUR.
VE SONSUZ SELAMLAR, GÜZİDE EHLİ BEYT’İNE VE SEÇKİN ASHABINA (DOSTLARINA) Kİ HER BİRİ PEYGAMBERLİK MAKAMININ SEMASINDA BULUNAN BİRER PARLAK YILDIZ VE HİDAYET (HAK YOLU) SEMASINDA PARILDIYAN YILDIZLARDIR.
ŞİMDİ GELELELİM BUNDAN SONRA ANLATACAĞIMIZ GERÇEKLERE;
DİN ERBABI (DİN EHLİ, BİLGİNLER, TANRI DOSTLARI) VE YAKİN ESHABI’NIN (KESİN BİLGİ SAHİPLERİNİN) EVRENSEL BİLGİ, GÖRÜŞ VE HÜKÜMLERİNE GÖRE GİZLİ DEĞİLDİR Kİ; ŞANI YÜCE ALLAH, ERENLER-EVLİYALAR VE DOĞRU YOLU GÖSTEREN DİN ÖNDERLERİ ( ONİKİ İMAMLAR VE ONLARIN SOYUNDAN GELENLER) Kİ NÜBÜVVET AĞCI’NIN MEYVALARI VE VELAYET BAHCESİ’NİN NURU OLAN EVLİYALARIN VE IMAMLARIN SEVGİLERİNİ ( MUHABBET EDİLMELERİ GERÇEKTİĞİNİ) ‘’KUL LA ES’ELÜKÜM ALEYHİ ECRA, İLLEL-MEVEDDETE F’İL KUBRA’’ YANİ;
YA MUHAMMED! SEN ÜMETİNE DE Kİ; SİZE BİLDİRDİĞİM DİN HÜKÜMLERİNE KARŞILIK OLARAK BENİM EHL-İ BEYTİM’E SEVGİDEN BAŞKA BİR ŞEY İSTEMEM. (ŞÜRA SÜRESİ; AYET 23) AYETİ GEREĞİNCE,
BÜTÜN İNSANLARA (MÜ’MİNLERE) FARZ KILDI VE ONLARA (EHL-İ BEYT’E VE MÜBAREK SOYUNA) MUHABBET GÖSTERİLMESİNİ DE; (BUNLAR; ALİ, FATİME-TİL ZEHRA, HASAN, HÜSEYİN-İ KERBELA. CENABI ALLAH BUYURUYOR Kİ; ‘’ LEVLAKE LEVLAÇ LEMLAHİL EFLAÇ’’ YANİ HASAY-I ALİ ABA CENAB-I ALLAH BUYURUYOR Kİ; ‘’ DÜNYAYI SİZİN İÇİN YARATTIM, SİZİ KENDİM İÇİN YARATTIM, CÜMLE ALEM SİZE MUHABBET ETSEYDİ, CEHENNEMİ HALK ETMEZDİM. BUNLAR; HZ. MUHAMMED, İMAM-I ALİ, HZ, FATİME-TİL ZEHRA, İMAM-I HASAN, İMAM-I HÜSEYİN ŞEHİD’İ KERBELA. HZ. MUHAMMED BUYURDU Kİ; ‘’ALLAHIM! BEN ONLARI (ALİ-FATİME-HASAN- HÜSEYİN’İ) SEVİYORUM VE ONLARI SEVENLERİ DE SEVİYORUM’’ HADİS-İ ŞERİFİ GEREĞİNCE BÜTÜN İMAN EHLİNE MUTEBER (GEREKLİ) KILDI. VE BU AZAMET SAHİBİ TOPLULUĞUN (EHL-İ BEYT’İN VE ONLARIN KUTSAL SOYUNDAN GELEN SEYYİDLERİN) MÜBAREK TÜRBELERİNE İBADET ETMEYİ VE ONLARA KOMŞU OLMAYI SEÇEN MÜ’MİNLERİN, YAPTIKLARI İBADETLERDE KAZANACAKLARI SEVAPLARIN İKİ KAT DAHA FAZLA SEVAP OLACAĞINI VE BU TÜRBELERİ ZİYARETE GELENLERİN GÜNAHLARININ AFFOLACAĞI, EŞİĞİNE NİYAZ EDİLEN YÜCE MAKAMLARI VE ULU DERGAHLARI, CİHANI AYDINLATAN GÜNEŞ GİBİ ZAHİR VE GÖKYÜZÜNDE DOLANAN AY GİBİ BERRAK, VE FIRDEVS BAHCESİ’NİN KÜBBESİNDEKİ TAHT GİBİ YÜCE OLAN RÜTBELERİ, DUALARIN KABUL OLUNDUĞU YER, VE HER İSTEĞİN, HER DİLEĞİN YERİNE GELDİĞİ MAKAM OLDUĞUNDAN ŞÜPE EDİLMEZ, VE BU TARİKAT’DA (YOL VE ERKAN’DA) GÜMRAH OLAN (AYRILAN, YOLUNU, KAYBEDEN, SAPITAN) KİMSE, HAKİKAT SIRRI’NA (ENE’L- HAK GERÇEĞİNE) EREMEZ. BU TAKDİRCE, BU ULU MAKAMA TALİB VE BU DEĞERLİ RÜTBEYE İSTEKLİ OLANLARDAN VE İNANCINDA SADIK VE İTİKADINDA İHLASLI OLAN SEYYİD DERVİŞ HALİFE,NİN SOY KÜTÜĞÜ;
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH SÜLEYMAN,
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH BİLANUHUR,
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH DEMİR ,
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH BUDAĞ,
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH KARA ALİ
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH ŞABAN
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH ÇOBAN
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH KARA BABA
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH SERSEM ALİ İLK DEDE
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH SEYİD ALİ SULTAN (KIZILDELİ)
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH İBRAHİM
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH AHMET ( HACI BEKTAŞI VELİNİN ANNESİNİN BABASI
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH MUSLİHÜDDİN
BABASI ES- SEYYİD ŞEYH MUHAMMED
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I HASAN-ÜL-ASKERİ
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I ALİYYÜN- NAKİ
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I MUHAMMED-ÜN TAKİ
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I ALİ MUSA RIZA SULTAN-I HORASAN HAN
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I MUSA-İ KAZIM
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I CAFER-İ SADIK
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I MUHAMMED BAKIR
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I ZEYNELABİDİN MASUM-İ PAK
BABASI ES- SEYYİD İMAM-I HÜSEYİN-İ KERBELA
BABALARI İMAM-I ALİ (ALLAH CÜMLESİNDEN RAZI OLSUN).
VE (BUNLARIN BAĞLI OLDUKLARI) HAZRET-İ SEYYİD-İ SADAT VE ŞEFİ-İ EHL-İ ARASAT VE MEFHAR-İ MEVCUDAT (TÜM VARLIKLARIN ÖVÜNCÜ, PEYGAMBERLERİN ÖNDERİ) MUHAMMED MUSTAFA (SALAT VE SELAMIMIZ O’NA OLSUN)
BABASI ABDULLAH
BABASI ABDÜLMUTTALİB
BABASI HAŞİM
BABASI KÜSAY
BABASI ABDUL MENAF
BABASI ADNAN
BABASI HAZRET-İ İSMAİL
BABASI HAZRET-İ İBRAHİM (ALLAHIN SALATI OLSUN),
BABASI HAZRET-İ META
BABASI RAM
BABASI NUH ALEYHİSSELAM,
BABASI İDRİS VE HAZRET-İ DANYAL VE HAZRET-İ ŞUAYB VE HAZRET-İ HIZIR VE HAZRET-İ İLYAS VE HAZRET-İ İSKENDER-İ ZÜLKARNEYN VE HAZRET-İ LOKMAN, BABASI ABDULLAH, BABASI HAZRET-İ İSHAK, BABASI İBRAHİM ALEYHİSSELAM VE ANUŞ VE BERD VE HAZRET-İ ŞİT ALEYHİSSELAM, BABASI ADEM (ALLAHIN SALAT RAHMETİ CÜMLESİNİN VE BİZİM ÜZERİMİZE OLSUN)
ŞİMDİ GELELİM BURADA ANLATMAK İSTEDİĞİMİZ ESAS KONUYA;
SEYYİD SÜLEYMAN’IN OĞLU SEYYİD DERVİŞ ALİ, YÜZ SÜRÜP KERBELA DERGAHI’NA GELİNCE, (DERGAH’DA BULUNAN BİZLER) ŞAHİTLİK VE SÖZ
BİRLİĞİ İLE KARAR VERDİK Kİ;
SEYYİD DERVİŞ ALİ GERÇEK EL-FAKR (HAK- MUHAMMED-ALİ BENDESİ VE EHL-İ BEYT SOYUNA BAĞLI) VE ZAHİD (İBADETİNDE BİR ZAT) VE MUHTACLARA VE FAKİRLERE YARDIM (HİZMET) EDİCİDİR. ADI GEÇEN BU SEYYİD DERVİŞ ALİ’YE MUTLAK (KESİN) BİR İCAZET (İZİN VE SECERE) VERDİK Kİ;
SECDEYE (SEYYİDLİK POSTUNA) OTURSUN, FARZ OLAN SALATI (NİYAZI, İBADETİ) EDA ETSİN, VACİB OLAN ZEKATI ÖDESİN, KABEYİ TAVAF ETSİN, MUHARREM ORUCUNU TUTSUN, GELİP GİDEN M,SAFİRLERE HİZMET GÖTÜRSÜN (KONUKLARI AĞIRLASIN), ZİKR’İ TELKİN EDİP AHD’İ VE TEVBE’Yİ YENİLESİN, MUHTAÇLARA VE FUKARAYA VE İNSANLARDAN VE MÜSLÜMANLARDAN GELEN KİMSELERE ( KONUKLARA) HİZMET (AĞIRLAMA) GÖREVLERİNİ YAPSIN, ZİYARETE GELENLERİN
SAÇLARINI TIRAŞ VE YIKAMA İŞLERİNİ YERİNE
GETİRTİRSİN. LİBAS VE HIRKA GİYİNSİN, SANCAĞI TUTSUN. ÇERAĞ’I UYANDIRSIN (YAKSIN) GÜZEL SESLE ÜSÜLÜNE UYGUN OLARAK KUR’AN-I KERİM OKUSUN VE KELİMEY’ İ TEVHİD GETİRSİN…
BÖYLECE HAZRET-İ İMAM HÜSEYİN’NİN (TANRININ SELAMI O’NA OLSUN) KERBELA’DA BULUNAN ASİSTANESİN!DE BULUNAN BEKTAŞİ TEKKESİ’NİN POSTNİŞİNİ OLAN SOYU HZ. MUHAMMED!E VE EHL-İ BEYT’E ULAŞAN, SALİH, DEĞERLİ VE SOYLU OLAN ŞEYH MUHAMMED DEDE’DEN (TANRI ONU KUTSASIN) BU SECERE VE GÖREV TEVARÜS OLUNMUŞ (VERİLMİŞ) VE İCAZET VERİLMİŞTİR. YANİ, ESASEN ŞUNU BİLDİRMEK İSTİYORUZ;
İMAMLARIN (ONİKİ İMAM’IN) VE ERENLERİN OCAKLARINA GELİP, ONLARIN ZİYARETLERİ İLE MÜŞERREF VE MÜMTAZ OLUP ( MANEVİ YÜCELİĞE ERİŞİP) VE ÇÜNKÜ BU ŞEREFLİ (KUTSAL) MEKANLAR DUALARIN VE DİLEKLERİN KABUL OLUNDUĞUNA ŞÜPHE EDİLMEYİP, BU SEBEPTEN İSLAM PADIŞAHININ İŞİNİN VE ÖMRÜNÜN VE DEVLETİNİN UZUN OLMASI İÇİN VE TÜM KADIN VE ERKEK MÜ’MİNLER İÇİN LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE ZİYARET VE DUA EDİP, İKİ DÜVAZİMAM OKUYUP VE KUTSAL KERBELA’DA BULUNAN HACI BEKTAŞ-I VELİ TEKKESİNDE BULUNAN BÜTÜN FUKARAY-I BABULLAH (TANRI DERGAHINA YÜZ SÜRÜP EL AÇAN) LAR NAZARINDA (KATINDA) VE SEYYİD- İ SADAT’IN (ALİ EVLATLARININ, SEYYİDLERİN) HUZURUNDA KAZAN KAYNATIP VE CANLA-BAŞLA SAFA-NAZAR OLUP (SEYYİDLERİN VE ERENLERİN MANEVİ BAKIŞI, RIZA VE DUALARI İLE HUZURA, RAHATA VE TEMİZLİĞE ERİŞİP) VE KENDİSİNE SORFA VE ÇERAĞ
HAVALE OLUNUP (VERİLİP) VE HAKKINDA HAYIR DUALAR OKUNDU VE GÜLBANKLARI ÇEKİLDİ VE TANRI DERGAHI’NIN (KERBELA İMAM HÜSEYİN TÜRBESİNİN) TÜM FUKARASI (DERVİŞLERİ) SEYYİD DERVİŞ ALİ HALİFE’ DEN RAZI VE ŞAKİR (ŞÜKREDİCİ) OLDULAR VE BU NURLU ASİSTANE’NİN (KERBELA DERGAHI’NIN) NURUNDAN AYDINLANAN ÜNLÜ EMİRLER (SOYLULAR, SEYYİDLER) VE DEVLET (MAKAM VE SERVET) SAHİPLERİ VE NİMET DAĞITANLAR VE YÜCE SEYYİDLER VE ŞERİAT KADILARI (YARGIÇLARI) VE YÜKSEK DERECELİ ALİMLER VE ŞED VE YED SAHİPLERİ (EL ALMIŞ VE KUŞAK KUŞANMIŞ OLANLAR) TARİKAT VE BİAT SAHİBİ OLAN HAZRETLERDEN RICA VE NİYAZ OLUNAN ŞUDUR Kİ;
BU ASİSTANE’NİN (HAZRET-İ İMAM HÜSEYİN DERGAHI’ NIN) HATIRI İÇİN, ADI GEÇEN ZATIN (SEYYİD DERVİŞ ALİ HALİFE’ NIN) ÜZERİNDEN MERHAMET VE İNAYET (İLGİ DESTEK VE YARDIM) NAZARLARINIZ ESİRGENMEYE VE ÜSTÜN NİTELİKLİ VE DEĞERLİ ESERİYLE NASİP ALINA VE DİLDE DİLEKLERE GÖNÜLDE MURATLARA ERİŞMİŞ OLUNA.
VE ONA (SEYYİD DERVİŞ ALİ HALİFE’YE) GÖSTERİLECEK İZZET VE HÜRMET (SEVGİ VE SAYGI) VE ŞEFKAT BU CANİBE (BU ULU DERGAH’A) GÖSTERİLMİŞ GİBİDİR. VE MÜRİD (TALİB) VE MUHİBLERİ TARAFINDAN KENDİSİNE HER NE AİT OLURSA (SUNULURSA, VERİLİRSE) HELAL OLMUŞ OLSUN.
VE TALİB VE MUHUBBİ OLAN CANLAR, BU ASİSTANE’NİN (KERBELA DERGAHI’NIN) HATIRI İÇİN, ADI GEÇENE (SEYYİD DERVİŞ ALİ HALİFE’YE) KEMAL-İ İZZET VE HÜRMET (SON DERECE SAYGI) GÖSTERSİNLER.
HÜDA’YA (HAK- MUHAMMED- ALİ, EHL-İ BEYT YOLUN’A) UYANLARA SELAM!
BU SECERE ( İCAZETNAME) NİN YAZILDIĞI TARİH;
HİCRİ; 1170 YILI, CEMAZİYEL AYININ CUMA GÜNÜ. (MİLADİ: 1757). ASLINDAN TÜRKÇEYE ÇEVİREN MEHMET YAMAN.
YAZIMINDA HAZIR BULUNANLAR ŞAHİTLER;
1---SEYYİD MUHAMMED, 2---MUHAMMED DEDE, 3--ALİ DEDE, 4---DEDE İSMAİL, 5---DERVİŞ AHMET, 6---DERVİŞ İSMAİL 7---DERVİŞ HASAN
BUSEGERE DEVRİŞ ALİ HALİFENİN SOY KUTUĞÜ KERBELADAN İMAM HÜSEYİN DERCAHINDA VERİLMŞ BU İKİNGİ SEGERE BİRİNGİ SECERE DEBENDE MEVGİT ODA KERBELADAN VERİLMİŞ HALİFELİK BERATI
NOT DEVRİŞ ALİNİN OĞLU VELİYETİNHALİFE ONUN OĞLU MUSTAFA HALİFE
MUSTAFA HALİFENİN OĞLU ALİ DEDE ONUN OĞLU MUSTAFA DEDEONUN OĞLU YUSUF DEDE YANİ BABAM BENMUSTAFA İYİ DOĞAN BİLGİ EDİNMEK İSTİYEN MUSTAFA İYİDOĞAN TL—05423235390 SAYGILARIMLA
MUTAFAHALİFE NİN SECERESİ-- 4 --
SECERE ---- 4 ---
ŞİMDİ YAZACAĞIM SECERE, YUKARIDAKİ VELİ (VELİYÜDDİN) ÇELEBİNİN SİLSİLESİNİ ANLATMAKTADIR. VELİ ÇELEBİNİN OĞLU, MUSTAFA ÇELEBİ, SİVAS- YILDIZELİ’NİN DOĞANLI KÖYÜNDE YATMAKTA, EVLATLARI OLARAK MEZARINI YAPTIRDIK. BU MUSTAFA ÇELEBİNİN İKİ OĞLU OLMUŞ; VELİ VE ALİ.
ALİ DEDENİN İKİ OĞLU OLMUŞ; GAZİ VE MUTAFA. MUSTAFA DEDENİN OĞLU, YUSUF DEDE (YANİ BABAM) ‘’SECERELER BABADAN OĞULA VERİLİR, BABA KİMİ İSTERSE O EVLADINA VERİR’’ VE BANA VERDİ. VELİ ÇELEBİNİN VE MUSTAFA ÇELEBİNİN SECERELERİNİN ASLI BENDE BULUNMAKTA. DEVRİŞ ALİ HALİFE’NİN VE DİĞER SECERELER İSE AMCA OĞULLARINDA. İSTEYENE GÖSTEREBİLİRİZ. TÜM SECERELERİN FOTOKOPİLERİ BENDE MEVCUT. BİLGİ EDİNMEK İÇİN
TLF; 0542 323 53 90 (MUSTAFA İYİDOĞAN)
AŞAĞIDAKİ DÖRDÜNCÜ SECEREYİ, (MUSTAFA ÇELEBİ’NİN SECERESİ) TÜRKÇEYE ÇEVİREN DURSUN GÜMÜŞOĞLU HOCAM, HİÇBİR ÜCRET ALMADAN ÇEVİRİYİ YAPTI. KENDİSİNE ÇOK TEŞEKÜR EDİYOR, SAYGIYLA ANIYORUM. SECERE İKİ DİLLE YAZILI, DEVAMINDA GÜNÜMÜZÜN TÜRKÇESİNDE DE YAZILI.
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇEVİRİSİ
Bu her şeyi bilen ve yüce olan Allah‟ın takdiridir.
1- Yardım Allah‟tandır ve fetih yakındır, inananlara müjdele.
2- Ey Muhammed, Ey Ali, Ey insanların en hayırlısı.
3- Allahım, selam ve dua Muhammed Mustafa‟nın, Ali Murtaza‟nın,
4- Haticetül Kübra‟nın, Fatıma Zehra‟nın İmamı,
5- Hasan Hulk-ı Rıza‟nın Kerbela Şehidi İmam Hüseyin‟in,
6- İmam Zeynel Abidin‟in, İmam Muhammed Bakır‟ın, İmam Cafer Sadık‟ın,
7- İmam Musa Kâzım‟ın, Horasan Sultanı, Horasan toprağında şehit olan
8- 9-10-11- 12- Musa Rıza oğlu Ali‟ye, İmam Muhammed Taki‟ye, İmam Ali Nakî‟ye, İmam Hasan Askeri‟ye ve zamanın sahibi, tüm zamanların en yüce kişisi İmam Muhammed Mehdi‟ye ve gelmiş geçmiş bütün iyi, temiz ve açık ve gizli olarak Allah‟a ya kın insanların üzerine olsun. 12- Ali‟den başka genç, Zülfikar‟dan başka kılıç yok.
13- Esirgeyen ve bağışlayan Allah‟ın adıyla başlar ondan yardım dileriz
Âriflerin kalplerini birikmiş bilimlerle dolduran Allah‟a şükürler olsun. 0 Allah ki buna gücü yetendir.
14- 15- O, bilgiyi insanların seviyelerine göre azar veya çok çok dağıtır. Ve o bilginlerin gözlerini kendilerine şefkat ve yardım olarak ileri görüşlülük boyasının olgunluğu ile sürmeler. Küçük büyük tüm özleyenlerin kulaklarını sevdiklerinin söz ve davranışlarını anlamaya açar. Şunu müjdeleyerek sizi daha önce hiç kimsenin yaratılmadığı bir şekilde yarattı:
16- 17- 18- 19- 0 Allah ki ondan başka ilah yoktur ve görünen ve görünmeyen her şeyi bilen, esirgeyen ve bağışlayan odur.’(3) Sırlarla donatılmış kalbi göğüslere koydu. Bir hendese ilmiyle geceleri yol gösterdi. Denizlere dalgalar verdi. Allah‟tan başka ilah olmadığına ve Muhammed Mustafa‟nın onun peygamberi olduğuna şahadet ederim.
20- 21- 22- 0 peygamber ki Allah onu peygamber olarak göndermiş, peygamber arasında da kudret ve sırlar hazinesi olarak donatmıştır. Selam ona ve onun evlatlarına, arkadaşlarına, hanımlarına olsun.
Peygamber efendimiz buyurdu ki ‘Benim ashabım yıldızlar gibidir hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz.’ Allah Teala buyurdu ki ‘Yardım Allah‟tandır ve fetih yakındır .’ Peygamber buyurdu ki ‘Bir kul müslüman kardeşinin yardımına koştuğu sürece Allah‟ta onun yardımına koşar.’
23 Ali b. Ebu Talib şöyle buyurdu: ‘Büyüklük üç çeşittir; iktidar olunca tevazu göstermek, güç sahibi iken affetmek ve ( varlıklıyken) bağış sahibi olmak’ Allah‟a yakın olanların sultanı,
24 -25-26-27-28- Kutbu’l -aktab Hacı Bektaş Velî Hazretleri buyurdu ki ‘Az bilgi çok ibadetten daha hayırlıdır.’ Dünyanın büyüklüğü mal ile, seçkin kişilerin büyüklüğü ameller ile, seçkinlerin seçkini kişilerin büyüklüğü ise, halleri iledir. Sırlarıyla büyüklük sahibi olan özel insanlar öyle bir insandır ki, kendinden başkası için gayret eder, etrafını aydınlatır. Doğru yoldan çıkmaz. Bu yol, Allah‟ın emrine boyun eğmek ve onun yasaklarından çekinmektir. Allah buyurdu ki „Peygamber size ne getirmiş ise onu alın neyi yasak etmiş ise ondan kaçının ve ona itaat edin.
29 30-31-32- (4) Allah‟ın yüce kudreti ile kalemle yazılan
ilk şey, Bismillahirrahmanirrahim‟dir. Kim başına gelen bir kaza veya belaya karşı sabır göstermezse, bu yeryüzünden çıksın ve kendine Allah‟tan başka bir ilah bulsun. Şayet kötülüğü ayıpla yan nefsini kendini terbiye ederek öldürürse ve nefsi mutmainnesini çile ile diriltirse, yüce derecelere nail olur. Denildi ki, hakların korunması, ruhun gereği gibi çalışmasıyla, aza kanaat etmekle olur.
68 34-35-36- Allah buyurdu ki: ‘Kadın ve erkeklerden kim iyi işler işlerse o, inanmıştır.’(5) Bir kişi iyi bir hayat yaşamak isterse, kanaatkar olsun, açlığa tahammül edip, çok yemeyi bıraksın, iyilik yapıp ibadete devam etsin. Böylece Allah katında kıymeti olanların safına katılmış olur. Fakirlerin hizmetçisi, evliyanın sultanı Hacı Bektaş Velî‟nin yüce tarikatine
37-38 - 39 bağlı Sivas-Yıldızeli-Doğanli Köyü’nde bulunan
Seyyid Mustafa, babası
Seyyid Veli (Veliyüddin) babası
Seyyid Derviş Ali Babası
Seyyid Süleyman Babası
Seyyid Yalanuk babası
Seyyid Demir Baba (Romanya deliorman’da Dergahı olan) babası
Seyyid Budak Babası
Seyyid Kara Ali babası
Seyyid Şaban babası
Seyyid Çoban babası
Seyyid Kara Baba babası
Seyid Sersem Ali Baba (16sene Hacı Bektaş Dergahında postinişinlik yapmış, mezarı
Hacı Bektaş Dergahında Kırklar Meydanının girişinde) babası
SEYİT ALİ SULTAN KIZIL DELİ (Dergahı Yunanistan- Dimitoka’da)
40-41-42-43-44-45- Evladlarından Seyyid Velîyeddin oğlu Mustafa
Halife-Allah ömrünü uzun etsin ve sırlarını artırsın- icazet vererek,
posta oturmasını, farz olan namazları kılıp, zekat verip, gücü
yetenleri hacca göndermesini, muharemm orucunu tutmasını ve
talipleri bu konularda aydınlatmasını, tekkeye gelen ve giden evrak
ve yazıların mühürlemesini, tevbe verenlerin tevbesini almasını, hırka
giydirmesini ve çerağ yakmasını bu icazetimizle istedik.
46-47-48-49-50-51- Ondan sonra temiz soy sahibi, iyilerin en iyisi, büyüklerin övünç
duyduğu zamanının halifesi Hacı Bektaş Hazretlerinin postnişini ve Tekyenişini olan
elhâc Turâbî Ali Baba halife -Allah ömrünü uzun etsin-, ondan sonra temiz soy
sahibi, zamanının şeyhi, seccade sahibi, manevi ilim sahibi, miskinlerin ve
fakirlerin hizmetçisi Babası
52- Es-Seyyis e’ş-Şeyh Celaleddin-Allah ömrünü uzun etsin-, ondan
sonra Babası
53 Şeyh Velîyeddin Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-ondan sonra Babası
54 es Seyyid Şeyh Hamdullah Efendi - Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-,
ondan sonra Babası
55 E’s-Seyyid Şeyh Hacı Feyzullah Efendi- Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin ve
kabrini nurlandırsın-, ondan sonra Babası
56 Şeyh Abdülâtif Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin ve kabrini
nurlandırsın-,ondan sonra Babası
57- Şeyh Bektaş Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-,ondan sonra Babası
58 -59- Şeyh elhâc Feyzullah Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-,
60 Şeyh Ali Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin- ondan Sonra Babası
61 Şeyh Elvan Efendi Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin- ondan sonra
62 Şeyh Abdülkadir Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin ve kabrini
nurlandırsın-, ondan sonra Babası
63 Şeyh Hüseyin Efendi- Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-, ondan sonra
64- Şeyh Hacı Zülfikar Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin
Ondan sonra zehir içen
65- Şeyh Yusuf Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin ve kabrini
nurlandırsın-, ondan sonra Babası
66- Şeyh Kasım Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -, ondan sonra Babası
67- Şeyh Hasan Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -, ondan sonra Babası
68 Şeyh Bektaş Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-, ondan sonra Babsı
69 - Şeyh Kalender Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-,ondan sonra
70 - Şeyh Mürsel Balî Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin - ,ondan sonra
71 - Şeyh Resul Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -, ondan sonra
72 - Şeyh Bektaş Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -, ondan sonra
73 - Şeyh Yusuf BaIî Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-, ondan sonra
74 - Şeyh Mahmud Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -, ondan sonra
75 - Şeyh İskender Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-, ondan sonra
76 - Şeyh Genç Kalender Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -,ondan sonra Babası
77 - Şeyh Resul Bâlî Sultan-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -,ondan sonra Babası
78 - Zamanın sahibi, abdalların sultanı Allah‟ın büyük sırrı Balım Sultan-Allah sırrını yüceltsin-, ondan sonra Babası
79 - Şeyh Mürsel Baba Sultan -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin ve kabrini nurlandırsın-, ondan sonra Babası
80 - Şeyh Hızır Lale Sultan -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin,
81 - onun ve ona mensup olanların kabirlerini nurlandırsın-.Babası
82 - Hacı Bektaş Veli Kamillerin Sultanı, âriflerin kutbu, ilm-i ilahi sahibi Hacı Bektaş Velî onun babası
83 - Sultan İbrahim Sani, onun babası Sultan Musa Sani, onun babası
84 - Sultan İbrahim el-Mükerremül Mucab, İmam Musa Kâzım onun babası
85 - Cafer Sadık onun babası Muhammed Bakır onun babası Zeynel Abidin onun babası
86 - İmam Hüseyin onun babası İmam Ali-Allah onu şereflendirsin- ki
87 - Hacı Bektaş Velî Hazretlerinin tarîkatına giren müritlerine güzel kapılar açmıştır. Bu alevi tarikat yolunu sürdürenler:
88 - Muhammed Hanefi onun torunlarından
89 - Hoca Ahmed Yesevî-Allah rahmet etsin-dir. Hoca Ahmed Yesevî’nin mürşidi İmam Ali oğlu
90 - Musa Rıza, onun mürşidi İmam Musa Kâzım onun mürşidi İmam Cafer Sadık onun mürşidi İmanı Muhammed Bakır onun mürşidi
91 - Zeynel Abidin onun mürşidi İmam Hüseyin onun mürşidi
92 - İmanı Ali -Allah onu şereflendirsin- onun mürşidi kainatın övünç vesilesi ve başlarımızın tacı
93 - Muhammed Mustafa -Selam ve Allah’ın bereketi hepsinin üzerine olsun- onun mürşidi Cebrail-i Emin ve onun mürşidi de bir ve tek olan âlemlerin rabbi Allah-şanı ve yüksekliği artsın ve onun bağışı herkesi kapsasın-dır.
94 - Bu belge Allah’ın yardımıyla tamam oldu. Bu belgenin yazılış nedeni şudur ki;
95 - Ariflerin, sultanı, ışıkların önderi Sultan Hacı Bektaş Velî-Allah onun gizli ve açık tüm sırlarını yüceltsin Hazretlerinin yüce tarîkatına bağlı
96 - Sivas – Yıldızeli Doğanlı köyünde bulunan Seyyid Ali Sultân evlâdlarından
97 - Seyyid Velîyeddin oğlu Mustafa halife evliyanın yolunu kabul edip kendisine
98 - sofra, çerağ, Kılıç taşı ve icazet verilerek halifeliğe layık görüldü.
99 - Müridler kendisine itaat etsin ve ondan faydalansınlar.
100- Hiçbir tarîkat ereni bu görevinde kendisine engel olmayıp, bu
101- icazetnamemiz gereğince amel etsinler. Selam Allah’a tabi olanlara olsun.
102- Bu belge Alemlerin yaratıcısı Yüce Allah'¹n yardımıyla salı günü Rebiulahir ayının 20 sinde [1]271 senesinde tamamlanmıştır (10 Ocak 1855 tarihine denk gelmektedir).
(ORADA HAZIR BULUNANLAR)
Hademü’l-fukara Halife Turâbî El-Hacc Ali dede baba post-nişin-i Hacı Bektaş Velî
Hademü’l-fukara Seyyid Türbedâr Mehmed Baba Hazret-i Pîr Hacı Bektaş Velî
Hademü’l-fukara Aşçı İbrâhim Baba Hazret-i Pîr Hacı Bektaş Velî
Hadinıul Fukara halife Es-Seyyid İtmetçi Hüseyin Baba Hazret-i Pîr Hacı Bektaş Velî
E’d-Dâi Halife Abdulazîz min evlâd-ı Hacı Bektaş Velî
E’d-Dâi Es-Seyyid Feyzullah min evlâd-ı Pîr Hacı Bektaş Velî
E’d-Dâi İsmâil Çelebi min evlâd-ı Pîr Hacı Bektaş Velî
E’d-Dâi Halîl Çelebi min evlâd-ı Pîr Hacı Bektaş Velî
E’d-Dâi Ali Çelebi min evlâd-ı Pîr Hacı Bektaş Velî
HACI BEKTAŞI VELİNİN EVLADI YOK DİYENLERE CEVAP;
DERGAHI’NI DEVRİŞLER ZAPT EDİNCE, ‘’HACI BEKTAŞ-I VELİNİN EVLADI YOK, TEKKEYİ BEKLEYEN ÇORBAYI İÇER, EVLADI BİZİZ’’ DİYİNCE, HACI BEKTAŞ-I VELİ EVLATLARINDAN ÇELEBİ CEMALETTİN EFENDİ, DEDEM (BABAMIN BABASI;
CENİKÖZLÜ MUSTAFA DEDE) DEN BU SECERELERİ ALMIŞ. İSTANBUL’DA ZAMANIN PADIŞAHINA GÖTÜRMÜŞ. HACI BEKTAŞ-I VELİNİN EVLADI OLDUĞUNU BU SECERE İLE İSPAT ETMİŞ. BU SECEREDE ZAMANIN PADIŞAHININ DA TUĞRASI VE İMZASI VAR. PADİŞAH KABUL ETMİŞ, DEVRİŞLERİ DERGAHDAN SÜRDÜRMÜŞ. ÇELEBİ CEMALETTİN EFENDİ POSTUNA OTURMUŞ. VE DEDEME ‘’MUSTAFA DEDE, SECERE ÇOK İŞİME YARADI’’ DEMİŞ. (SECERELERİ GERİ VERMİŞ) VE İMAM-I ALİ’NİN BİR SÖZÜNÜ SÖYLEMİŞ; ‘’İMAM-I ALİ, BENİ SEVENE BEN YARDIM EDERİM, DEYİNCE, YA ALİ! SEN HANGİ BİRİNE YETİŞECEKSİN Kİ DEMİŞLER. BENİ SEVENLER BİRBİRİNE YARDIM EDERSE O BENİM YARDIMIM OLUR DEMİŞ’’ VE CEMALETTİN EFENDİM DEDEME ANLATMIŞ; ‘’SARAYDA BİR KATİP BANA ÇOK YARDIMCI OLDU, BİZİM HAKKIMIZDA NE KADAR EVRAK VARSA GETİRDİ, --ÇOK ZAHMET ETTİN, SANA YARDIMDA BULUNAYIM DEDİM, ‘’EFENDİM BEN DE ALEVİYİM, BENİ DUANDAN UNUTMAYIN, BU HZ.ALİ’NİN YARDIMI’’ DEMİŞ. DEDEM CEMALETTİN EFENDİME 45—SENE ANADOLUDA VEKİLLİK YAPMIŞ.
CEMALETTİN EFENDİ CUMHURİYETİN İLK MECLİS BAŞKANIDIR. ESKİ MECLİSTE İSMİ YAZILI VE RESMİ VAR. DEDEM MUSTAFA DEDE, HACI BEKTAŞ’TA İKEN, ATATÜRK DERGAHA GELMİŞ VE CEMALETTİN ÇELEBİ İLE BAŞBAŞA SABAHA KADAR KONUŞMUŞLAR. ATATÜRK ‘’BANA NEKADAR YARDIM EDEBİLİRSİN, ANADOLUDA NÜFUSUN ÇOK’’ DİYE SORMUŞ. ÇELEBİ DE ‘’TARİK-İ ERKANIYLE BANA BAĞLILAR, DEVLET-İ ERKANI İLE SANA BAĞLI, İSTERSEN FERD OLARAK BEN DE ASKERİM’’ DİYE CEVAPLAMIŞ. ATATÜRK DE ‘’TEŞEKÜR EDERİM SEN HÜMMET ET’’ DEMİŞ. BİR ARA DEDEM VE ORADA BULUNAN DİĞER KİŞİLER KENDİ ARALARINDA KONUŞURKEN, ATATÜRK’ÜN DİKATİNİ ÇEKMİŞ, ‘’EFENDİ BUNLAR NE KONUŞUYORLAR’’ DİYE SORMUŞ? ÇELEBİ DE ‘’KENDİ ARALARINDA KONUŞUYORLAR’’ DEYİNCE, ATATÜRK İSRAR ETMİŞ, ÇELEBİ DE ‘’PİRİMİZ HACI BEKTAŞ-I VELİ GİBİ KONUŞUYOR YOKSA PİRİMİZ DON’MU DEĞİŞTİRDİ’’ DİYORLAR, DEYİNCE, ATATÜRK ÇOK MEMNUN OLMUŞ. ATATÜRK GİDERKEN ÇELEBİ’NİN ELİNİ TUTMUŞ, ‘’ECDADIN HACI BEKTAŞ-I VELİ, OSMANLILARA BİR HÜMMET ETTİ, OSMANLI DA 600 SENE YAŞADI, ŞİMDİ VATAN GİTTİ, SEN DE BANA HÜMMET ET’’ DEMİŞ ÇELEBİ’DE ‘’YOKSULA SADAKA YAKIŞIR YİĞİDE ERZAK, DOĞRUNUN YARDIMCISI HAZRET-İ ALLAH, ALLAH’IN İZNİ İLE VATANI KURTARACAKSIN,
CUMHURİYETİ KURACAĞINA SÖZ VERİYOR MUSUN?’’ DİYE SORMUŞ. ATATÜRK ARAMIZDA KARAR VERİRİZ DEMİŞ VE AYRILMIŞ. BU OLAY DEDEMİN YANINDA OLMUŞ. DEDEM BABAMA ANLATMIŞ, BABAM DA BİZE ANLATTI. ATATÜRK, CEMALETTİN ÇELEBİ’NİN HACI BEKTAŞ-I VELİ’NİN EVLADI OLDUĞUNA İNANIYOR, AMA ALEVİLERİN İRAN ERDEBİL’E BAĞLI OLANLARI KABUL ETMİYOR!!
YUKARDA İKİ SECEREDE AÇIKCA YAZMAKTADIR Kİ; BİZ SEYİD ALİ SULTAN KIZILDELİ EVLADI OLARAK, BİZİM PİRİMİZ HAZRET-İ HÜNKAR HACI BEKTAŞ-I VELİ,
MÜRŞİDİMİZ ONUN EVLADI, DERGAHDAKİ POSTU-NİŞİ, BİZ DE TALİBİMİZİN RAHBERİ VE HALİFESİYİZ.
AŞIK VELİ’YE DERGAHDA HAMDULLAH ÇELEBİ SORMUŞ ‘’PİRİN MÜRŞİDİN, RAHBERİN, HALİFEN KİM?’’ AŞIK VELİ, KENDİNE GÖRE SAYMIŞ, HAMDULLAH ÇELEBİ, ‘’AŞIK VELİ DEĞİL EŞŞEK VELİ’YMİŞSİN’’ DEMİŞ. ‘’PİR HAZİRET-İ HÜNKAR, SUSAM YAPRAĞINDA NAMAZ KILAN, MÜRŞİD, ONUN EVLADI OLAN RAHBER VE HALİFE-DEDELERDEN OLUR. DEDEN KİM?’’ DİYE SORMUŞ, ODA ‘’KIZILDELİ EVLATLARI’’ DEMİŞ. BUNUN ÜZERİNE HAMDULLAH ÇELEBİ, ‘’TAMAM ONLAR SENİN RAHBERİN VE HALİFEN’’ DEMİŞ. AŞIK VELİ ONDAN SONRA BİZE ÇOK BAĞLANMIŞ VE ÖLÜRKEN ‘’BENİ DEDEMİN YANINA GÖMÜN’’ DİYE VASİYET ETMİŞ. ÜÇÜNCÜ SECERENİN SAHİBİ VELİ HALİFE’NİN YANINDA, SİVAS- ŞARKIŞLA- İĞDECİK KÖYÜNDE
YATMAKTADIR.
----------------
AŞIK VELİ, HAMDULLAH ÇELEBİYE ÇOK BAĞLIYMIŞ DOLUSUNU ONDAN ALMIŞ, HAMDULLAH ÇELEBİ’Yİ AMASYA’YA MENFİ EDİNGE AŞIK VELİYİDE YEMENE SURMÜŞLER GEMİ YEMENE GİDERKEN GEMI ARIZA YAPMIŞ DENİZDE KALMIŞLAR AŞIK VELİ BİR DEYİŞ SÖYLEMİŞ;
---1---
VARDIM BAKTIM AKDENİZ DALGALI
BENİM BAŞIM KÜÇÜCÜKTEN SEVDALI
EFENDİM SEN NASİP EYLE KARAYI
EVVEL KARAYI DA SONRA SILAYI
---2---
BİR KUŞ KONDU GELDİ DİKENE
ÖTE ÖTE KARA BAĞRIM TÜKENE
SAĞ OLANLAR GELİR BİR GÜN VATANA
EFENDİM SEN NASİP EYLE KARAYI
EVVEL KARAYIDA SONRA SILAYI
----3---
GEMİNİN AMBARI DOLDU DAYANMAZ
ARKADAŞI GAFLET BASTI UYANMAZ
ECEL VARDI DERLER GÖNLÜM İNANMAZ
EFENDİM SEN NASİP EYLE KARAYI
EVVEL KARAYI DA SONRA SIŞAYI
---4---
REİS OTURMUŞ DÜMENDE AĞLAR
GEMİ BATTI DİYOR ALLAHA YALVAR
ONBİR AY ONBİR GÜN OLUNCA DERYADA KALDI
EFENDİM SEN NASİP EYLE KARAYI
EVVEL KARAYI DA SONRA SILAYI
---5---
VELİM İYİDİR BİR ACAİP İŞ OLDU
EFENDİM ELİNİ DERYAYA SALDI
ONBİR AY ONBİR GÜN OLUNCA GÖRÜNDÜ DAĞLAR
EFENDİM SEN NASİP EYLE KARAYI
EVVEL KARAYI DA SONRA SILAYI
------------------------------------------------
AŞIK VELİ MEMLEKETİNE DÖNER VE GÖRÜR Kİ DOKUZ YAŞINDA BİR OĞLU ÖLMÜŞ, ÇOK ÜZÜLMÜŞ, AMASYA’YA GİDİP HAMDULLAH ÇELEBİ’YE DERTLENEYİM DEMİŞ. ORAYA VARMIŞ Kİ, HAMDULLAH ÇELEBİNİN DE ONALTI YAŞINDA BİR OĞLU VEFAT ETMİŞ. MÜRŞİDİ DE KENDİNDE DAHA ÜZÜNTÜLÜYMÜŞ. BUNUN ÜZERİNE AŞAĞIDAKİ DEYİŞİ YAZMIŞ:
---1---
DERDE TABİB OLDUM TABİBİ BULDUM
VARDIM Kİ TABİBİN DERDİ BENDEN ÇOK
HER DERDİN DERMANI ONDADIR BİLDİM
NE HİKMET Kİ KENDİ DERDİ BENDEN ÇOK
---2---
DERTLİ OLAN AĞLAMASIN BOŞUNA
NELER GELİR KUL OLANIN BAŞINA
TECRÜBE EYLEDİM HAKKIN İŞİNE
BESBELLİ Kİ BU ALEMDE DERTSİZ YOK
---3---
HAK BÖYLE BUYURMUŞ BİNA KURUNCA
AĞLAMAYI GÜLMEYE KARŞI VERİNCE
TABİBLER TABİBİ DERTLİ OLUNCA
BESBELLİ Kİ BU ALEMDE DERTSİZ YOK
---4--
VELİ’M İYİDİR İŞİN AHUZAR İSE
HAK SANA YARDIMCI İŞİN ZORSA
BU SÖZÜMDE BİR MÜŞKİLİM VAR İSE
KERBELA’DA İMAM HÜSEYİN’E BAK
--- --------
BU DEYİŞİN ÜZERİNE HAMDULLAH ÇELEBİ, KENDİ ÜZÜNTÜLERİNİN İMAM-I HÜSEYİN YANINDA HİÇ KALDIĞINI FARKEDER.
--------------------------------------
YUKARDAKİ SECERE’NİN SAHİBİ OLAN MUSTAFA DEDE, EN SON HACİ BEKTAŞ DERGAHINDA KAZAN KAYNATAN, HALİFELİK VE RAHBERLİK BERATI ALAN, -DİĞERİ SARI SALTIK OCAĞINDAN KARSLI İSMAİL DEDE’DİR- İKİSİ KAZAN KAYNATMIŞLARDIR.
---------------
MUSTAFA DEDE’NİN SECERE’SİNİN ASLI BENDE BULUNMAKTADIR. MUSTAFA DEDE’NİN MEZARI SİVAS-YILDIZELİ- DOĞANLI KÖYÜNDEDİR. MEZARINI YENİDEN YAPTIRDIK. MEZARI YAPAN USTA, BAŞINDAKİ ESKİ TAŞIN, HER TARAFINI BOŞALTIP BEŞ KİŞİYLE İTMİŞLER AMA DEVİREMEMİŞLER. KÖYDEN YAŞLI BİR DEDE GELMİŞ, TAŞIN DİBİNE BİR HOROZ KESİP, ‘’ERENLER GÜCÜM BUNA YETİYOR’’ DEMİŞ VE TAŞ KENDİLİĞİNDEN DEVRİLMİŞ.
----------------
MUSTAFA DEDENİN İKİ OĞLU OLMUŞ:
ALİ VE VELİ. 1865 YILINDA DOĞANLI’DAN, TOKAT’A BAĞLI DODURGA KÖYÜNDEN YER ALMIŞLAR VE ORAYA GÖÇ EDERLERKEN, ESKİ ADI CENİKÖZÜ, ŞİMDİKİ ADI ESENÇAY OLAN KÖYDEN GEÇERKEN, KÖYLÜLER ÖNLERİNE ÇIKMIŞLAR VE GÖNDERMEMİŞLER, TÜM TARLALARI BEDAVA VERMİŞLER, EV YAPMIŞLAR VE KÖYE YERLEŞMİŞLER. İKİ KARDEŞDEN, ÇOK GEÇMEDEN VELİ VEFAT ETMİŞVE GERİDE, BİR KIZ ÇOCUĞU İLE HANIMI KALMIŞ. HANIMI, KANGAL’IN MAMAŞ KÖYÜNDEN (AMERİKA’DAKİ ‘’YAMAN TÜRK’’ DİYE ANILAN ALİ RIZA BOZ KURT’UN SOYUNDAN) . KIRK GÜN SONRA VELİ DEDENİN KİZİ DA ÖLÜYO VE BABASININ YANINA GÖMMÜŞLER. KIRK GÜN SONRA DA HANIMI ÖLÜYO ONU DA ÇOCUĞUN YANINA DEFNETMİŞLER. ÇOCUK ORTALARINDA KALMIŞ. BİR GECE MEZARDA GÜRÜLTÜ OLUYOR, SABAHLAYIN MEZARA BAKMIŞLAR Kİ, ANNE VE BABANIN MEZARLARI BİRLEŞMİŞ ÇOCUĞUN Kİ, BAŞ TARAFLARINA GEÇMİŞ. ŞİMDİ HALA AYNI ŞEKİLDE DURUYOR.
---------------------
ALİ DEDE’NİN İSE İKİ OĞLU OLMUŞ; BÜYÜĞÜN ADI GAZİ DEDE, İKİNCİ OĞLU MUSTAFA DEDE. MUSTAFA DEDE’NİN OĞLU YUSUF DEDE, ONUN OĞLU BEN, MUSTAFA İYİDOĞAN. BU SECERELERİN ASILLARI BİZDEDİR. İSTEYEN BENİ;---------
0542 323 53 90 NOLU NUMARAMDAN ARAYABİLİR.
---------
GAZİ DEDENİN, 7 OĞLU, 4 KIZI OLMUŞ. KIZLARI; 1-- FADİK ANA, 2- KAMER
ANA 3- İMMİ ANA 4 --- SAFİYE ANA. OĞULLARI;
1—VELİ, RUS HARBİNDE ŞEHİT OLMUŞ
2---HACI, KURTULUŞ SAVAŞINDA ŞEHİT OLMUŞ
3---ALİ DEDE; (DÖRT OĞLU, ÜÇ KIZI OLMUŞ; TEMO, TELMEN, HATÇA . OĞULLARI;
1) HASAN, 2) ENVER, 3) GAZİ, 4) HACI) BUNLARDAN=
1) HASAN AĞA’NIN; ÜÇ OĞLAN; ALİ, VELİ, MUHARREM VE BİR KIZ;
GÜLÜZAR)
ALİ’NİN ÇOCUKLARI; HASAN, ABBAS, HÜRREM, SEVİM, FADİME, NURŞEN,
GÜLŞEN.
VELİ’NİN ÇOCUKLARI; CENGİZ, ENVER, KENAN, KEMAL (LİSE MEZUNU),
HALİL ( LİSE MEZUNU) VE KIZI GÜLBEYAZ.
MUHARREM’İN ÇOCUKLARI; MÜSLÜM, AYHAN, YELİZ (LİSE MZ.) VE ŞENGÜL
(LİSE MZ.)
2) ENVER AĞA; BİR KIZ; ZEYNEP (HASAN DEDE’NİN OĞLU ALİ İLE
EVLENİYOR)
3) GAZİ AĞA; (İKİ KIZ; NURİYE VE ADALET VE BİR OĞLU; HACI BAYRAM
HACI BAYRAM’IN ÇOCUKLARI; MEHTAP (ÜNİV. MEZ., SERHAN (LİSE MZ.) VE
FERHAN LİSE MZ.)
4) HACI AĞA; (İKİ KIZ; YURDAGÜL (LİSE MZ.) VE SADEGÜL.
4----SÜLEYMAN DEDE; (RUS HARBİNDE ESİR DÜŞMÜŞ, DÖRT SENE
SİBİRYADA KALMIŞ, ÇOK BİLGİLİ BİRİYDİ, MALÜL MAAŞI ALIRDI, ÇOK
ZENGİNDİ, BENİM DE KAYINPEDERİMDİ.) BEŞ OĞLU VE ÜÇ KIZI OLUYOR;
EMİNE, FADİK, SENEM, OĞULLARI; KAZIM, AHMET, MEHMET, GAZİ VE VELİ.
1 KAZIM AĞA; ÜÇ KIZ, ÜÇ ERKEK; ZÖHRE, CEMİLE, YETER, ERKEKLER; HASAN (SANAT OKULU MZ.), ALİ (LİSE MZ.), AYTAŞ(ÜNİV. MZ.)
HASAN’IN ÇOCUKLARI; ERDOĞAN (LİSE MZ), SELDA (LİSE MZ.), ZÜBEYDE
(LİSE MZ.) VE
ALİ’NİN ÇOCUKLARI; İLKE (ÜNİV. MZ.)
AYTAŞ’IN ÇOCUKLARI; KAZIM (ÜNİV. MZ.) VE DENİZ.
2- AHMET AĞA; KIZLARI; MAKBULA, BEDRİYE, FADİME, ERKEKLER;
ADIGÜZEL, RÜSTEM, SELİM VE MUHAREM (LİSE MZ.)
3- MEHMET AĞA; ÜÇ KIZ; DÜRDANE, SULTAN, SAFİYE, OĞULLARI;
MUSTAFA (HUKUKCU, HAKİM), SEFER (LİSE MEZUNU)
4- GAZİ AĞA; DÖRT OĞLU; SÜLEYMAN ( LİSE), ORHAN ( LİSE). ALİ
(ASTSUBAY), VELİ (ÜNİV. MEVZUNU.)
5) VELİ ; KIZI, ZEYNEP (LİSE), OĞLU, TURAN (ASTSUBAY)
5--- ABBAS DEDE; KIZLARI; HATÇA, FADİK, ŞEKER, GÜLKANAT VE
HAYRİYE, OĞULLARI; CAFER VE KASIM.
CAFER’İN ÇOCUKLARI; RIZA, CELAL, KEMAL VE ALİ, LEYLA.
KASIM’IN ÇOCUKLARI; MEHMET ALİ (LİSE) …
6--İSMAİL DEDE, ÇALIŞKAN, ZENGİNDİ; KIZLARI; ZEHRA, HATİCE,
FADİK , KARAĞAZ, BİR OĞLU VAR; ALİ BEY DEDE, ŞİMDİ SÜLALENİN
POST DEDESİ;
ALİ BEY DEDE’NİN EVLATLARI; KAMER, KİFAYET, NERGİZ VE SAADET,
AYHAN ( LİSE), TUNCAY (ORTA OKUL MEZUNU).
7) MEMET ALİ DEDE; ÇALIŞKAN, AKILLI VE ZENGİNDİ; EVLATLARI;
ZEKİNE, FADİME, MÜNEVVER, OĞULLARI; YÜKSEL, HALİL VE ŞENEL
YÜKSEL’İN ÇOCUKLARI; GENÇ AĞA, KÜÇÜK AĞA, İNAN, FİLİZ,
HÜRRİYET.
HALİL’İN ÇOCUKLARI: GAZİ, ULAŞ, BELGÜZAR, NURSEN.
GAZİ DEDE’NİN EVLATLARINI YAZDIM ÖLENLERE, TANRIDAN RAHMET, KALANLARA UZUN ÖMÜR, SIHHAT VERSİN YARADAN.
BUNDAN SONRASI MUSTAFA DEDE’NİN HAYATI
VE EVLATLARI; MUSTAFA DEDE, SİVAS- YILDIZELİ- CENİKÖZLÜ, ŞİMDİKİ ADI ESENÇAY KÖYÜNDEN, MEDRESE TAHSİLİNDEN SONRA GENÇ YAŞTA DEDELİĞE BAŞLAMIŞ. BABASI ONU ÇALIŞTIRMAMIŞ, SEN DEDELİK EDECEKSİN DEMİŞ VE ONU HACI BEKTAŞ’A GÖNDERMİŞ. POSTUNİŞİN CEMALETTİN ULUSOY!DAN İCAZETİNİ ALMIŞ. BERABER KIRKLAR CEMİNİ, ONİKİ HİZMETİ YÜRÜTMÜŞLER. CEMALETTİN ÇELEBİ MÜRŞİTLİĞİ, DEDEM RAHBERLİĞİ – DEDELİĞİ, AŞIK SITKI, AŞIKLIĞI, YANİ ZAKİRLİĞİ YAPMIŞ.
BEKTAŞİ NE DEMEK, ALEVİ - BEKTAŞİ NE DEMEK;
1---BEKTAŞI DEMEK , RUM ELİNDE BEKTAŞİLER VAR, BUNLARA SADECE BEKTAŞİ DENİR.
2---ALEVİ - BEKTAŞ DEMEK İSE; HACI BEKTAŞ-I VELİ’Yİ, PİR EVLADINI, MÜRŞİT KABUL EDEN, DEDESİNİ, HALİFE- RAHBER BİLEN, DUAYA, DESTURU PİR DİYE BAŞLIYAN, PENÇEYİ İLE GÖRÜLEN, MÜSAABİ OLMAYANA ALEVİ- BEKTAŞI DENİR.
DEDEM, ÇELEBİ’YE SORMUŞ; ’’ EFENDİM, ANADOLUDA KENDİ ARALARINDA PİR, MÜRŞİT, RAHBER DİYORLAR, SİZ BUNA NE DERSİNİZ ‘’ DEYİNCE, ÇELEBİ ‘’PİR, SADECE HAZRETİ HÜNKAR HACI BEKTAŞ-I VELİ, MÜRŞİT, PİRİN EVLADI, RAHBER HALİFE DE, DEDELERDEN OLUR SEN TALİBİNİN RAHBERİ VE HALİFESİN’’ DEMİŞ, DEDEM, ‘’MÜSAABLİĞE NE DERSİNİZ’’ DİYİNCE, KIRKLAR MEYDANINDA ONİKİ POST’UN SAHİBİNİN HİÇ BİRİNİN MÜSAABİ YOK, HAZRET-İ HÜNKAR, KİMSEYİ MÜSAİB ETMEDİ, MÜSAAB YAPMADI. MÜSAAB İRAN ERDEBİL DERGAHINDAN, ŞAH İSMAİL ZAMANINDA TÜRKİYE!YE GİRDİ, BİZDE MÜSAAB YOK’’ DEMİŞ BE DEDEM DE KİMSEYİ MÜSAAB YAPMAMIŞ.
HACI BEKTAŞ DERGAHINA BAĞLI OLAN, HACI BEKTAŞ-I VELİ’Yİ SADECE PİR TUTUNAN, HACI BEKTAŞ’DAKİ POSTUNİŞİNE MÜRŞİT DİYEN, PENÇEYLE GÖRÜLEN, MÜSAABI OLMAYAN, DUALARINA DESTURU PİR DİYE BAŞLAYANA ALEVİ- BEKTAŞİ DENİR. DUALARINA İSMİ ŞAH DİYENE, MÜSAABİ OLANA. ERKANLA GÖRÜLENE. ERDEBİLE BAĞLI OLANA, PİRİNİ MÜRŞİDİNİ, RAHBERİNİ, HALİFESİNİ, KENDİ ARALARINDA KABUL EDENE, HACI BEKTAŞ EVLADINI MÜRŞİT KABUL ETMEYENE, İCAZETİNİ ERDEBİLDEN ALANA, SADECE ALEVİ DENİR.
MUSTAFA DEDEM, KIRK İKİ SENE HACI BEKTAŞ DERGAHINA VEKİLLİK ETMİŞ, POSTA OTURMUŞ MİLLİ MÜCADELEDE BİNBAŞI RÜTBESİ VERİLMİŞ, (RESİMLERİ BENDE MEVCUT). DEDEMİN BİR OLAYINI ANLATAYIM; BİZİM KÖYÜN YAKININDA TANIŞMAN KÖYÜ VAR, KÖYDE HACI AHMET HASTALANDI, DELİRİP, DAĞLARA DÜŞTÜ, BİR SENE DALARDA GEZDİ, BİR GÜN DEDEMİN MEZARININ YANINA YATAR, DEDEM ‘’AKILLI OL ÇOCUKLARIN YANINA GİT DEMİŞ’’ KALKMIŞ DOĞRU KÖYÜNE GELİP, ÖKÜZLERİNİ ALIP ÇÜT SÜRMEYE GİTMİŞ, BEN DE BU OLAYA ŞAHİDİM. DEDEM VEFATINDAN ÖNCE, HÜSEYİN AMCAMA ‘’HÜSEYİN, KIRK ATLI GELDİ BENİ GÖTÜRECEK, KAPIYI AÇ’’ DEMİŞ, AMCAM KAPIYI AÇMIŞ, DEDEM ‘’ALLAHA ISMARLADIK’’ DEMİŞ VE VEFAT ETMİŞ. ASLANDOĞMUŞ KÖYÜNÜN MUALLİMİ
DEDEM İÇİN ŞU DÖRTLÜĞÜ SÖYLEMİŞ;
---1---
SEYİD ALİ SULTAN’DAN DEVREDER KANINI
ALEMDE SÖYLENİR ŞÖHRETİN ŞANIN
EFENDİM DERDAHDA METH EDER NAMIN
ALİ’SİNE HASRET GİDEN SULTANIM
---2---
MUHUBLERİN ÇEVRENDE PERVANE DÖNER
CELALİ GÖZLERİN AÇILIP SÖNER
HERHALDE YANINA MELEKLER İNER
ALİ’ SİNE HASRET GİDEN SULTANIM
---3---
SENE BİN DOKUZ KIRK BİRDEN İKİYE BASTI
HABERİN GELMEDİ DOSLARIN KÜSTÜ
KIRKLAR MEYDANINDA İKİNCİ POSTU
ALİ’SİNE HASRET GİDEN SULTANIM
--- 4 ---
HASAN’IN SAĞINDA, HÜSEYİN’İN, HAMDİ’N SOLUNDA
YUSUF-U KENAN’IN OKUR KOLUNDA
KIRK YIL HİZMET ETTİN DERGAH YOLUNDA
ALİ’SİNE HASRET GİDEN SULTANIM
-- 5 ---
KEMALIM DİLİMDEN ÇEKERİM CEFA
GİTTİN KIZILDELİ ADIN MUSTAFA
ERİŞTİN ERENLERE SÜRERSİN SEFA
ALİ’SİNE HASRET GİDEN SULTANIM
---------
(ALİ AMCAM DEDEMİN VEFATINDA TOKAT’TAYMIŞ)
------
MUSTAFA DEDEMİN SÖYLEDİĞİ İKİ DEYİŞ;
- 1 -
GELİP KESİK BAŞIN ÇARINA YETEN
ŞAH-I MERDAN ALİ ÇAR SENDE KALDI
SALMAN-I ERGENE GÖLÜNDEN ALAN
ŞAH-I MERDAN ALİ ÇAR SENDE KALDI
--- 2 --
HAYALİN GÖNLÜMDE GÖRDÜĞÜM DÜŞDE
DALLARIN BAŞINDA BORANDA KIŞDA
YUSUF-U KUYUDAN ÇIKARDIN İŞTE
ŞAH-I MERDAN ALİ ÇAR SENDE KALDI
--- 3 --
GÖRECEK ÇİLE VAR GELECEK BAŞA
BAK DİDEMDEN AKAN KAN İLE YAŞA
BOZ ATLI HIZIRDA GELE ULAŞA
ŞAH-I MERDAN ALİ ÇAR SENDE KALDI
-- 4 --
HULUSÜYEM EYDİR DUMANLI DAĞLAR
İÇİM AH ÇEKİYOR GÖZLERİM AĞLAR
SOLDURMA GÜLLERİ BÜLBÜLLER AĞLAR
ŞAH-I MERDAN ALİ ÇAR SENDE KALDI
- 1 -
EZEL BAHAR YAZ AYLARI GELİNCE
AKAR DERELERDEN SEL YAVAŞ YAVAŞ
ÖTÜŞÜR BÜLBÜLLER HUP AVAZIYNAN
ARADAN KALKIYOR BAL YAVAŞ YAVAŞ
--2 --
ÖN GÖRMEDİK KÜS TAHTLARI CUŞ ETTİN
GARİP GÖNLÜM AL BAHARLI YAZ ETTİN
İNKAR KAHRI İLE ZEHİR NUŞ ETTİN
SOHBETLER KAKIYOR GÖR YAVAŞ YAVAŞ
-- 3 --
GAYRI SİTEM ETTİ MECMUNLA LEYLA
ENTEMİS SIRRINA ERENLER EVLA
CÜMLENİN NASIBİN VERİCİ MEVLA
ARA NASİBİNİ BUL YAVAŞ YAVAŞ
--- 4 --
HATIRA DEĞECEK SÖZÜN HATAMİ
MUHANET BABINA BASMA ĞADEMİ
EMSALİNENN KONUŞMAYAN ADAMIN
OLUR ALTIN ADI PUL YAVAŞ YAVAŞ
-- 5 --
KİŞİNİN ÇEKDİĞİ KENDİ
HÜLÜSİ PAK OLAN BULUR CEMALI
ZAMANININ DEVRİ DÖNDÜ CEMALİ
BAŞINA BİR ÇARE BUL YAVAŞ YAVAŞİ
------------------
CEMALLETTİN EFENDİM DEDEME HULUSÜ DERMİŞ.
BİR DE KENDİMDEN SÖYLEYEYİM. İSTANBUL’DAN BODURUM’A NAKİL EDİNCE ABİM EVİNE DAVET ETTİ BİZİ. VEDA YEMEĞİNDE DEMLENDİK, ABİMİN HANIMI, AMCAMIN KIZI DÜRÜYE ABLAM, ‘’MUSTAFA AYRILIK İÇİN BİR ŞEY SÖYLE’’ DEDİ. BEN DE BUNU SÖLEDİM:
-- 1 --
TERKİ DİYAR ETTİM İLERİNİZDEN
BENİ DUANIZDAN MAHRUM EYLEME
AYIRMA KATIRDAN İKRAR İMANDAN
BENİ DUANDAN MAHRUM EYLEME
-- 2 --
HORASANDAN GELEN ALİ BABA İÇİN
HÜNKAR HACI BEKTAŞ VELİ HAKKI İÇİN
APDAL MUSA, KIZILDELİ AŞKI İÇİN
BENİ DUANDAN MAHRUM EYLEME
-- 3 --
MUSTAFA DEDEYLE GAZİ DEDENİN NURU
EVLATLARI GİTTİ BİZLER TORUNU
HATAM ÇOKTUR AF EDİN KUSURU
BENİ DUANDAN MAHRUM EYLEME
-- 4 --
İYİDOĞAN ÇAĞIRIR HÜ DEYU DEYU
CEDDİMİN DERGAHI DİMİTOHA KÖYÜ
NESLİ MUHAMMED’DİR ALİ’NİN SOYU
BENİ DUANDAN MAHRUM EYLEME.
------------------------
BUNDAN SONRA MUSTAFA DEDENİN EVLATLARINI YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM.
MUSTAFA DEDENİN; ALTI ERKEK, DÖRT KIZI OLUR. KIZLAR; SENEM ANA, TAMAM ANA, NERGİZ ANA VE IRAZ ANA, OĞULLARI; 1) HASAN DEDE 2) İSMAİL DEDE 3) YUSUF DEDE, 4) HÜSEYİN DEDE 5) ALİ DEDE 6) HAMDİ DEDE
-------------------
1---- HASAN DEDE’NİN OĞULLARI;
1-- İBRAHİM AĞA; DÖRT OĞLU VAR KIZI YOK ,
1) HAŞİM, EVLATLARI; HATİCE, AYLİN (ORTA OKUL MEZUNU),
AYLA (LİSE MZ.) ORHAN (ORTA OKUL), HÜSEYİN (LİSE MZ.)
2) SEYİT ALİ, EVLATLARI; BİR ERKEK VE BİR KIZ.
3) MÜSLÜM, (BAŞ KOMİSER); 1 ERKEK 1 KIZ
4 ) ALİ EKBER, (VAKIFBANK GENEL MÜDÜR MUAVİNİ; İKİ KIZI VAR;
BİRİ ECZACI 2.Sİ ÜNİVERSİTE MEZUNU.
2-- FEYZİ AĞA; DÖRT ERKEK, İKİ KIZ; FADİK VE SEKİNE,LARI;
1) AHMET; EVLATLARI; 5 KIZ1 ERKEK –İHSAN-
2) HAYDAR; 2 KIZ 4 ERKEK EVLADI VAR,ERGÜL, ERCAN, ADNAN, VE
FEYZİ MUHASEBECİ.
3) HASAN; 3 KIZ, 1 ERKEK (ÜNİVERSİTEDE)
4) CELAL; 2 ERKEK; HÜSEYİN VE ALİ.
3-- CEMAL AĞA; 3 ERKEK 7 KIZ, 1- ADALET (ÖĞRETMEN) 2- FAZİLET
(ÖĞRETMEN) 3- NEZAHAT( ÜNİV. MZ.) 4- SAFİYE (ÜNİV. MZ.)KALAN
ÜÇÜ DE ÜNİV. MZ. ERKEKLER;
1-ADİL (LİSE),
2- ERDAL (TEKNİKER)
3- ARİF (ORTADOĞU FİZİK MZ.)
4—VELİ (KARAGÖZ) AĞA, ÜÇ OĞLAN, İKİ KIZ; DÜRDANE, FADİK,
1-VELİ (LİSE),
2-İBRAHİM (LİSE)
3-ALİ (LİSE)
2---- İSMAİL DEDE KIRIM HARBİNDE ŞEHİT OLMUŞ EVLENMEMİŞ.
3----YUSUF HOCA - DEDE (BABAM); MEDRESE MEVZUNU, HOCA VE DEDE.
32 SENE HACI BEKTAŞ DERGAHINA VEKİL OLARAK, SİVAS KÖYLERİ,
TOKAT KÖYLERİ, ZİLE, ARTOVA, YILDIZELİ, EKSİŞEHİR, ADANA, MERSİN,
ANTEP, URFA, BURALARDA MÜRŞİT, ALİ RIZA ULUSOY’LA GEZDİ.
CEMLERDE DEDELİK YAPTI, DEDELİK VE HOCALIK EDERDİ, KURAN-I
KERİM’İ YÜZDE SEKSEN EZBERE BİLİRDİ. 1969’ DA VEFAT ETTİ.
EVLATLARI; 3 KIZ, ZEHRA, KİRAZ, YETER. ZEHRA VE KİRAZ AMCA
OĞULLARI İLE EVLİ ONLARIN ÇOCUKLARINI YAZDIM. YETER’İN
ÇOCUKLARI; 1-SUHA (ÜNİV.) 2- HÜLYA (ÜNİV.) 3- NURGÜL (DOKTOR),
VE OĞULLARI;
1- ALİ RIZA; ÜÇ KIZ; 1- SAKİNE( ÖĞRETMEN) 2- FADİME (ÖĞRETMEN)
3- ZEYNEP (ÜNİV. BANKACI) VE BİR ERKEK; (YUSUF LİSE MZ.)
2- İSMAİL; (HAVA ALBAYI); EVLATLARI; 1- SERDAR (ÜNİV.) 2-SERTAÇ
(ÜNİV.MZ), 3- AYLİN (ÜNİV.)
3- MUSTAFA (YANİ BEN); DÖRT KIZ; 1- RAZİYE (ÜNİV.), 2- HÜSNİYE
(AVUKAT) 3- SONGÜL(DENİZ BİL.YÜK. MÜH.) 4- NERGİZ(ÜNİV) VE BİR
ERKEK; YUSUF KENAN (İNŞAAT MÜH.)
4---- HÜSEYİN DEDE; ( KARDEŞLER AYRILINCA BİRLİK EVİMİZDE O
KALMIŞ. ANNEMİZ BİZE KIZARSA BİZDE EVİMİZE GİDERİZ DERDİK. EV
ÇOK BÜYÜKTÜ, KÖYÜN CEM EVİYDİ. KURBANLAR KESİLİRDİ, DIŞ
KÖYLERDEN ZİYARETE GELİRLERDİ. EVİNDE MÜSAFİR EKSİK OLMAZDI.
KÖYÜN POST DEDESİ OYDU).EVLATLARI; BEŞ KIZ; 1- HAYRİYE, 2- NACİYE,
3- ZARİ, 4- ZÖHRE, 5- SAFİYE. ÜÇ ERKEK;
1- MUSTAFA (ZİRAATCI); 2 OĞLU; HÜSEYİN CEM ( ÜNİV. MZ.) YÜKSEL
(ÜNİV. MZ.) BİR KIZ; NURGÜL (ÜNİV. MZ.)
2- ALİ RIZA (ÜNİV. MZ.); BİR KIZ; DİREN ( ÜNİV.OKUYOR) , BİR ERKEK
(LİSE DEVAM)
3- BÜNYAMIN (LİSE MZ); 2 KIZ
5--- ALİ DEDE; (OKUR YAZAR, ALİM, BİLGİLİ BİRİYDİ, KÖYDEN İLK
TOKAT’A GÖÇEN, HEPİMİZİN ÖNDERİ, SÜLALENİN BU DURUMUNA
GELMESİNDE EN BÜYÜK DESTEĞİ ESİRGEMİYEN, HEPİMİZ ONA
MİNNATTARIZ NUR İÇİNDE YATSIN— EVLATLARI; DÖRT KIZ; 1- MAHBULE,
2- DÜRÜYE, 3- GÜRSE,L 4 – GÜLŞEN. İKİ ERKEK;
1- MUSTAFA (ÜNAL) MAL MÜDÜRÜ EMEKLİSİ; BİR
ERKEK; MÜRSEL (HAKİM HUKUKCU) VE BİR KIZ; GÜLSER (ÖĞRETMEN)
2- MERDAN (HUKUKCU AVUKAT);DÖRT KIZ EVLADI VAR; 1- ÖZGÜL (İKTİSAT MEVZUNU) 2- EYLEM (BAHAR) (AVUKAT),3- ESİN( DOKTOR) 4- KAMİLE (ODTÜ MEVZUNU)
6---- HAMDİ DEDE, (OKUMAMIŞ, AMA, SEYYAH HOCALIK VE DEDELİK
ÇOK İYİ BİLEN, (ASKERDE SIHHIYE ERİYMİŞ) HER TÜRLÜ HASTALIĞI
NABZA BAKARAK ANLARDI VE İLAÇ YAZARDI, HASTALAR ŞİFA BULURDU,
HACI BEKTAŞ DERGAHINA 30 SENE VEKİLLİK YAPTI. EVLATLARI; ÜÇ
KIZ; ATİYE, SULTAN VE ŞEMSİ, OĞULLARI;
1- ABUZER; 3 ERKEK 5 KIZ; KIZLAR; GÜLDALI, ARZU,DAFİRE, BELGÜZAR,
BALKIZ. ERKEKLER;
1- ZEYNEL (ÖĞRETMEN) 2- NURETTİN (LİSE) 3- YUSUF (ÜNİV. MZ.)
2 MUSA; 2 KIZ; SENEM, GÜLKIZ. 2 ERKEK; GAZİ VE İLYAS.
--- BURADA MUSTAFA DEDENİN EVLATLARINI YAZDIM. ÖLENLERİNE RAHMET, KALANLARINA ÖMÜR, SIHHAT VERSİN YARADAN.
ŞİMDİ KENDİMDEN İTİBAREN HAZRETİ ADEME KADAR OLAN SİLSİLEYİ KALEME ALACAĞIM;
1-- MUTAFA İYİDOĞAN, BABASI;
2-- YUSUF DEDE, MEZARI TOKAT’TA, BABASI;
3-- MUSTAFA DEDE, MEZARI SİVAS, YILDIZELİ ESENÇAY KÖYÜNDE. BABASI;
4-- ALİ DEDE, MEZARI SİVAS- YILDIZELİ ESENÇAY KÖYÜNDE BABASI;
5-- MUSTAFA HALİFE, 4’ÜNCÜ SECERE’NİN SAHİBİ, MEZARI SİVAS, YILDIZELİ
DOĞANLI KÖYÜNDE, BABASI;
6-- VELİ HALİFE (VELİYEDDİN HALİFE), 3’ÜNCÜ SECERE’NİN SAHİBİ MEZARI,
SİVAS ŞARKIŞLA İĞDECİK KÖYÜNDE, BABASI;
7-- DEVRİŞ ALİ, 1 VE 2’İNCİ SECERE’NİN SAHİBİ SİLSİLE VE SOY KÜTÜĞÜ,
KERBELA’DAN İMAM HÜSEYİN DERGAHINDAN VERİLEN SİLSİLE-NAMEDE
(SECERE’DE)YAZILI, TÜRBESİ TOKAT, ALMUS’UN CEAT KÖYÜNDE, BABASI;
8-- SEYİD SÜLEYMAN, BABASI
9 -- SEYİD YALAMUK (BİLANIH), BABASI
10- SEYİD DEMİR BABA, BABASI
11- SEYİD BUDAK, BABASI
12- SEYİD KARA ALİ, BABASI
13- SEYİD ŞABAN, BABASI
14- SEYİD ÇOBAN, BABASI
15- SEYİD KARA BABA, BABASI
16- SEYİD SERSEM ALİ BABA; İLK DEDE- BABA ADINI ALAN, OSMANLILARA
PAŞA VE VEZİRLİK YAPAN, 16 SENE HACI BEKTAŞ DERGAHINDA
POSTNİŞİNLİK YAPMIŞ, MEZARI HACI BEKTAŞ’DA KIRKLAR MEYDANI
GİRİŞİNİN SOL TARAFINDA, BABASI;
17- SEYİD ALİ SULTAN KIZILDELİ, DERGAHI YUNANİSTAN’IN DİMİTOKA’DA
BABASI
18- SEYİD İBRAHİM, DERGAHI ANTALYA- ELMALI’NIN TEKKE KÖYÜNDE,
KÜÇÜK OĞLU ABDAL MUSA, DERGAHINDA OĞLUNUN YANINDA MEZARI.
BABASI
19- SEYİD- ŞEYH AHMED, HACI BEKTAŞ-I VELİ’NİN ANNESİNİN BABASI,
MEZARI HORASA’NIN HOY ŞEHRİNDE
20- SEYİD MUSLİHÜDDİN, MEZARI HORASAN’IN HOYDA KENTİNDE, BABASI
21- SEYİD MUHAMMED BABASI
22- SEYİD HASAN-ÜL-ASKERİ BABASI
23- SEYİD ALİYYÜN- NAKİ BABASI
24- SEYİD MUHAMMED-ÜN NAKİ, BABASI
25 İMAM ALİ RIZA SULTAN-I HORASAN HAN, BABASI
26- İMAM MUSAY-I KAZİM BABASI
27- İMAM CAFER-İ SADIK BABASI
28- İMAM MUHAMMED BAKIR BABASI
29- İMAM ZEYNELABİDİN MASÜM-İ PAK, BABASI
30- İMAM HÜSEYİN ŞEHİD-İ KERBELA VE HASAN BABASI
31- İMAM-I ALİ VE DEDESİ MUHAMMED MUSTAFA BABALARI
32 ABDULLAH, ABU TALİP BABASI
33- ABDÜLMUTTALİP BABASI
34- HAŞİM BABASI
35- KUSAY BABASI
36- ABDİ MENAF BABASI
37- ADNAN BABASI
38- HAZRETİ İSMAİL BABASI
39- HAZRETİ İBRAHİM BABASI VE HZ.YUNUS BABASI
40- HAZRETİ META VE HZ.SÜLEYMAN, BABASI
41- HAZRETİ DAVUD VE HZ. RAM, BABASI
42- HAZRETİ NUH ALEYHİSSELAM VE İDRİS VE HZ. DANYALVE HZ. ŞUAYİB VE
HZ. HIZIR VE HZ. İLYAS VE HZ. İSKENDER-İ ZÜLKARNEYN VEHZ. LOKMAN,
BABASI
43- HAZRETİ ABDULLAH, BABASI
MUSTAFA ÇELEBİ-DEDE’DEN SONRASINI,
SECERELERDEN OLDUĞU GİBİ AKTARDIM.
AŞAĞIYA DA KENDİ ÖZGEÇMİŞİMİ KALEME ALDIM:
6—7—1942’ DE SİVAS YILDIZELİ’NE BAĞLI ESENÇAY KÖYÜNDE DOĞDUM. BABAM, OKUR YAZARDI, (YUKARDA YAZMIŞTIM). BEN OKULA GİTMEDİM, KÖYÜMÜZDE OKUL YOKTU, İSMAİL ABİM ASKERİ LİSEDE OKUYORDU. BABAM HOCA- DEDE’YDİ. EVİMİZ BİR OKULDU, BABAM BANA VE KÜÇÜK KARDEŞİM YETER’E ADEM’DEN HATEM!E KADAR ÖĞRETİRDİ. ABİM YAZ TATİLİNDE BİZE OKUMA ÖĞRETİRDİ. BEN ESKİ VE YENİ YAZIYI ÖĞRENDİM. KÖYE MİSAFİR GELİNCE, BABAM BENİ ÇAĞIRTIRDI. BABAM SORARDI BEN CEVAPLARDIM. BİRGÜN BİZE AMCAMLA TOKAT’IN ŞUBE REİSİ MİSAFİR GELDİ. BABAM SORDU BEN CEVAPLADIM. REİS’’BU ÇOCUK ÇOK ZEKİ, BENİM ÇOCUĞUM YOK, VERİN BEN BUNU OKUTAYIM’’ DEDİ BABAMDA KABUL ETTİ. GİDECEĞİMİZ ZAMAN BABAM BENİ HAZIRLATTI, RIZA ABİMLE, ANNEM BENİ SAKLADILAR. BENİ BULAMAMIŞLAR, GİDERKEN ŞUBE REİSİNİN HANIMI ALIYARAK GİTMİŞ. OKULA GİTMEK NASİP OLMADI, KÖYDE 20 YAŞINA KADAR ÇİFTÇİLİK YAPTIM, SONRA TOKAT’A GÖÇDÜK, ELEKTRİK SANATINA GİRDİM. BİR SENE ÇALIŞTIM VE ASKERE GİTTİM. ASKERDE, HAVA MEYDAN, BİNA TESİS TEKNİK ELETRİK KURSUNA GİTTİM, KURSTAN SONRA İNCİRLİK HAVA ALANINDA 18
AY ÇEŞİTLİ TESİSATTA ÇALIŞTIM. ÇOK ÇALIŞKANDIM, GARNİZON KOMUTANI BANA -BİRLİĞİMİZDE HER TÜRLÜ SANATTA ÇALIŞTI, HER BAKIMDAN NUMUNE BİR İNSAN OLARAK TANINMIŞDIR- DİYE BONSERVİS VERDİ, ASKERLİK SONRASI TOKAT ALMUS BARAJINDA DÖRT SENE ALMANLARIN YANINDA ELEKTRİKÇİ OLARAK ÇALIŞTIM, İLKOKUL DİBLOMASI VE ÜÇÜNCÜ SINIF, İKİNCİ SINIF ELEKTRİK EHLİYETİ, USTALIK VE EĞİTİCİ BELGESİ ALDIM. ÇEŞİTLİ YERLERDE ÇALIŞTIM, TOKAT DEVLET HASTANESİNİN ELEKTRİĞİNİ VE SOSYAL SİGORTALAR HASTANESİNİN ELEKTRİĞİNİ YAPTIM. SİGORTA HASTAHANESİNDE ANLAŞMALI OLARAK ÇALIŞTIM, SANAT OKULU MEVZUNU 800 TL ALIRKEN BEN 2250 NET MAAŞLA ÇALIŞTIM, EMEKLİ OLDUM. ÇOCUKLARIN İKİSİ İSTANBUL’DA ÜNİVERSİTEYİ KAZANINCA, İSTANBULA GÖÇTÜM. ŞU ANDA BODRUM –GÜVERCİNLİK’TE İKAMET ETMEKDEYİM.
ŞİMDİ YAZACAĞIM SECERE, YUKARIDAKİ VELİ (VELİYÜDDİN) ÇELEBİNİN SİLSİLESİNİ ANLATMAKTADIR. VELİ ÇELEBİNİN OĞLU, MUSTAFA ÇELEBİ, SİVAS- YILDIZELİ’NİN DOĞANLI KÖYÜNDE YATMAKTA, EVLATLARI OLARAK MEZARINI YAPTIRDIK. BU MUSTAFA ÇELEBİNİN İKİ OĞLU OLMUŞ; VELİ VE ALİ.
ALİ DEDENİN İKİ OĞLU OLMUŞ; GAZİ VE MUTAFA. MUSTAFA DEDENİN OĞLU, YUSUF DEDE (YANİ BABAM) ‘’SECERELER BABADAN OĞULA VERİLİR, BABA KİMİ İSTERSE O EVLADINA VERİR’’ VE BANA VERDİ. VELİ ÇELEBİNİN VE MUSTAFA ÇELEBİNİN SECERELERİNİN ASLI BENDE BULUNMAKTA. DEVRİŞ ALİ HALİFE’NİN VE DİĞER SECERELER İSE AMCA OĞULLARINDA. İSTEYENE GÖSTEREBİLİRİZ. TÜM SECERELERİN FOTOKOPİLERİ BENDE MEVCUT. BİLGİ EDİNMEK İÇİN
TLF; 0542 323 53 90 (MUSTAFA İYİDOĞAN)
AŞAĞIDAKİ DÖRDÜNCÜ SECEREYİ, (MUSTAFA ÇELEBİ’NİN SECERESİ) TÜRKÇEYE ÇEVİREN DURSUN GÜMÜŞOĞLU HOCAM, HİÇBİR ÜCRET ALMADAN ÇEVİRİYİ YAPTI. KENDİSİNE ÇOK TEŞEKÜR EDİYOR, SAYGIYLA ANIYORUM. SECERE İKİ DİLLE YAZILI, DEVAMINDA GÜNÜMÜZÜN TÜRKÇESİNDE DE YAZILI.
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇEVİRİSİ
Bu her şeyi bilen ve yüce olan Allah‟ın takdiridir.
1- Yardım Allah‟tandır ve fetih yakındır, inananlara müjdele.
2- Ey Muhammed, Ey Ali, Ey insanların en hayırlısı.
3- Allahım, selam ve dua Muhammed Mustafa‟nın, Ali Murtaza‟nın,
4- Haticetül Kübra‟nın, Fatıma Zehra‟nın İmamı,
5- Hasan Hulk-ı Rıza‟nın Kerbela Şehidi İmam Hüseyin‟in,
6- İmam Zeynel Abidin‟in, İmam Muhammed Bakır‟ın, İmam Cafer Sadık‟ın,
7- İmam Musa Kâzım‟ın, Horasan Sultanı, Horasan toprağında şehit olan
8- 9-10-11- 12- Musa Rıza oğlu Ali‟ye, İmam Muhammed Taki‟ye, İmam Ali Nakî‟ye, İmam Hasan Askeri‟ye ve zamanın sahibi, tüm zamanların en yüce kişisi İmam Muhammed Mehdi‟ye ve gelmiş geçmiş bütün iyi, temiz ve açık ve gizli olarak Allah‟a ya kın insanların üzerine olsun. 12- Ali‟den başka genç, Zülfikar‟dan başka kılıç yok.
13- Esirgeyen ve bağışlayan Allah‟ın adıyla başlar ondan yardım dileriz
Âriflerin kalplerini birikmiş bilimlerle dolduran Allah‟a şükürler olsun. 0 Allah ki buna gücü yetendir.
14- 15- O, bilgiyi insanların seviyelerine göre azar veya çok çok dağıtır. Ve o bilginlerin gözlerini kendilerine şefkat ve yardım olarak ileri görüşlülük boyasının olgunluğu ile sürmeler. Küçük büyük tüm özleyenlerin kulaklarını sevdiklerinin söz ve davranışlarını anlamaya açar. Şunu müjdeleyerek sizi daha önce hiç kimsenin yaratılmadığı bir şekilde yarattı:
16- 17- 18- 19- 0 Allah ki ondan başka ilah yoktur ve görünen ve görünmeyen her şeyi bilen, esirgeyen ve bağışlayan odur.’(3) Sırlarla donatılmış kalbi göğüslere koydu. Bir hendese ilmiyle geceleri yol gösterdi. Denizlere dalgalar verdi. Allah‟tan başka ilah olmadığına ve Muhammed Mustafa‟nın onun peygamberi olduğuna şahadet ederim.
20- 21- 22- 0 peygamber ki Allah onu peygamber olarak göndermiş, peygamber arasında da kudret ve sırlar hazinesi olarak donatmıştır. Selam ona ve onun evlatlarına, arkadaşlarına, hanımlarına olsun.
Peygamber efendimiz buyurdu ki ‘Benim ashabım yıldızlar gibidir hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz.’ Allah Teala buyurdu ki ‘Yardım Allah‟tandır ve fetih yakındır .’ Peygamber buyurdu ki ‘Bir kul müslüman kardeşinin yardımına koştuğu sürece Allah‟ta onun yardımına koşar.’
23 Ali b. Ebu Talib şöyle buyurdu: ‘Büyüklük üç çeşittir; iktidar olunca tevazu göstermek, güç sahibi iken affetmek ve ( varlıklıyken) bağış sahibi olmak’ Allah‟a yakın olanların sultanı,
24 -25-26-27-28- Kutbu’l -aktab Hacı Bektaş Velî Hazretleri buyurdu ki ‘Az bilgi çok ibadetten daha hayırlıdır.’ Dünyanın büyüklüğü mal ile, seçkin kişilerin büyüklüğü ameller ile, seçkinlerin seçkini kişilerin büyüklüğü ise, halleri iledir. Sırlarıyla büyüklük sahibi olan özel insanlar öyle bir insandır ki, kendinden başkası için gayret eder, etrafını aydınlatır. Doğru yoldan çıkmaz. Bu yol, Allah‟ın emrine boyun eğmek ve onun yasaklarından çekinmektir. Allah buyurdu ki „Peygamber size ne getirmiş ise onu alın neyi yasak etmiş ise ondan kaçının ve ona itaat edin.
29 30-31-32- (4) Allah‟ın yüce kudreti ile kalemle yazılan
ilk şey, Bismillahirrahmanirrahim‟dir. Kim başına gelen bir kaza veya belaya karşı sabır göstermezse, bu yeryüzünden çıksın ve kendine Allah‟tan başka bir ilah bulsun. Şayet kötülüğü ayıpla yan nefsini kendini terbiye ederek öldürürse ve nefsi mutmainnesini çile ile diriltirse, yüce derecelere nail olur. Denildi ki, hakların korunması, ruhun gereği gibi çalışmasıyla, aza kanaat etmekle olur.
68 34-35-36- Allah buyurdu ki: ‘Kadın ve erkeklerden kim iyi işler işlerse o, inanmıştır.’(5) Bir kişi iyi bir hayat yaşamak isterse, kanaatkar olsun, açlığa tahammül edip, çok yemeyi bıraksın, iyilik yapıp ibadete devam etsin. Böylece Allah katında kıymeti olanların safına katılmış olur. Fakirlerin hizmetçisi, evliyanın sultanı Hacı Bektaş Velî‟nin yüce tarikatine
37-38 - 39 bağlı Sivas-Yıldızeli-Doğanli Köyü’nde bulunan
Seyyid Mustafa, babası
Seyyid Veli (Veliyüddin) babası
Seyyid Derviş Ali Babası
Seyyid Süleyman Babası
Seyyid Yalanuk babası
Seyyid Demir Baba (Romanya deliorman’da Dergahı olan) babası
Seyyid Budak Babası
Seyyid Kara Ali babası
Seyyid Şaban babası
Seyyid Çoban babası
Seyyid Kara Baba babası
Seyid Sersem Ali Baba (16sene Hacı Bektaş Dergahında postinişinlik yapmış, mezarı
Hacı Bektaş Dergahında Kırklar Meydanının girişinde) babası
SEYİT ALİ SULTAN KIZIL DELİ (Dergahı Yunanistan- Dimitoka’da)
40-41-42-43-44-45- Evladlarından Seyyid Velîyeddin oğlu Mustafa
Halife-Allah ömrünü uzun etsin ve sırlarını artırsın- icazet vererek,
posta oturmasını, farz olan namazları kılıp, zekat verip, gücü
yetenleri hacca göndermesini, muharemm orucunu tutmasını ve
talipleri bu konularda aydınlatmasını, tekkeye gelen ve giden evrak
ve yazıların mühürlemesini, tevbe verenlerin tevbesini almasını, hırka
giydirmesini ve çerağ yakmasını bu icazetimizle istedik.
46-47-48-49-50-51- Ondan sonra temiz soy sahibi, iyilerin en iyisi, büyüklerin övünç
duyduğu zamanının halifesi Hacı Bektaş Hazretlerinin postnişini ve Tekyenişini olan
elhâc Turâbî Ali Baba halife -Allah ömrünü uzun etsin-, ondan sonra temiz soy
sahibi, zamanının şeyhi, seccade sahibi, manevi ilim sahibi, miskinlerin ve
fakirlerin hizmetçisi Babası
52- Es-Seyyis e’ş-Şeyh Celaleddin-Allah ömrünü uzun etsin-, ondan
sonra Babası
53 Şeyh Velîyeddin Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-ondan sonra Babası
54 es Seyyid Şeyh Hamdullah Efendi - Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-,
ondan sonra Babası
55 E’s-Seyyid Şeyh Hacı Feyzullah Efendi- Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin ve
kabrini nurlandırsın-, ondan sonra Babası
56 Şeyh Abdülâtif Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin ve kabrini
nurlandırsın-,ondan sonra Babası
57- Şeyh Bektaş Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-,ondan sonra Babası
58 -59- Şeyh elhâc Feyzullah Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-,
60 Şeyh Ali Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin- ondan Sonra Babası
61 Şeyh Elvan Efendi Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin- ondan sonra
62 Şeyh Abdülkadir Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin ve kabrini
nurlandırsın-, ondan sonra Babası
63 Şeyh Hüseyin Efendi- Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-, ondan sonra
64- Şeyh Hacı Zülfikar Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin
Ondan sonra zehir içen
65- Şeyh Yusuf Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin ve kabrini
nurlandırsın-, ondan sonra Babası
66- Şeyh Kasım Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -, ondan sonra Babası
67- Şeyh Hasan Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -, ondan sonra Babası
68 Şeyh Bektaş Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-, ondan sonra Babsı
69 - Şeyh Kalender Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-,ondan sonra
70 - Şeyh Mürsel Balî Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin - ,ondan sonra
71 - Şeyh Resul Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -, ondan sonra
72 - Şeyh Bektaş Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -, ondan sonra
73 - Şeyh Yusuf BaIî Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-, ondan sonra
74 - Şeyh Mahmud Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -, ondan sonra
75 - Şeyh İskender Efendi -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin-, ondan sonra
76 - Şeyh Genç Kalender Efendi-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -,ondan sonra Babası
77 - Şeyh Resul Bâlî Sultan-Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin -,ondan sonra Babası
78 - Zamanın sahibi, abdalların sultanı Allah‟ın büyük sırrı Balım Sultan-Allah sırrını yüceltsin-, ondan sonra Babası
79 - Şeyh Mürsel Baba Sultan -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin ve kabrini nurlandırsın-, ondan sonra Babası
80 - Şeyh Hızır Lale Sultan -Allah ona geniş rahmetiyle rahmet eylesin,
81 - onun ve ona mensup olanların kabirlerini nurlandırsın-.Babası
82 - Hacı Bektaş Veli Kamillerin Sultanı, âriflerin kutbu, ilm-i ilahi sahibi Hacı Bektaş Velî onun babası
83 - Sultan İbrahim Sani, onun babası Sultan Musa Sani, onun babası
84 - Sultan İbrahim el-Mükerremül Mucab, İmam Musa Kâzım onun babası
85 - Cafer Sadık onun babası Muhammed Bakır onun babası Zeynel Abidin onun babası
86 - İmam Hüseyin onun babası İmam Ali-Allah onu şereflendirsin- ki
87 - Hacı Bektaş Velî Hazretlerinin tarîkatına giren müritlerine güzel kapılar açmıştır. Bu alevi tarikat yolunu sürdürenler:
88 - Muhammed Hanefi onun torunlarından
89 - Hoca Ahmed Yesevî-Allah rahmet etsin-dir. Hoca Ahmed Yesevî’nin mürşidi İmam Ali oğlu
90 - Musa Rıza, onun mürşidi İmam Musa Kâzım onun mürşidi İmam Cafer Sadık onun mürşidi İmanı Muhammed Bakır onun mürşidi
91 - Zeynel Abidin onun mürşidi İmam Hüseyin onun mürşidi
92 - İmanı Ali -Allah onu şereflendirsin- onun mürşidi kainatın övünç vesilesi ve başlarımızın tacı
93 - Muhammed Mustafa -Selam ve Allah’ın bereketi hepsinin üzerine olsun- onun mürşidi Cebrail-i Emin ve onun mürşidi de bir ve tek olan âlemlerin rabbi Allah-şanı ve yüksekliği artsın ve onun bağışı herkesi kapsasın-dır.
94 - Bu belge Allah’ın yardımıyla tamam oldu. Bu belgenin yazılış nedeni şudur ki;
95 - Ariflerin, sultanı, ışıkların önderi Sultan Hacı Bektaş Velî-Allah onun gizli ve açık tüm sırlarını yüceltsin Hazretlerinin yüce tarîkatına bağlı
96 - Sivas – Yıldızeli Doğanlı köyünde bulunan Seyyid Ali Sultân evlâdlarından
97 - Seyyid Velîyeddin oğlu Mustafa halife evliyanın yolunu kabul edip kendisine
98 - sofra, çerağ, Kılıç taşı ve icazet verilerek halifeliğe layık görüldü.
99 - Müridler kendisine itaat etsin ve ondan faydalansınlar.
100- Hiçbir tarîkat ereni bu görevinde kendisine engel olmayıp, bu
101- icazetnamemiz gereğince amel etsinler. Selam Allah’a tabi olanlara olsun.
102- Bu belge Alemlerin yaratıcısı Yüce Allah'¹n yardımıyla salı günü Rebiulahir ayının 20 sinde [1]271 senesinde tamamlanmıştır (10 Ocak 1855 tarihine denk gelmektedir).
(ORADA HAZIR BULUNANLAR)
Hademü’l-fukara Halife Turâbî El-Hacc Ali dede baba post-nişin-i Hacı Bektaş Velî
Hademü’l-fukara Seyyid Türbedâr Mehmed Baba Hazret-i Pîr Hacı Bektaş Velî
Hademü’l-fukara Aşçı İbrâhim Baba Hazret-i Pîr Hacı Bektaş Velî
Hadinıul Fukara halife Es-Seyyid İtmetçi Hüseyin Baba Hazret-i Pîr Hacı Bektaş Velî
E’d-Dâi Halife Abdulazîz min evlâd-ı Hacı Bektaş Velî
E’d-Dâi Es-Seyyid Feyzullah min evlâd-ı Pîr Hacı Bektaş Velî
E’d-Dâi İsmâil Çelebi min evlâd-ı Pîr Hacı Bektaş Velî
E’d-Dâi Halîl Çelebi min evlâd-ı Pîr Hacı Bektaş Velî
E’d-Dâi Ali Çelebi min evlâd-ı Pîr Hacı Bektaş Velî
HACI BEKTAŞI VELİNİN EVLADI YOK DİYENLERE CEVAP;
DERGAHI’NI DEVRİŞLER ZAPT EDİNCE, ‘’HACI BEKTAŞ-I VELİNİN EVLADI YOK, TEKKEYİ BEKLEYEN ÇORBAYI İÇER, EVLADI BİZİZ’’ DİYİNCE, HACI BEKTAŞ-I VELİ EVLATLARINDAN ÇELEBİ CEMALETTİN EFENDİ, DEDEM (BABAMIN BABASI;
CENİKÖZLÜ MUSTAFA DEDE) DEN BU SECERELERİ ALMIŞ. İSTANBUL’DA ZAMANIN PADIŞAHINA GÖTÜRMÜŞ. HACI BEKTAŞ-I VELİNİN EVLADI OLDUĞUNU BU SECERE İLE İSPAT ETMİŞ. BU SECEREDE ZAMANIN PADIŞAHININ DA TUĞRASI VE İMZASI VAR. PADİŞAH KABUL ETMİŞ, DEVRİŞLERİ DERGAHDAN SÜRDÜRMÜŞ. ÇELEBİ CEMALETTİN EFENDİ POSTUNA OTURMUŞ. VE DEDEME ‘’MUSTAFA DEDE, SECERE ÇOK İŞİME YARADI’’ DEMİŞ. (SECERELERİ GERİ VERMİŞ) VE İMAM-I ALİ’NİN BİR SÖZÜNÜ SÖYLEMİŞ; ‘’İMAM-I ALİ, BENİ SEVENE BEN YARDIM EDERİM, DEYİNCE, YA ALİ! SEN HANGİ BİRİNE YETİŞECEKSİN Kİ DEMİŞLER. BENİ SEVENLER BİRBİRİNE YARDIM EDERSE O BENİM YARDIMIM OLUR DEMİŞ’’ VE CEMALETTİN EFENDİM DEDEME ANLATMIŞ; ‘’SARAYDA BİR KATİP BANA ÇOK YARDIMCI OLDU, BİZİM HAKKIMIZDA NE KADAR EVRAK VARSA GETİRDİ, --ÇOK ZAHMET ETTİN, SANA YARDIMDA BULUNAYIM DEDİM, ‘’EFENDİM BEN DE ALEVİYİM, BENİ DUANDAN UNUTMAYIN, BU HZ.ALİ’NİN YARDIMI’’ DEMİŞ. DEDEM CEMALETTİN EFENDİME 45—SENE ANADOLUDA VEKİLLİK YAPMIŞ.
CEMALETTİN EFENDİ CUMHURİYETİN İLK MECLİS BAŞKANIDIR. ESKİ MECLİSTE İSMİ YAZILI VE RESMİ VAR. DEDEM MUSTAFA DEDE, HACI BEKTAŞ’TA İKEN, ATATÜRK DERGAHA GELMİŞ VE CEMALETTİN ÇELEBİ İLE BAŞBAŞA SABAHA KADAR KONUŞMUŞLAR. ATATÜRK ‘’BANA NEKADAR YARDIM EDEBİLİRSİN, ANADOLUDA NÜFUSUN ÇOK’’ DİYE SORMUŞ. ÇELEBİ DE ‘’TARİK-İ ERKANIYLE BANA BAĞLILAR, DEVLET-İ ERKANI İLE SANA BAĞLI, İSTERSEN FERD OLARAK BEN DE ASKERİM’’ DİYE CEVAPLAMIŞ. ATATÜRK DE ‘’TEŞEKÜR EDERİM SEN HÜMMET ET’’ DEMİŞ. BİR ARA DEDEM VE ORADA BULUNAN DİĞER KİŞİLER KENDİ ARALARINDA KONUŞURKEN, ATATÜRK’ÜN DİKATİNİ ÇEKMİŞ, ‘’EFENDİ BUNLAR NE KONUŞUYORLAR’’ DİYE SORMUŞ? ÇELEBİ DE ‘’KENDİ ARALARINDA KONUŞUYORLAR’’ DEYİNCE, ATATÜRK İSRAR ETMİŞ, ÇELEBİ DE ‘’PİRİMİZ HACI BEKTAŞ-I VELİ GİBİ KONUŞUYOR YOKSA PİRİMİZ DON’MU DEĞİŞTİRDİ’’ DİYORLAR, DEYİNCE, ATATÜRK ÇOK MEMNUN OLMUŞ. ATATÜRK GİDERKEN ÇELEBİ’NİN ELİNİ TUTMUŞ, ‘’ECDADIN HACI BEKTAŞ-I VELİ, OSMANLILARA BİR HÜMMET ETTİ, OSMANLI DA 600 SENE YAŞADI, ŞİMDİ VATAN GİTTİ, SEN DE BANA HÜMMET ET’’ DEMİŞ ÇELEBİ’DE ‘’YOKSULA SADAKA YAKIŞIR YİĞİDE ERZAK, DOĞRUNUN YARDIMCISI HAZRET-İ ALLAH, ALLAH’IN İZNİ İLE VATANI KURTARACAKSIN,
CUMHURİYETİ KURACAĞINA SÖZ VERİYOR MUSUN?’’ DİYE SORMUŞ. ATATÜRK ARAMIZDA KARAR VERİRİZ DEMİŞ VE AYRILMIŞ. BU OLAY DEDEMİN YANINDA OLMUŞ. DEDEM BABAMA ANLATMIŞ, BABAM DA BİZE ANLATTI. ATATÜRK, CEMALETTİN ÇELEBİ’NİN HACI BEKTAŞ-I VELİ’NİN EVLADI OLDUĞUNA İNANIYOR, AMA ALEVİLERİN İRAN ERDEBİL’E BAĞLI OLANLARI KABUL ETMİYOR!!
YUKARDA İKİ SECEREDE AÇIKCA YAZMAKTADIR Kİ; BİZ SEYİD ALİ SULTAN KIZILDELİ EVLADI OLARAK, BİZİM PİRİMİZ HAZRET-İ HÜNKAR HACI BEKTAŞ-I VELİ,
MÜRŞİDİMİZ ONUN EVLADI, DERGAHDAKİ POSTU-NİŞİ, BİZ DE TALİBİMİZİN RAHBERİ VE HALİFESİYİZ.
AŞIK VELİ’YE DERGAHDA HAMDULLAH ÇELEBİ SORMUŞ ‘’PİRİN MÜRŞİDİN, RAHBERİN, HALİFEN KİM?’’ AŞIK VELİ, KENDİNE GÖRE SAYMIŞ, HAMDULLAH ÇELEBİ, ‘’AŞIK VELİ DEĞİL EŞŞEK VELİ’YMİŞSİN’’ DEMİŞ. ‘’PİR HAZİRET-İ HÜNKAR, SUSAM YAPRAĞINDA NAMAZ KILAN, MÜRŞİD, ONUN EVLADI OLAN RAHBER VE HALİFE-DEDELERDEN OLUR. DEDEN KİM?’’ DİYE SORMUŞ, ODA ‘’KIZILDELİ EVLATLARI’’ DEMİŞ. BUNUN ÜZERİNE HAMDULLAH ÇELEBİ, ‘’TAMAM ONLAR SENİN RAHBERİN VE HALİFEN’’ DEMİŞ. AŞIK VELİ ONDAN SONRA BİZE ÇOK BAĞLANMIŞ VE ÖLÜRKEN ‘’BENİ DEDEMİN YANINA GÖMÜN’’ DİYE VASİYET ETMİŞ. ÜÇÜNCÜ SECERENİN SAHİBİ VELİ HALİFE’NİN YANINDA, SİVAS- ŞARKIŞLA- İĞDECİK KÖYÜNDE
YATMAKTADIR.
----------------
AŞIK VELİ, HAMDULLAH ÇELEBİYE ÇOK BAĞLIYMIŞ DOLUSUNU ONDAN ALMIŞ, HAMDULLAH ÇELEBİ’Yİ AMASYA’YA MENFİ EDİNGE AŞIK VELİYİDE YEMENE SURMÜŞLER GEMİ YEMENE GİDERKEN GEMI ARIZA YAPMIŞ DENİZDE KALMIŞLAR AŞIK VELİ BİR DEYİŞ SÖYLEMİŞ;
---1---
VARDIM BAKTIM AKDENİZ DALGALI
BENİM BAŞIM KÜÇÜCÜKTEN SEVDALI
EFENDİM SEN NASİP EYLE KARAYI
EVVEL KARAYI DA SONRA SILAYI
---2---
BİR KUŞ KONDU GELDİ DİKENE
ÖTE ÖTE KARA BAĞRIM TÜKENE
SAĞ OLANLAR GELİR BİR GÜN VATANA
EFENDİM SEN NASİP EYLE KARAYI
EVVEL KARAYIDA SONRA SILAYI
----3---
GEMİNİN AMBARI DOLDU DAYANMAZ
ARKADAŞI GAFLET BASTI UYANMAZ
ECEL VARDI DERLER GÖNLÜM İNANMAZ
EFENDİM SEN NASİP EYLE KARAYI
EVVEL KARAYI DA SONRA SIŞAYI
---4---
REİS OTURMUŞ DÜMENDE AĞLAR
GEMİ BATTI DİYOR ALLAHA YALVAR
ONBİR AY ONBİR GÜN OLUNCA DERYADA KALDI
EFENDİM SEN NASİP EYLE KARAYI
EVVEL KARAYI DA SONRA SILAYI
---5---
VELİM İYİDİR BİR ACAİP İŞ OLDU
EFENDİM ELİNİ DERYAYA SALDI
ONBİR AY ONBİR GÜN OLUNCA GÖRÜNDÜ DAĞLAR
EFENDİM SEN NASİP EYLE KARAYI
EVVEL KARAYI DA SONRA SILAYI
------------------------------------------------
AŞIK VELİ MEMLEKETİNE DÖNER VE GÖRÜR Kİ DOKUZ YAŞINDA BİR OĞLU ÖLMÜŞ, ÇOK ÜZÜLMÜŞ, AMASYA’YA GİDİP HAMDULLAH ÇELEBİ’YE DERTLENEYİM DEMİŞ. ORAYA VARMIŞ Kİ, HAMDULLAH ÇELEBİNİN DE ONALTI YAŞINDA BİR OĞLU VEFAT ETMİŞ. MÜRŞİDİ DE KENDİNDE DAHA ÜZÜNTÜLÜYMÜŞ. BUNUN ÜZERİNE AŞAĞIDAKİ DEYİŞİ YAZMIŞ:
---1---
DERDE TABİB OLDUM TABİBİ BULDUM
VARDIM Kİ TABİBİN DERDİ BENDEN ÇOK
HER DERDİN DERMANI ONDADIR BİLDİM
NE HİKMET Kİ KENDİ DERDİ BENDEN ÇOK
---2---
DERTLİ OLAN AĞLAMASIN BOŞUNA
NELER GELİR KUL OLANIN BAŞINA
TECRÜBE EYLEDİM HAKKIN İŞİNE
BESBELLİ Kİ BU ALEMDE DERTSİZ YOK
---3---
HAK BÖYLE BUYURMUŞ BİNA KURUNCA
AĞLAMAYI GÜLMEYE KARŞI VERİNCE
TABİBLER TABİBİ DERTLİ OLUNCA
BESBELLİ Kİ BU ALEMDE DERTSİZ YOK
---4--
VELİ’M İYİDİR İŞİN AHUZAR İSE
HAK SANA YARDIMCI İŞİN ZORSA
BU SÖZÜMDE BİR MÜŞKİLİM VAR İSE
KERBELA’DA İMAM HÜSEYİN’E BAK
--- --------
BU DEYİŞİN ÜZERİNE HAMDULLAH ÇELEBİ, KENDİ ÜZÜNTÜLERİNİN İMAM-I HÜSEYİN YANINDA HİÇ KALDIĞINI FARKEDER.
--------------------------------------
YUKARDAKİ SECERE’NİN SAHİBİ OLAN MUSTAFA DEDE, EN SON HACİ BEKTAŞ DERGAHINDA KAZAN KAYNATAN, HALİFELİK VE RAHBERLİK BERATI ALAN, -DİĞERİ SARI SALTIK OCAĞINDAN KARSLI İSMAİL DEDE’DİR- İKİSİ KAZAN KAYNATMIŞLARDIR.
---------------
MUSTAFA DEDE’NİN SECERE’SİNİN ASLI BENDE BULUNMAKTADIR. MUSTAFA DEDE’NİN MEZARI SİVAS-YILDIZELİ- DOĞANLI KÖYÜNDEDİR. MEZARINI YENİDEN YAPTIRDIK. MEZARI YAPAN USTA, BAŞINDAKİ ESKİ TAŞIN, HER TARAFINI BOŞALTIP BEŞ KİŞİYLE İTMİŞLER AMA DEVİREMEMİŞLER. KÖYDEN YAŞLI BİR DEDE GELMİŞ, TAŞIN DİBİNE BİR HOROZ KESİP, ‘’ERENLER GÜCÜM BUNA YETİYOR’’ DEMİŞ VE TAŞ KENDİLİĞİNDEN DEVRİLMİŞ.
----------------
MUSTAFA DEDENİN İKİ OĞLU OLMUŞ:
ALİ VE VELİ. 1865 YILINDA DOĞANLI’DAN, TOKAT’A BAĞLI DODURGA KÖYÜNDEN YER ALMIŞLAR VE ORAYA GÖÇ EDERLERKEN, ESKİ ADI CENİKÖZÜ, ŞİMDİKİ ADI ESENÇAY OLAN KÖYDEN GEÇERKEN, KÖYLÜLER ÖNLERİNE ÇIKMIŞLAR VE GÖNDERMEMİŞLER, TÜM TARLALARI BEDAVA VERMİŞLER, EV YAPMIŞLAR VE KÖYE YERLEŞMİŞLER. İKİ KARDEŞDEN, ÇOK GEÇMEDEN VELİ VEFAT ETMİŞVE GERİDE, BİR KIZ ÇOCUĞU İLE HANIMI KALMIŞ. HANIMI, KANGAL’IN MAMAŞ KÖYÜNDEN (AMERİKA’DAKİ ‘’YAMAN TÜRK’’ DİYE ANILAN ALİ RIZA BOZ KURT’UN SOYUNDAN) . KIRK GÜN SONRA VELİ DEDENİN KİZİ DA ÖLÜYO VE BABASININ YANINA GÖMMÜŞLER. KIRK GÜN SONRA DA HANIMI ÖLÜYO ONU DA ÇOCUĞUN YANINA DEFNETMİŞLER. ÇOCUK ORTALARINDA KALMIŞ. BİR GECE MEZARDA GÜRÜLTÜ OLUYOR, SABAHLAYIN MEZARA BAKMIŞLAR Kİ, ANNE VE BABANIN MEZARLARI BİRLEŞMİŞ ÇOCUĞUN Kİ, BAŞ TARAFLARINA GEÇMİŞ. ŞİMDİ HALA AYNI ŞEKİLDE DURUYOR.
---------------------
ALİ DEDE’NİN İSE İKİ OĞLU OLMUŞ; BÜYÜĞÜN ADI GAZİ DEDE, İKİNCİ OĞLU MUSTAFA DEDE. MUSTAFA DEDE’NİN OĞLU YUSUF DEDE, ONUN OĞLU BEN, MUSTAFA İYİDOĞAN. BU SECERELERİN ASILLARI BİZDEDİR. İSTEYEN BENİ;---------
0542 323 53 90 NOLU NUMARAMDAN ARAYABİLİR.
---------
GAZİ DEDENİN, 7 OĞLU, 4 KIZI OLMUŞ. KIZLARI; 1-- FADİK ANA, 2- KAMER
ANA 3- İMMİ ANA 4 --- SAFİYE ANA. OĞULLARI;
1—VELİ, RUS HARBİNDE ŞEHİT OLMUŞ
2---HACI, KURTULUŞ SAVAŞINDA ŞEHİT OLMUŞ
3---ALİ DEDE; (DÖRT OĞLU, ÜÇ KIZI OLMUŞ; TEMO, TELMEN, HATÇA . OĞULLARI;
1) HASAN, 2) ENVER, 3) GAZİ, 4) HACI) BUNLARDAN=
1) HASAN AĞA’NIN; ÜÇ OĞLAN; ALİ, VELİ, MUHARREM VE BİR KIZ;
GÜLÜZAR)
ALİ’NİN ÇOCUKLARI; HASAN, ABBAS, HÜRREM, SEVİM, FADİME, NURŞEN,
GÜLŞEN.
VELİ’NİN ÇOCUKLARI; CENGİZ, ENVER, KENAN, KEMAL (LİSE MEZUNU),
HALİL ( LİSE MEZUNU) VE KIZI GÜLBEYAZ.
MUHARREM’İN ÇOCUKLARI; MÜSLÜM, AYHAN, YELİZ (LİSE MZ.) VE ŞENGÜL
(LİSE MZ.)
2) ENVER AĞA; BİR KIZ; ZEYNEP (HASAN DEDE’NİN OĞLU ALİ İLE
EVLENİYOR)
3) GAZİ AĞA; (İKİ KIZ; NURİYE VE ADALET VE BİR OĞLU; HACI BAYRAM
HACI BAYRAM’IN ÇOCUKLARI; MEHTAP (ÜNİV. MEZ., SERHAN (LİSE MZ.) VE
FERHAN LİSE MZ.)
4) HACI AĞA; (İKİ KIZ; YURDAGÜL (LİSE MZ.) VE SADEGÜL.
4----SÜLEYMAN DEDE; (RUS HARBİNDE ESİR DÜŞMÜŞ, DÖRT SENE
SİBİRYADA KALMIŞ, ÇOK BİLGİLİ BİRİYDİ, MALÜL MAAŞI ALIRDI, ÇOK
ZENGİNDİ, BENİM DE KAYINPEDERİMDİ.) BEŞ OĞLU VE ÜÇ KIZI OLUYOR;
EMİNE, FADİK, SENEM, OĞULLARI; KAZIM, AHMET, MEHMET, GAZİ VE VELİ.
1 KAZIM AĞA; ÜÇ KIZ, ÜÇ ERKEK; ZÖHRE, CEMİLE, YETER, ERKEKLER; HASAN (SANAT OKULU MZ.), ALİ (LİSE MZ.), AYTAŞ(ÜNİV. MZ.)
HASAN’IN ÇOCUKLARI; ERDOĞAN (LİSE MZ), SELDA (LİSE MZ.), ZÜBEYDE
(LİSE MZ.) VE
ALİ’NİN ÇOCUKLARI; İLKE (ÜNİV. MZ.)
AYTAŞ’IN ÇOCUKLARI; KAZIM (ÜNİV. MZ.) VE DENİZ.
2- AHMET AĞA; KIZLARI; MAKBULA, BEDRİYE, FADİME, ERKEKLER;
ADIGÜZEL, RÜSTEM, SELİM VE MUHAREM (LİSE MZ.)
3- MEHMET AĞA; ÜÇ KIZ; DÜRDANE, SULTAN, SAFİYE, OĞULLARI;
MUSTAFA (HUKUKCU, HAKİM), SEFER (LİSE MEZUNU)
4- GAZİ AĞA; DÖRT OĞLU; SÜLEYMAN ( LİSE), ORHAN ( LİSE). ALİ
(ASTSUBAY), VELİ (ÜNİV. MEVZUNU.)
5) VELİ ; KIZI, ZEYNEP (LİSE), OĞLU, TURAN (ASTSUBAY)
5--- ABBAS DEDE; KIZLARI; HATÇA, FADİK, ŞEKER, GÜLKANAT VE
HAYRİYE, OĞULLARI; CAFER VE KASIM.
CAFER’İN ÇOCUKLARI; RIZA, CELAL, KEMAL VE ALİ, LEYLA.
KASIM’IN ÇOCUKLARI; MEHMET ALİ (LİSE) …
6--İSMAİL DEDE, ÇALIŞKAN, ZENGİNDİ; KIZLARI; ZEHRA, HATİCE,
FADİK , KARAĞAZ, BİR OĞLU VAR; ALİ BEY DEDE, ŞİMDİ SÜLALENİN
POST DEDESİ;
ALİ BEY DEDE’NİN EVLATLARI; KAMER, KİFAYET, NERGİZ VE SAADET,
AYHAN ( LİSE), TUNCAY (ORTA OKUL MEZUNU).
7) MEMET ALİ DEDE; ÇALIŞKAN, AKILLI VE ZENGİNDİ; EVLATLARI;
ZEKİNE, FADİME, MÜNEVVER, OĞULLARI; YÜKSEL, HALİL VE ŞENEL
YÜKSEL’İN ÇOCUKLARI; GENÇ AĞA, KÜÇÜK AĞA, İNAN, FİLİZ,
HÜRRİYET.
HALİL’İN ÇOCUKLARI: GAZİ, ULAŞ, BELGÜZAR, NURSEN.
GAZİ DEDE’NİN EVLATLARINI YAZDIM ÖLENLERE, TANRIDAN RAHMET, KALANLARA UZUN ÖMÜR, SIHHAT VERSİN YARADAN.
BUNDAN SONRASI MUSTAFA DEDE’NİN HAYATI
VE EVLATLARI; MUSTAFA DEDE, SİVAS- YILDIZELİ- CENİKÖZLÜ, ŞİMDİKİ ADI ESENÇAY KÖYÜNDEN, MEDRESE TAHSİLİNDEN SONRA GENÇ YAŞTA DEDELİĞE BAŞLAMIŞ. BABASI ONU ÇALIŞTIRMAMIŞ, SEN DEDELİK EDECEKSİN DEMİŞ VE ONU HACI BEKTAŞ’A GÖNDERMİŞ. POSTUNİŞİN CEMALETTİN ULUSOY!DAN İCAZETİNİ ALMIŞ. BERABER KIRKLAR CEMİNİ, ONİKİ HİZMETİ YÜRÜTMÜŞLER. CEMALETTİN ÇELEBİ MÜRŞİTLİĞİ, DEDEM RAHBERLİĞİ – DEDELİĞİ, AŞIK SITKI, AŞIKLIĞI, YANİ ZAKİRLİĞİ YAPMIŞ.
BEKTAŞİ NE DEMEK, ALEVİ - BEKTAŞİ NE DEMEK;
1---BEKTAŞI DEMEK , RUM ELİNDE BEKTAŞİLER VAR, BUNLARA SADECE BEKTAŞİ DENİR.
2---ALEVİ - BEKTAŞ DEMEK İSE; HACI BEKTAŞ-I VELİ’Yİ, PİR EVLADINI, MÜRŞİT KABUL EDEN, DEDESİNİ, HALİFE- RAHBER BİLEN, DUAYA, DESTURU PİR DİYE BAŞLIYAN, PENÇEYİ İLE GÖRÜLEN, MÜSAABİ OLMAYANA ALEVİ- BEKTAŞI DENİR.
DEDEM, ÇELEBİ’YE SORMUŞ; ’’ EFENDİM, ANADOLUDA KENDİ ARALARINDA PİR, MÜRŞİT, RAHBER DİYORLAR, SİZ BUNA NE DERSİNİZ ‘’ DEYİNCE, ÇELEBİ ‘’PİR, SADECE HAZRETİ HÜNKAR HACI BEKTAŞ-I VELİ, MÜRŞİT, PİRİN EVLADI, RAHBER HALİFE DE, DEDELERDEN OLUR SEN TALİBİNİN RAHBERİ VE HALİFESİN’’ DEMİŞ, DEDEM, ‘’MÜSAABLİĞE NE DERSİNİZ’’ DİYİNCE, KIRKLAR MEYDANINDA ONİKİ POST’UN SAHİBİNİN HİÇ BİRİNİN MÜSAABİ YOK, HAZRET-İ HÜNKAR, KİMSEYİ MÜSAİB ETMEDİ, MÜSAAB YAPMADI. MÜSAAB İRAN ERDEBİL DERGAHINDAN, ŞAH İSMAİL ZAMANINDA TÜRKİYE!YE GİRDİ, BİZDE MÜSAAB YOK’’ DEMİŞ BE DEDEM DE KİMSEYİ MÜSAAB YAPMAMIŞ.
HACI BEKTAŞ DERGAHINA BAĞLI OLAN, HACI BEKTAŞ-I VELİ’Yİ SADECE PİR TUTUNAN, HACI BEKTAŞ’DAKİ POSTUNİŞİNE MÜRŞİT DİYEN, PENÇEYLE GÖRÜLEN, MÜSAABI OLMAYAN, DUALARINA DESTURU PİR DİYE BAŞLAYANA ALEVİ- BEKTAŞİ DENİR. DUALARINA İSMİ ŞAH DİYENE, MÜSAABİ OLANA. ERKANLA GÖRÜLENE. ERDEBİLE BAĞLI OLANA, PİRİNİ MÜRŞİDİNİ, RAHBERİNİ, HALİFESİNİ, KENDİ ARALARINDA KABUL EDENE, HACI BEKTAŞ EVLADINI MÜRŞİT KABUL ETMEYENE, İCAZETİNİ ERDEBİLDEN ALANA, SADECE ALEVİ DENİR.
MUSTAFA DEDEM, KIRK İKİ SENE HACI BEKTAŞ DERGAHINA VEKİLLİK ETMİŞ, POSTA OTURMUŞ MİLLİ MÜCADELEDE BİNBAŞI RÜTBESİ VERİLMİŞ, (RESİMLERİ BENDE MEVCUT). DEDEMİN BİR OLAYINI ANLATAYIM; BİZİM KÖYÜN YAKININDA TANIŞMAN KÖYÜ VAR, KÖYDE HACI AHMET HASTALANDI, DELİRİP, DAĞLARA DÜŞTÜ, BİR SENE DALARDA GEZDİ, BİR GÜN DEDEMİN MEZARININ YANINA YATAR, DEDEM ‘’AKILLI OL ÇOCUKLARIN YANINA GİT DEMİŞ’’ KALKMIŞ DOĞRU KÖYÜNE GELİP, ÖKÜZLERİNİ ALIP ÇÜT SÜRMEYE GİTMİŞ, BEN DE BU OLAYA ŞAHİDİM. DEDEM VEFATINDAN ÖNCE, HÜSEYİN AMCAMA ‘’HÜSEYİN, KIRK ATLI GELDİ BENİ GÖTÜRECEK, KAPIYI AÇ’’ DEMİŞ, AMCAM KAPIYI AÇMIŞ, DEDEM ‘’ALLAHA ISMARLADIK’’ DEMİŞ VE VEFAT ETMİŞ. ASLANDOĞMUŞ KÖYÜNÜN MUALLİMİ
DEDEM İÇİN ŞU DÖRTLÜĞÜ SÖYLEMİŞ;
---1---
SEYİD ALİ SULTAN’DAN DEVREDER KANINI
ALEMDE SÖYLENİR ŞÖHRETİN ŞANIN
EFENDİM DERDAHDA METH EDER NAMIN
ALİ’SİNE HASRET GİDEN SULTANIM
---2---
MUHUBLERİN ÇEVRENDE PERVANE DÖNER
CELALİ GÖZLERİN AÇILIP SÖNER
HERHALDE YANINA MELEKLER İNER
ALİ’ SİNE HASRET GİDEN SULTANIM
---3---
SENE BİN DOKUZ KIRK BİRDEN İKİYE BASTI
HABERİN GELMEDİ DOSLARIN KÜSTÜ
KIRKLAR MEYDANINDA İKİNCİ POSTU
ALİ’SİNE HASRET GİDEN SULTANIM
--- 4 ---
HASAN’IN SAĞINDA, HÜSEYİN’İN, HAMDİ’N SOLUNDA
YUSUF-U KENAN’IN OKUR KOLUNDA
KIRK YIL HİZMET ETTİN DERGAH YOLUNDA
ALİ’SİNE HASRET GİDEN SULTANIM
-- 5 ---
KEMALIM DİLİMDEN ÇEKERİM CEFA
GİTTİN KIZILDELİ ADIN MUSTAFA
ERİŞTİN ERENLERE SÜRERSİN SEFA
ALİ’SİNE HASRET GİDEN SULTANIM
---------
(ALİ AMCAM DEDEMİN VEFATINDA TOKAT’TAYMIŞ)
------
MUSTAFA DEDEMİN SÖYLEDİĞİ İKİ DEYİŞ;
- 1 -
GELİP KESİK BAŞIN ÇARINA YETEN
ŞAH-I MERDAN ALİ ÇAR SENDE KALDI
SALMAN-I ERGENE GÖLÜNDEN ALAN
ŞAH-I MERDAN ALİ ÇAR SENDE KALDI
--- 2 --
HAYALİN GÖNLÜMDE GÖRDÜĞÜM DÜŞDE
DALLARIN BAŞINDA BORANDA KIŞDA
YUSUF-U KUYUDAN ÇIKARDIN İŞTE
ŞAH-I MERDAN ALİ ÇAR SENDE KALDI
--- 3 --
GÖRECEK ÇİLE VAR GELECEK BAŞA
BAK DİDEMDEN AKAN KAN İLE YAŞA
BOZ ATLI HIZIRDA GELE ULAŞA
ŞAH-I MERDAN ALİ ÇAR SENDE KALDI
-- 4 --
HULUSÜYEM EYDİR DUMANLI DAĞLAR
İÇİM AH ÇEKİYOR GÖZLERİM AĞLAR
SOLDURMA GÜLLERİ BÜLBÜLLER AĞLAR
ŞAH-I MERDAN ALİ ÇAR SENDE KALDI
- 1 -
EZEL BAHAR YAZ AYLARI GELİNCE
AKAR DERELERDEN SEL YAVAŞ YAVAŞ
ÖTÜŞÜR BÜLBÜLLER HUP AVAZIYNAN
ARADAN KALKIYOR BAL YAVAŞ YAVAŞ
--2 --
ÖN GÖRMEDİK KÜS TAHTLARI CUŞ ETTİN
GARİP GÖNLÜM AL BAHARLI YAZ ETTİN
İNKAR KAHRI İLE ZEHİR NUŞ ETTİN
SOHBETLER KAKIYOR GÖR YAVAŞ YAVAŞ
-- 3 --
GAYRI SİTEM ETTİ MECMUNLA LEYLA
ENTEMİS SIRRINA ERENLER EVLA
CÜMLENİN NASIBİN VERİCİ MEVLA
ARA NASİBİNİ BUL YAVAŞ YAVAŞ
--- 4 --
HATIRA DEĞECEK SÖZÜN HATAMİ
MUHANET BABINA BASMA ĞADEMİ
EMSALİNENN KONUŞMAYAN ADAMIN
OLUR ALTIN ADI PUL YAVAŞ YAVAŞ
-- 5 --
KİŞİNİN ÇEKDİĞİ KENDİ
HÜLÜSİ PAK OLAN BULUR CEMALI
ZAMANININ DEVRİ DÖNDÜ CEMALİ
BAŞINA BİR ÇARE BUL YAVAŞ YAVAŞİ
------------------
CEMALLETTİN EFENDİM DEDEME HULUSÜ DERMİŞ.
BİR DE KENDİMDEN SÖYLEYEYİM. İSTANBUL’DAN BODURUM’A NAKİL EDİNCE ABİM EVİNE DAVET ETTİ BİZİ. VEDA YEMEĞİNDE DEMLENDİK, ABİMİN HANIMI, AMCAMIN KIZI DÜRÜYE ABLAM, ‘’MUSTAFA AYRILIK İÇİN BİR ŞEY SÖYLE’’ DEDİ. BEN DE BUNU SÖLEDİM:
-- 1 --
TERKİ DİYAR ETTİM İLERİNİZDEN
BENİ DUANIZDAN MAHRUM EYLEME
AYIRMA KATIRDAN İKRAR İMANDAN
BENİ DUANDAN MAHRUM EYLEME
-- 2 --
HORASANDAN GELEN ALİ BABA İÇİN
HÜNKAR HACI BEKTAŞ VELİ HAKKI İÇİN
APDAL MUSA, KIZILDELİ AŞKI İÇİN
BENİ DUANDAN MAHRUM EYLEME
-- 3 --
MUSTAFA DEDEYLE GAZİ DEDENİN NURU
EVLATLARI GİTTİ BİZLER TORUNU
HATAM ÇOKTUR AF EDİN KUSURU
BENİ DUANDAN MAHRUM EYLEME
-- 4 --
İYİDOĞAN ÇAĞIRIR HÜ DEYU DEYU
CEDDİMİN DERGAHI DİMİTOHA KÖYÜ
NESLİ MUHAMMED’DİR ALİ’NİN SOYU
BENİ DUANDAN MAHRUM EYLEME.
------------------------
BUNDAN SONRA MUSTAFA DEDENİN EVLATLARINI YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM.
MUSTAFA DEDENİN; ALTI ERKEK, DÖRT KIZI OLUR. KIZLAR; SENEM ANA, TAMAM ANA, NERGİZ ANA VE IRAZ ANA, OĞULLARI; 1) HASAN DEDE 2) İSMAİL DEDE 3) YUSUF DEDE, 4) HÜSEYİN DEDE 5) ALİ DEDE 6) HAMDİ DEDE
-------------------
1---- HASAN DEDE’NİN OĞULLARI;
1-- İBRAHİM AĞA; DÖRT OĞLU VAR KIZI YOK ,
1) HAŞİM, EVLATLARI; HATİCE, AYLİN (ORTA OKUL MEZUNU),
AYLA (LİSE MZ.) ORHAN (ORTA OKUL), HÜSEYİN (LİSE MZ.)
2) SEYİT ALİ, EVLATLARI; BİR ERKEK VE BİR KIZ.
3) MÜSLÜM, (BAŞ KOMİSER); 1 ERKEK 1 KIZ
4 ) ALİ EKBER, (VAKIFBANK GENEL MÜDÜR MUAVİNİ; İKİ KIZI VAR;
BİRİ ECZACI 2.Sİ ÜNİVERSİTE MEZUNU.
2-- FEYZİ AĞA; DÖRT ERKEK, İKİ KIZ; FADİK VE SEKİNE,LARI;
1) AHMET; EVLATLARI; 5 KIZ1 ERKEK –İHSAN-
2) HAYDAR; 2 KIZ 4 ERKEK EVLADI VAR,ERGÜL, ERCAN, ADNAN, VE
FEYZİ MUHASEBECİ.
3) HASAN; 3 KIZ, 1 ERKEK (ÜNİVERSİTEDE)
4) CELAL; 2 ERKEK; HÜSEYİN VE ALİ.
3-- CEMAL AĞA; 3 ERKEK 7 KIZ, 1- ADALET (ÖĞRETMEN) 2- FAZİLET
(ÖĞRETMEN) 3- NEZAHAT( ÜNİV. MZ.) 4- SAFİYE (ÜNİV. MZ.)KALAN
ÜÇÜ DE ÜNİV. MZ. ERKEKLER;
1-ADİL (LİSE),
2- ERDAL (TEKNİKER)
3- ARİF (ORTADOĞU FİZİK MZ.)
4—VELİ (KARAGÖZ) AĞA, ÜÇ OĞLAN, İKİ KIZ; DÜRDANE, FADİK,
1-VELİ (LİSE),
2-İBRAHİM (LİSE)
3-ALİ (LİSE)
2---- İSMAİL DEDE KIRIM HARBİNDE ŞEHİT OLMUŞ EVLENMEMİŞ.
3----YUSUF HOCA - DEDE (BABAM); MEDRESE MEVZUNU, HOCA VE DEDE.
32 SENE HACI BEKTAŞ DERGAHINA VEKİL OLARAK, SİVAS KÖYLERİ,
TOKAT KÖYLERİ, ZİLE, ARTOVA, YILDIZELİ, EKSİŞEHİR, ADANA, MERSİN,
ANTEP, URFA, BURALARDA MÜRŞİT, ALİ RIZA ULUSOY’LA GEZDİ.
CEMLERDE DEDELİK YAPTI, DEDELİK VE HOCALIK EDERDİ, KURAN-I
KERİM’İ YÜZDE SEKSEN EZBERE BİLİRDİ. 1969’ DA VEFAT ETTİ.
EVLATLARI; 3 KIZ, ZEHRA, KİRAZ, YETER. ZEHRA VE KİRAZ AMCA
OĞULLARI İLE EVLİ ONLARIN ÇOCUKLARINI YAZDIM. YETER’İN
ÇOCUKLARI; 1-SUHA (ÜNİV.) 2- HÜLYA (ÜNİV.) 3- NURGÜL (DOKTOR),
VE OĞULLARI;
1- ALİ RIZA; ÜÇ KIZ; 1- SAKİNE( ÖĞRETMEN) 2- FADİME (ÖĞRETMEN)
3- ZEYNEP (ÜNİV. BANKACI) VE BİR ERKEK; (YUSUF LİSE MZ.)
2- İSMAİL; (HAVA ALBAYI); EVLATLARI; 1- SERDAR (ÜNİV.) 2-SERTAÇ
(ÜNİV.MZ), 3- AYLİN (ÜNİV.)
3- MUSTAFA (YANİ BEN); DÖRT KIZ; 1- RAZİYE (ÜNİV.), 2- HÜSNİYE
(AVUKAT) 3- SONGÜL(DENİZ BİL.YÜK. MÜH.) 4- NERGİZ(ÜNİV) VE BİR
ERKEK; YUSUF KENAN (İNŞAAT MÜH.)
4---- HÜSEYİN DEDE; ( KARDEŞLER AYRILINCA BİRLİK EVİMİZDE O
KALMIŞ. ANNEMİZ BİZE KIZARSA BİZDE EVİMİZE GİDERİZ DERDİK. EV
ÇOK BÜYÜKTÜ, KÖYÜN CEM EVİYDİ. KURBANLAR KESİLİRDİ, DIŞ
KÖYLERDEN ZİYARETE GELİRLERDİ. EVİNDE MÜSAFİR EKSİK OLMAZDI.
KÖYÜN POST DEDESİ OYDU).EVLATLARI; BEŞ KIZ; 1- HAYRİYE, 2- NACİYE,
3- ZARİ, 4- ZÖHRE, 5- SAFİYE. ÜÇ ERKEK;
1- MUSTAFA (ZİRAATCI); 2 OĞLU; HÜSEYİN CEM ( ÜNİV. MZ.) YÜKSEL
(ÜNİV. MZ.) BİR KIZ; NURGÜL (ÜNİV. MZ.)
2- ALİ RIZA (ÜNİV. MZ.); BİR KIZ; DİREN ( ÜNİV.OKUYOR) , BİR ERKEK
(LİSE DEVAM)
3- BÜNYAMIN (LİSE MZ); 2 KIZ
5--- ALİ DEDE; (OKUR YAZAR, ALİM, BİLGİLİ BİRİYDİ, KÖYDEN İLK
TOKAT’A GÖÇEN, HEPİMİZİN ÖNDERİ, SÜLALENİN BU DURUMUNA
GELMESİNDE EN BÜYÜK DESTEĞİ ESİRGEMİYEN, HEPİMİZ ONA
MİNNATTARIZ NUR İÇİNDE YATSIN— EVLATLARI; DÖRT KIZ; 1- MAHBULE,
2- DÜRÜYE, 3- GÜRSE,L 4 – GÜLŞEN. İKİ ERKEK;
1- MUSTAFA (ÜNAL) MAL MÜDÜRÜ EMEKLİSİ; BİR
ERKEK; MÜRSEL (HAKİM HUKUKCU) VE BİR KIZ; GÜLSER (ÖĞRETMEN)
2- MERDAN (HUKUKCU AVUKAT);DÖRT KIZ EVLADI VAR; 1- ÖZGÜL (İKTİSAT MEVZUNU) 2- EYLEM (BAHAR) (AVUKAT),3- ESİN( DOKTOR) 4- KAMİLE (ODTÜ MEVZUNU)
6---- HAMDİ DEDE, (OKUMAMIŞ, AMA, SEYYAH HOCALIK VE DEDELİK
ÇOK İYİ BİLEN, (ASKERDE SIHHIYE ERİYMİŞ) HER TÜRLÜ HASTALIĞI
NABZA BAKARAK ANLARDI VE İLAÇ YAZARDI, HASTALAR ŞİFA BULURDU,
HACI BEKTAŞ DERGAHINA 30 SENE VEKİLLİK YAPTI. EVLATLARI; ÜÇ
KIZ; ATİYE, SULTAN VE ŞEMSİ, OĞULLARI;
1- ABUZER; 3 ERKEK 5 KIZ; KIZLAR; GÜLDALI, ARZU,DAFİRE, BELGÜZAR,
BALKIZ. ERKEKLER;
1- ZEYNEL (ÖĞRETMEN) 2- NURETTİN (LİSE) 3- YUSUF (ÜNİV. MZ.)
2 MUSA; 2 KIZ; SENEM, GÜLKIZ. 2 ERKEK; GAZİ VE İLYAS.
--- BURADA MUSTAFA DEDENİN EVLATLARINI YAZDIM. ÖLENLERİNE RAHMET, KALANLARINA ÖMÜR, SIHHAT VERSİN YARADAN.
ŞİMDİ KENDİMDEN İTİBAREN HAZRETİ ADEME KADAR OLAN SİLSİLEYİ KALEME ALACAĞIM;
1-- MUTAFA İYİDOĞAN, BABASI;
2-- YUSUF DEDE, MEZARI TOKAT’TA, BABASI;
3-- MUSTAFA DEDE, MEZARI SİVAS, YILDIZELİ ESENÇAY KÖYÜNDE. BABASI;
4-- ALİ DEDE, MEZARI SİVAS- YILDIZELİ ESENÇAY KÖYÜNDE BABASI;
5-- MUSTAFA HALİFE, 4’ÜNCÜ SECERE’NİN SAHİBİ, MEZARI SİVAS, YILDIZELİ
DOĞANLI KÖYÜNDE, BABASI;
6-- VELİ HALİFE (VELİYEDDİN HALİFE), 3’ÜNCÜ SECERE’NİN SAHİBİ MEZARI,
SİVAS ŞARKIŞLA İĞDECİK KÖYÜNDE, BABASI;
7-- DEVRİŞ ALİ, 1 VE 2’İNCİ SECERE’NİN SAHİBİ SİLSİLE VE SOY KÜTÜĞÜ,
KERBELA’DAN İMAM HÜSEYİN DERGAHINDAN VERİLEN SİLSİLE-NAMEDE
(SECERE’DE)YAZILI, TÜRBESİ TOKAT, ALMUS’UN CEAT KÖYÜNDE, BABASI;
8-- SEYİD SÜLEYMAN, BABASI
9 -- SEYİD YALAMUK (BİLANIH), BABASI
10- SEYİD DEMİR BABA, BABASI
11- SEYİD BUDAK, BABASI
12- SEYİD KARA ALİ, BABASI
13- SEYİD ŞABAN, BABASI
14- SEYİD ÇOBAN, BABASI
15- SEYİD KARA BABA, BABASI
16- SEYİD SERSEM ALİ BABA; İLK DEDE- BABA ADINI ALAN, OSMANLILARA
PAŞA VE VEZİRLİK YAPAN, 16 SENE HACI BEKTAŞ DERGAHINDA
POSTNİŞİNLİK YAPMIŞ, MEZARI HACI BEKTAŞ’DA KIRKLAR MEYDANI
GİRİŞİNİN SOL TARAFINDA, BABASI;
17- SEYİD ALİ SULTAN KIZILDELİ, DERGAHI YUNANİSTAN’IN DİMİTOKA’DA
BABASI
18- SEYİD İBRAHİM, DERGAHI ANTALYA- ELMALI’NIN TEKKE KÖYÜNDE,
KÜÇÜK OĞLU ABDAL MUSA, DERGAHINDA OĞLUNUN YANINDA MEZARI.
BABASI
19- SEYİD- ŞEYH AHMED, HACI BEKTAŞ-I VELİ’NİN ANNESİNİN BABASI,
MEZARI HORASA’NIN HOY ŞEHRİNDE
20- SEYİD MUSLİHÜDDİN, MEZARI HORASAN’IN HOYDA KENTİNDE, BABASI
21- SEYİD MUHAMMED BABASI
22- SEYİD HASAN-ÜL-ASKERİ BABASI
23- SEYİD ALİYYÜN- NAKİ BABASI
24- SEYİD MUHAMMED-ÜN NAKİ, BABASI
25 İMAM ALİ RIZA SULTAN-I HORASAN HAN, BABASI
26- İMAM MUSAY-I KAZİM BABASI
27- İMAM CAFER-İ SADIK BABASI
28- İMAM MUHAMMED BAKIR BABASI
29- İMAM ZEYNELABİDİN MASÜM-İ PAK, BABASI
30- İMAM HÜSEYİN ŞEHİD-İ KERBELA VE HASAN BABASI
31- İMAM-I ALİ VE DEDESİ MUHAMMED MUSTAFA BABALARI
32 ABDULLAH, ABU TALİP BABASI
33- ABDÜLMUTTALİP BABASI
34- HAŞİM BABASI
35- KUSAY BABASI
36- ABDİ MENAF BABASI
37- ADNAN BABASI
38- HAZRETİ İSMAİL BABASI
39- HAZRETİ İBRAHİM BABASI VE HZ.YUNUS BABASI
40- HAZRETİ META VE HZ.SÜLEYMAN, BABASI
41- HAZRETİ DAVUD VE HZ. RAM, BABASI
42- HAZRETİ NUH ALEYHİSSELAM VE İDRİS VE HZ. DANYALVE HZ. ŞUAYİB VE
HZ. HIZIR VE HZ. İLYAS VE HZ. İSKENDER-İ ZÜLKARNEYN VEHZ. LOKMAN,
BABASI
43- HAZRETİ ABDULLAH, BABASI
MUSTAFA ÇELEBİ-DEDE’DEN SONRASINI,
SECERELERDEN OLDUĞU GİBİ AKTARDIM.
AŞAĞIYA DA KENDİ ÖZGEÇMİŞİMİ KALEME ALDIM:
6—7—1942’ DE SİVAS YILDIZELİ’NE BAĞLI ESENÇAY KÖYÜNDE DOĞDUM. BABAM, OKUR YAZARDI, (YUKARDA YAZMIŞTIM). BEN OKULA GİTMEDİM, KÖYÜMÜZDE OKUL YOKTU, İSMAİL ABİM ASKERİ LİSEDE OKUYORDU. BABAM HOCA- DEDE’YDİ. EVİMİZ BİR OKULDU, BABAM BANA VE KÜÇÜK KARDEŞİM YETER’E ADEM’DEN HATEM!E KADAR ÖĞRETİRDİ. ABİM YAZ TATİLİNDE BİZE OKUMA ÖĞRETİRDİ. BEN ESKİ VE YENİ YAZIYI ÖĞRENDİM. KÖYE MİSAFİR GELİNCE, BABAM BENİ ÇAĞIRTIRDI. BABAM SORARDI BEN CEVAPLARDIM. BİRGÜN BİZE AMCAMLA TOKAT’IN ŞUBE REİSİ MİSAFİR GELDİ. BABAM SORDU BEN CEVAPLADIM. REİS’’BU ÇOCUK ÇOK ZEKİ, BENİM ÇOCUĞUM YOK, VERİN BEN BUNU OKUTAYIM’’ DEDİ BABAMDA KABUL ETTİ. GİDECEĞİMİZ ZAMAN BABAM BENİ HAZIRLATTI, RIZA ABİMLE, ANNEM BENİ SAKLADILAR. BENİ BULAMAMIŞLAR, GİDERKEN ŞUBE REİSİNİN HANIMI ALIYARAK GİTMİŞ. OKULA GİTMEK NASİP OLMADI, KÖYDE 20 YAŞINA KADAR ÇİFTÇİLİK YAPTIM, SONRA TOKAT’A GÖÇDÜK, ELEKTRİK SANATINA GİRDİM. BİR SENE ÇALIŞTIM VE ASKERE GİTTİM. ASKERDE, HAVA MEYDAN, BİNA TESİS TEKNİK ELETRİK KURSUNA GİTTİM, KURSTAN SONRA İNCİRLİK HAVA ALANINDA 18
AY ÇEŞİTLİ TESİSATTA ÇALIŞTIM. ÇOK ÇALIŞKANDIM, GARNİZON KOMUTANI BANA -BİRLİĞİMİZDE HER TÜRLÜ SANATTA ÇALIŞTI, HER BAKIMDAN NUMUNE BİR İNSAN OLARAK TANINMIŞDIR- DİYE BONSERVİS VERDİ, ASKERLİK SONRASI TOKAT ALMUS BARAJINDA DÖRT SENE ALMANLARIN YANINDA ELEKTRİKÇİ OLARAK ÇALIŞTIM, İLKOKUL DİBLOMASI VE ÜÇÜNCÜ SINIF, İKİNCİ SINIF ELEKTRİK EHLİYETİ, USTALIK VE EĞİTİCİ BELGESİ ALDIM. ÇEŞİTLİ YERLERDE ÇALIŞTIM, TOKAT DEVLET HASTANESİNİN ELEKTRİĞİNİ VE SOSYAL SİGORTALAR HASTANESİNİN ELEKTRİĞİNİ YAPTIM. SİGORTA HASTAHANESİNDE ANLAŞMALI OLARAK ÇALIŞTIM, SANAT OKULU MEVZUNU 800 TL ALIRKEN BEN 2250 NET MAAŞLA ÇALIŞTIM, EMEKLİ OLDUM. ÇOCUKLARIN İKİSİ İSTANBUL’DA ÜNİVERSİTEYİ KAZANINCA, İSTANBULA GÖÇTÜM. ŞU ANDA BODRUM –GÜVERCİNLİK’TE İKAMET ETMEKDEYİM.
HAMDULLAH ÇELEBİNİN SAVUNMASI
AŞAĞIDAKİ YAZI HACI BEKTAŞ-I VELİ’NİN SOYUNDAN GELEN, ZAMANIN POSTİNİŞİNİ HAMDULLAH ÇELEBİ’NİN MAHKEMESİNİN ALINTISIDIR.
Hamdullah Çelebi'nin Kırşehir Şeriat Mahkemesinde Yargılanması ..."Kadı, postun solunda oturan Müftü’ye yaklaşarak, yumruğunu yere vurur ve “Soracaklarını tamamla Müftü Efendi” der. Müftü, Hamdullah Efendi’nin idamını geciktirmek, Kadı ise hemen idam ettirmek istemektedir. Hamdullah Efendi bir hafta içinde idam edilmezse padişahtan tanzir ve ceza alacağını düşünmektedir. İstanbul Alevi-Bektaşi dergâhlarında ve Eskişehir Seydigazi Dergâhında bir katliam yaptırılmış, bunu yapan devlet görevlilerine Padişah ödüller vermiştir. Kırşehir Kadısı da böyle bir ödüle konmayı düşlemekte ve Hamdullah Çelebi’yi Cuma günü asmayı düşünmektedir."... =============================TARİHİ BİR BELGE : Hamdullah Çelebi’nin Kırşehir Şeriat Mahkemesinde Yargılanması* ===========================Kadı: Şeyh Efendi esamenizi iyice anlatın! ============================Şeyh Hamdullah Çelebi: Adım Mehmet Hamdullah; annemin adı Rahime, babamın adı Seyit Şeyh Feyzullah Efendi, tevellüdüm 1183’dür. Pir-i Horasan Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli sulbü ve soyumdur. Onun şerefli vakfı mütevellisi meşihatıyım. Evladiyelik, velilik ve vakıf mütevelliliği reisliği ecri almaktayım. Halife padişah üçüncü Selim Han’dan Aliy-ül Âlâ Efendilik payesini belgeyi sultaniye almıştım. =====================Kadı: İbrahim Selamet Efendi, sen anlat bakıyım. ==============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, ben de Şeyh Çelebi Hamdullah’ın küçük kardeşiyim. Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin soyu sulbü olurum. Vakıftaki görevim, postnişin olan Şeyhe muavinliktir. Adım İbrahim Selamet. Babam Çelebi Şeyh Feyzullah Efendi, Anam Rahime Ana’dır. Dergâhtan mütevellilik maaşı ve evladiyelik maaşı alırım. Her türlü vergi bağışıklılığım vardır. Öşür, hayvan vergisi, arazi vergisi, ev vergisi vermemekteyim. Halife padişah Dördüncü Sultan Mustafa Han Hazretlerinden Efendilik unvanı almışım. Tevellüdüm, [H:] 1185’dir. ===========================Kadı: Memiş bin Habib, sen Esameni söyle. ==========================Cevap: Adım. Habib, Dergâhta görevli Memiş Ağa’nın oğluyum Babam ölünce görevine ben devam ettim. Anam Malhatun, tevellüdüm 1198’dir. ========================Kadı: Koçar bin Halil İbrahim, sen esameni söyle. ============================Cevap: Göçerlerin Hacının oğluyum. Anamın adı Hadıca. Dergâhda meydancılık görevi yaparım. Tevellüdüm 1201’dir. ================================Kadı: Resul bin Derviş Hüseyin, sen esameni söyle. ==============================Cevap: Anamın adı Safiye Cennet, babam Dergah’ın seyisi. Ölünce o görevi bana Çelebiler verdi, ben devam etmekteyim. Çelebinin at arabacısıyım. Adım Derviş Hüseyin. Tevellüdüm 1215’dir. =============================Kadı: Durak bin Hüseyin Balım, sen esameni söyle. ===========================Cevap: Adım Hüseyin Balım. Anamın adı Safiye. Babam Dergâhın kilerine bakardı, ölünce onun görevini Çelebi bana verdi. Tevellüdüm 1195’dir. =======================Kadı: Derviş Yusuf sen esameni söyle. ==========================Cevap: Babamın adı Şahkulu. Adım Derviş Yusuf. Dergâhın muhasebe görevini Şeyh Çelebi Hamdullah Efendi bana veridi, ben yapıyordum. Tevellüdüm 1187’dir. ============================Kadı soruya Hamdullah Efendiden başlar. =========================Soru: Şeyh Efendi anladık anlamasına, amma öyle kebir-i mühimme bir mevkiin Reisi iken niçün adamlarının Şeriat-ı Muhammedi’ye aykırı ve inkârcı küfür ve kâfirlik durumlarına mani olmadın? Ayrıca beldeyi fesada verdin, Müslüman Askeri Sekban-ı Cedid’i hazmedemedin. ===================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, adamlarım dediğiniz Oğuz Türkmenlerimizdir, çoklukla köylerde yaşamaktadırlar. Konargöçer olanları da vardır. Onların Şeri’at-ı Muhammedi’ye inkârları ve aykırı halleri yoktur. Sen zan ve şüphe ile söylüyorsun mahkemeye Kadı Efendi. Bu zan da senin içinde küfrü günahdır. =================================İkaz: Mahkememize hürmet ve kıyam ederek cevap ver. ================================Soru: Neden Bektaşilerin, yeniçerilerin devletli İslam Halifemize kazan kaldırışına mani olmadınız? Sen neden bunları duyduğun halde Bektaşileri iyiliğe telkin teselli
===============================
etmedin? Bir de üstüne kasabaya fesadı soktun, küfre girdin? Sen küfür ehli oldun. Bunları nasıl inkâr edeceksin? Anlat bakıyım. ================================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, sen şunu bilesin, bana inanasın, ben din adamıyım. Hiçbir lahza bile kötülüğe, küfre, fesada pişiva olmam. Kebir-i İslam, Pir-i Horasan Vakfı Mürşidiyim. Bana küfür yüklemenizi, beldeye fesat soktu demenizi ben kabul etmem; Allah ve Peygamberi de kabul etmez. Bugün dünya var, yarın âhiret var, bunu bilesin. ===================================Soru: Padişahımız, devleti İslam, Halifeyi Müslüman Hazretlerine kötü zanda bulunan bir kişi küfrü delalettedir, küffardır. Katledilmesi dinimizin kutsal emridir. =================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, padişahlarımıza tarih boyunca bağlılığımızı bildirmişiz. Kan dökmeyen, zalim, gaddar olmayan Halifelerimizin eteğini öpmüşüz. Onların Kadılarına, Mahkemeyi Şeriatlarına hürmetimizi bildirmişiz. Suçsuz yere ahalisini katleden kanını döken kim olursa olsun, reddi mahbup ve matluptan yaddır. =================================Soru: Şeyh Efendi ne demek istiyorsun? Ağzından baklaları çıkar. Ehli Sünnetiz Elhamdülillah. [Elyazmasından iki satır okunamadı] ==========================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, sizler Sünni ve surette Müslümansınız. Bizler ise sirette, içten, soydan, sulbden, özden muameleten Müslümanız. Ehl-i Beyt bendelerine yapılan kanlı katliamlarla, zülüm ve kötülüklerle İslam ve
==================================
Müslüman olmaya hak ahlakına hiçbir devirde suret Müslümanlığı yakışmamıştır. Bu Ali Resul’e, Ehl-i Beyt’e işlenen cinayetten sonra kendilerine Müslümanlık adının yakışmadığını görerek bizzat kendileri Sünni adını koymuşlardır. ==============================İslam ve Müslüman demek olur ki, Ali Resulün mübarek ruhuna eziyet olacağından bu kadar tarafıynan kanını dökemez. ================================Soru: Şeyh Efendi, senin dediğin Ümmeyeoğluları hükümetini geçelim. Dört hak mezhep üzere Abbasoğluları gibi ve dört hak mezhep üzere Selçuklular gibi ve Halife-i Raşiddin nasıl Şeria-ı Muhammediye’yi adaletle İslam’a yakışır adaletle götürmüşlerse bu devleti İslam, Halifeyi Müslüman içinde bulunduğumuz dini Şeriayı da dinin emirleri üzere götürmekteyiz. Şüphe eden kâfiridir. İtirazın var mı? Cevap ver. =================================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, Birincisi, dört hak mezheb de hak olmaz. Hak birdir, iki de denmez, dört de denilmez. Semavi dinlere mezheb diyecekseniz Hz. Musa’nın Tevrat’ında ahkâ*mı vardır. Hz. Davud’un Zabur’unda ise ahkâm Tevrat’a bağlıdır Ayrıca mezhebi yoktur. Hz. İsa da İncil’in ahkâmı vardır. Kuran-ı Kerim’in de İslam ahkâmı vardır. Dört semavi kitapta üç mezhep vardır. =================================Allah’ın vahyettiği ecdadım Hz. Muhammed’in bizlere tebliğ ettiği İslam’ın bir tek mezhebi vardır. O da İslam ve Müslüman ahkâmıdır.
===================================Hz. Peygamberin Ali’nin evladına işlenen cinayetlerle kanını döken katilleri asla Müslüman kabul edemeyiz. Suçsuz yere kan dökenler İslam olamazlar. ==============================Senin dört mezhep dediğin kişiler ne Peygamberin yüzünü görmüştür, ne meclisinde bulunmuştur, ne soyu sulbünden gelmiştir. Dinimizde bir mezhep vardır oda İslamdır. ====================================Mensubu olduğum Gürüh-u Naci toplumu olan bizler İslam umdelerini yerine kusursuz olarak getiriyoruz. ================================Hz. Peygamberin Ali’nin evladının, Ehl-i Beyti’nin kanını döküp katil olan kişiler kendilerine İslam adını, Müslüman adını bile yakıştıramamışlar da biz Sünni’yiz demişlerdir. Efendim bu da gerçektir. ==================================Suçsuz yere ahalinin kanını dökmek İslamiyet’le ilişkisini kesmek demektir. Benim savunmam budur. Kabul etmek, etmemek siz efendime aittir. ================================Kadı: Kes, kes Şeyh Efendi, bu kadar mantıksız, kaynaksız kitaba mezhebe uymayan kelimeleri söyledin ki kendi dilin ile idam ipini boynuna takmak mı istiyorsun? ==================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, benim idamdan korkum yoktur. Doğru Müslümanlık yolundayım, doğruyu söylüyorum. ================================Kadı: Şeyh Efendi, dört halifenin izinden giden Emeviler olsun, Abbasiler olsun, Selçuklu Sultanları olsun Osmanlı Sultanları olsun Sünnetten senetten ayrılmamışlardır. Bunlara dil uzatmak küllühüm kâfirliktir. Bunların izinden gitmeyen zındıktır. Bunların doğru yolda olduklarını kabul edip dille beyan etmen gerekir. =================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, kan döken zalim kimler olsa asla Müslüman diyemem. İslam kanını hükümdar tahtı için döken bu saydığın devletlerin hükmettiği topraklarda, Gürüh-ü Naci olan biz Müslüman Oğuzların kanları hiç kurumamıştır. Kan döken zalim için bana Müslüman dedirmek mi istiyorsun? Bizden hiç kimse bunlara Müslüman diyemez! Sünni diye biliriz. ============================Kadı Efendi çok kızmıştır. Hızlı hızlı demir topuzunu önündeki tunç kafese vurarak, ==============================Kes be seni bi-edeb Şeyh! Şu anda idamının kokusunu almıyor musun? Mahkeme-i Şeria-ı Muhammediyye önünde sebn-i lisandan (sözle hakareten) dolayı ayrıca dayak cezası veririm. Bu konuşmaları daha mahkememiz önüne getirme ağzına da alma. Sonra aklına haa... ===============================Çavuşlara, “Alın alt kata bu Şeyhi” der. Ertesi Gün =================================Kadı: Anlat Şeyh Efendi. İdamın kokusunu alıyorsun, değil mi? Benzin de çok bozuk. Şeriatın kestiği yer acımaz. Kah kah gülüşürler. ==========================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, güruh-u eşkiya olan çavuşlarınız bana geceleri çok zalim, gaddar davranıyorlar. =============================Kadı: İslam Halifesinin Müslüman Asâkir-i Mansure-i Muhammediye askerlerine güruh-u eşkıya diyemezsin. Yeniçeriler eşkıya gurubu idiler. Cezalarını buldular. ===================================Şeyh: Kadı Efendi Hazretleri, sen Sünni güruhuna İslam dememizi mi istiyorsun? Bizlere hiddet şiddetle kabul ettiremezsin. Asla Müslüman diyemem. =============================Kadı: Şeyh Efendi, aklını başına toparla, düşün. Elhamdülillah Müslümanız; askerimiz de Müslüman, Mahkeme-i Şeria’mız da Müslüman, Devleti Halifemiz Padişahlığı ülkesi de Müslümandır. Mecbur kabul edeceksin. Ben sana kabul ettirmesini biliyorum. ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, asla acıma hissi olmayan zalim, gaddar, bu kadar merhametsiz kişileri kabul edemem. Hiçbir gerçek eren, eşkıya güruhuna İslam veya Müslüman dememiştir. =====================================İstanbul’da Belgrat Ormanlarında, Istranca Ormanlarında diri diri yakılan on binlerce oğuz Türkmenlerimiz olan Müslümanları yakan şaki nasıl olur da Müslüman adını alır? ===================================Kadı: (Tokmağını tunç zile vurarak bağırdı) Vay dinsiz vay! Sen buraya hesap sormaya gelmedin. İdam olmaya geldin. Gereksiz sözleri söyleme. Adabını takın! Sus! ===============================Konya Kadısı Aksaraylı Abdul Kayyum Efendi (Kibar bir eda ile kadıya rica etti): Şeyhe müsade et, konuşsun; konusunu bitirsin. =============================Kadı: Şeyh efendi, Şeyh efendi, konuş, konuş dinlenilmesine karar alındı. Devam et. ===============================Hamdullah Efendi: Kerbelâ’da Hz. Hüseyin şehitliğinde, “Kan döken bu şaki güruhu asla İslam olamaz.” buyurmuştur. Ve “Bu şaki güruhuna mahşerde dedem şefaat etmeyecek.” demiştir. ===============================Hz. Peygamberin sevgili kız torunu Zeynep kanlı zalim olanlar için “Eşkıya güruhunu asla İslam, Müslüman adıyla anmayınız” diye bize vasiyeti vardır. Kan dökerek, hiddet, şiddet ile bizlere zor ile Müslümanlığınızı söylettiremezsiniz. ================================O tarihten sonra gelen erenlerden, evliyalardan, imam veya meşayihten kimse Kerbelâ katillerine ve benzeri olayları meydana getirerek kan dökenlere asla İslam ve Müslüman denilmeyeceğine yeminle bildirmişlerdir. =================================Kadı: Haddi aşıyorsun Şeyh Efendi. Kadirini kendin ayağımın altına atıyorsun. Sen, biz Sünnet vel cemaat ehline olmayan, bulunmayan kusurunu söylemek için Mahkeme-i Şeria’ya dikilmedin. Devleti İslam Halifeyi Müslüman Efendimize asi gelmiş suçlu kâfir yeniçerilerin taraflısı, suçlarının ortağı olarak dikiliyorsun. Senin Müslümanlığımızı kabul etmen etmemen sünnet ehli oluşumuzun şerefine leke olamaz. Bunu bilesin. ===============================Ertesi gün Müftü Hacı İlmullah Halim Efendi Soruyor: Şeyh Efendi,
==================================
mensuplarınız namaz kılmıyorlar. Bu zındık, dinsiz topluluğu neden Ehli Sünnet yoluna iltihak etmelerini emredip, namaza müdavim olmuyorlar? Siz bu zındıkların cezasının verilmesinde izlediğiniz yolu anlatınız.
===================================Cevap: Efendim Müftü Hazretleri, namaz kişinin kendine ait bir ibadettir. Topluluğu ilgilendirmez. Kişi isterse evinde kılar Allah’tan sevabını alır. İsterse kılmaz Allah’ta inkâr etmeyen, kazaya koyana cezasını vermez. Bize de ceza vermek düşmez. Kişi ne kadar Allah’a yaklaşırsa yaklaşır, uzaklaşırsa uzaklaşır. Allah’la kulunun arasına giremeyiz. Bizim dergâhımızda böyle bir ceza uygulanması yoktur. ===================================Müftü: Vay dinsiz vay! Namaz nasıl ferdi ibadet olabilir? Cemaatle kılmak mecburiyeti vardır. Düzgün sırayla namaza durulacaktır. Hem de o kadar sık omuzlar bir birine dayanacaktır ki şeytan araya giremesin. Sen nasıl namazı kişi yalınız başına isterse evinde kılar istemezse kılamaz dersin? Eeeeyy… =============================Cevap: Efendim Müftü Hazretleri, camide omuzların sıklıkla birbirine dayanması “Şeytan ileriye geçmesin diyedir” diyerek sizi kandırmalarına inanmayınız. O uygulama Şam Emevi camisinde haksız zalim olan Muaviye ve Yezit veya Emevi hükümdarlarından birisi mihrabda iken bir kişi ileriye geçerek suikast yaparak yaralamasın, öldürmesin diye uyduruk bir tedbirdir. Dinen alakası yoktur. Aynı Şeytan yalanı zamanımızda devam etmektedir. ===================================Müftü: Şeyh Efendi, neden namaz kılmıyorsunuz? Namaz kılarken Kuran okumuyorsunuz? Yaptırılan tahkikatta Türkçe dua ile iktifa ettiğiniz, Kuran okumadığınız anlaşılmıştır. Kuran’ı inkâr ettiğiniz anlaşılmıştır. Bu sorulara ne diyeceksiniz? Mensuplarınız ne söylüyor? Onu anlat mahkememize. ===================================Cevap: Efendim müftü Hazretleri, bizler salât-ı daimdeyiz. Daima Allah’la beraberiz. Salâtı inkar etmiyoruz. Cem cemaatimizin toplantısında Türkçe dua ettiğimiz doğrudur. Bazı Kuran da okuduğumuz vardır. Kuran’ın dua olan kısımları okuruz, mesela Fatiha gibi. ===================================Kuran’ın düşünüp, fikir etmek, ibret almak için geldiğine inanıyoruz. Allah’ın bizlere “Düşünün, ibret alın, tefekkür olun, aklınızın kullanın” ilahi hitabını. Allah’tan aldığımız bu emri gerisin geriye Allah’a göndererek, “Ey Rabbimiz düşün, ibret al, tefekkür kur, hisse al bilesin ki şöyle şöyle oluşlar olmuştur” diye Allah’a Kuran’da geçen olayları anlatmanın ibadet olamayacağına inanıyoruz. Dua olan kısımlarını da okuyoruz. ===============================Müftü: Şeyh Efendi, mahkemeye sapık fikrini anlatma. Kuran’ın hiçbir ayetini diğer bir ayetine tefrik, tercih edemezsiniz. Tümü Allah’ın emridir, sözüdür. Her rekâtta bir ayet okunur. Ayetin manası sizi ilgilendirmez. Manasını anlamadan okunan, uyulan daha sevaptır. Kâfirliğinizi ve küfrünüzü anlatıp durma. ==============================Cevap: Efendim Müftü Hazretleri, Kuran-ı Kerim’in her ayeti Allah sözüdür. İlahi emirdir. Siz Ehl-i Sünnetler bildiğiniz gibi devam ediyorsunuz. Biz Müslümanlar, hayâ ederiz ki Allah’ın divanına durunca, “Rabbimiz bilesin ki Âdem ile Şeytan’ın, İbrahim ile Nemrud’un, Yusuf’la Züleyha’nın, Musa ile Firavun’un aralarında şunlar, şunlar geçmiştir. Tarihi kıssalarda şöyle şöyle olmuştur” diye Allah’a tekrar hatırlatmak için Kuran okumuyoruz. Amma kendimiz öğrenmek için okuruz. ==================================Biz ayinlerimizde cemaatçe Türkçe olarak Allah’tan istediklerimizi terennüm ederiz ki Kuran’daki tarihi kıssaları tekrar Allah’a hatırlatmaya gerek kalmaz. Biz Allah’tan akşamımızı, sabahımızı, vakitlerimizi hayırlı getirmesini; göklerden hayırlı rahmetler yağdırmasını; yerden hayırlı bereketler vermesini; bekârlarımıza hayırlı evlendirmeler; hastalarımıza şifalar vermesini ve bütün ihtiyaçlarımız için Allah’tan yardım bekleriz. ===============================Müftü: Çok uzattın Şeyh Efendi. Duanızın kabul olmadığı da bellolmuştur. Allah zevalınızı ve belalarınızı tümünüzün birden vermiştir. Dini sapık kimseler olduğunuz meydana çıkmıştır. Ehli Sünnetten olmadığınız için dünyada münkariz, Ahrette Cehennemlik olmuşsunuz. ===============================Kadı: Şeyh Efendi, Şeyh Efendi! Dinsiz Şeyh Efendi! Allah’a şekil vererek, kendinize benzettiğinizi anlat bakalım. Onu nasıl uydurdunuz? =============================Cevap: Efendim Kadı hazretleri, Allah ayrı, yarattığı âlemler, Arz Semavat ayrı değil. Halik-i Âlem her yerde hazır, nazırdır. Bir yerdedir demek, başka yerde olmamasını söylemektir. Biz dergâhımızda mensuplarımıza Allah kulundan ayrı ve uzaktadır diyemeyiz. Allah kulun aynısıdır da diyemeyiz, gayrıdır da diyemeyiz. Her yer Allahın mülküdür. Her şey Allah’ın tasarrufundadır. Yeryüzünün her yeri Allah’ın malı mülküdür. Kendisi de başında hâzır, nazırdır. Yalnız bir yere, Camiye, Mescide, dergâha Allah’ın evidir, Allah’a yalnız orada ibadet edilir diyemeyiz. Hiçbir yarattığını Allah benzetemeyiz. İşte Allah’tır diyemeyiz. Ama hiçbir yarattığını da Allah’tan ayrıdır diyemeyiz. =================================Kadı: Şeyh Efendi, Şeyh Efendi, yuh sana be! Dergâhınızda Acem düzmesi söyleyen şairlerinizin En-el Hak dediklerini niye saklıyorsun? İtiraf etsen de saklasan da biliyoruz küllühüm kâfirsiniz. Mahkeme-i Şeria’nın sonunun hayatının da sonu olduğunu bilmiyor musun? Doğruyu söyle, haydı bakalım... ===================================Cevap: Efendim Kadı hazretleri, ölüm hayatın sonu değil. Yaşayış oradan sonra başlayacaktır. Babam Feyzullah Efendi ve Dedem Şiri Bektaş Efendi yüzlerce nefes, düvazimam söylemiştir. Bu fakır Çelebi Hamdullah da yüzlercesini söylemiştir dergâhlarımızda, toplantılarda söylenmektedir. Kişi Hakk’a ulaşmak için yetiştirilir. ===============================Talkınlarımızla Hakk’a ulaşmak olur, ama kul Hak olamaz. Yaratılan kalkıp da bir arz, bir semavat, ayrı bir âlem yaratmaya kalkışamaz. Böyle bir iddiada eden hiç olmamıştır. Olsa bile deli diye oradan uzaklaştırırız. ===============================Kadı: Şeyh Efendi, vaktiyle şu konuşmanız duyulmuştur: “Bu Şeriat hükümleri zamanımıza göre değişmesi gerekir.” Bu lafınız küllühüm kâfirliktir. Kâfirin katli vaciptir. ===============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, demedim, amma desem de küfür olamaz, çünkü mecelle, dinimizin temeli olan Kuran-ı Kerim’den alınmış kabul edersiniz. Bu kadar geniş kanun maddeleri vardır. Bu maddeler tam Kuran
==========================
ayetlerinden alındığı halde belki de yetmiş defa değişmiştir. Bunu siz de bilirsiniz. Bütün fıkıh âlimleri de bilir ki şu anda maddelerin ihtiva ettiği kanunu konular Kuran-ı Kerim’in hiçbir ayeti ile tıpa tıp uyuşamaz. Çekişir durur. ===================================Sizin dinimiz dediğiniz konular, mahkemede ve şeriatı şerifin içinden ayıklanmış sıyrılmış çıkmıştır. Şimdi siz Müslüman adına, dinimiz adına dediğiniz doksan dokuz konu sayılsa bir tanesi dinimiz adına hayatımızla alakası yoktur. ===================================Bu küfür olmuyor da “Bizzat Allahın Resulü içinde de olsa zamanımıza göre ayetlerin hükmünü değiştirdi” sözümüz mü küfür oluyor? =================================Zaten Kuran demiyor mu ki anlayasınız diye Arap olduğunuz için Arap lisanı üzere bu Kuran’ı size indirdik. Akıl edin, akıllı olun, akıl sahiplerine Kuran’da iyiliği, kolaylığı indirdik demiyor mu? Oğuzlarımızın bunu anlaması için Arap mı olmasını istiyorsunuz? =============================İnkâr etmemek şarttır. Bu şarta göre namaz kılmayan inkâr etmediği müddetçe kâfir olmaz, katli de vacip değildir. Amma siz savmü salât etmiyor diye Oğuzlarımızdan çoğunu idam ettiniz. ========================Müftü: Sus, sus günahkar oluyorsun Kadı: Tabii ki katli vaciptir. ============================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, eğer katli vacip olsaydı salâtın kazası olmaması gerekirdi, çünkü salâtın kazası vardır. ===================================Kadı: Hacca gitmek ömründe hali vakti yerinde olana farz, gitmeyen kâfirdir. Katli vaciptir. Salât ve Savm (namaz ve oruç) da terk edenin katli tabii vaciptir. Kadı bağırarak kâtibine “Hacı Mevlana İsmail Efendi, Şeyhin konuşmasını yasaklıyorum. Ne derse asla yazma” dedi. Ertesi günü ===============================Kadı: Şeyh Efendi, sen ve mensuplarınız, Ebubekir’in Ömer’in Osman’ın sırası ile sevilmesi gerekirken ilk üç Halifeleri sevmeyip atlayarak Hz. Ali’yi sevmenin günah olduğunu bilmiyor musunuz? ============================Ehli Sünnet vel Cemaatin kabul ettiği ayetle, hadisle beyan edilen yoldan niçün sapmaktasınız? =================================Dinimize göre Ebu Bekir’i Ömeri’i Osman’ı sevmemek küfür ve kâfirliktir. Kâfirin katlı vaciptir. Eey? ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Hz. Peygamberimiz buyuruyorlar ki benim ashabım gökteki yıldızlara benzerler. Hangisine uyarsanız yönünüze ve yolunuza rehberlik yaparlar. “Geceleri çölde kalan kişiye yıldızlar yönüne gideceği yoluna rehberlik ederler.” Hadisi gereğince fakir ve mensuplarımız olan Oğuzlarımız Hz. Ali’ye öncelikle uyuyoruz, seviyoruz. Biz Müslümanların Hz. Ali’yi bütün ashabın üstünde sevmemiz Allah’ın emriyledir. Hz. Muhammed’in gerçek hadislerine dayanmaktadır.
=================================Ashab olsun, ümmetten olsun, kan döken katilleri biz Müslümanlar sevmeyiz, çünki Allah Kuran-ı Kerim’inde “Lanetullahı alel kavmin kâfirin” buyuruyor. “Lanetullahı alel kavmin zalimin” buyuruyor. =================================Hz Ali’nin ve Ehl-i Beytinin masumluğuna inanıyoruz. Hz. Peygamberden sonra en çok sevdiğimiz kişiler olmaktadırlar. ===============================Müftü: Şeyh Efendi, Şeyh Efendi, iyi anla! Ashabı bölüp bir kısmını, Ebu Bekir’i, Ömer’i, Osman’ı sevmeyişinden senin katlin vaciptir. Bunu bilesin ya Şeyh Efendi! ============================Kadı: Şeyh, sen beldeyi fesada verdiğin zaman Sekban-ı Cedid’e selb-i lisanda bulunmuşsun. Bu hususta aleyhinde şahitlerini dinlemişiz. ==============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Sekbanı Cedid adını duyduğum gün idi. “Sekban-ı Cedid’in yeni av köpeği bakıcısı kimseye söylendiğini duymuştum” dediğim doğrudur. Farsçada sekban-ı cedid, av köpeği bakıcısı demektir. Lügate bakabilirsiniz. ============================Müftü: Senin tasvip ettiğin katledilen dinsiz Yeniçerilerin içinde yer alan Sekbancıbaşıyla karıştırmışsın Şeyh Efendi. O yakıştırma seninkilerin adıdır... O da biline. ================================Kadı: Şeyh Efendi doğru söyle, vakfınızın bulunduğu dergâhta mensuplarınızın toplantılarında kimlere lanet edersiniz? Muaviye ve Yezit’e lanet eder misiniz? ==============================Cevap: Kadı Efendim Hazretleri, suçsuz yere topluca ahalinin kanını dökenlere lanet ediyoruz. Hz. Peygamberimizin Ali’nin evladının Ehl-i Beytinin kanını döken Muaviye’ye, Yezit’e lanet ediyoruz. Yezit’in yaptığı o şenaati tensip eden, hafife alan, beğenenlere de lanet ediyoruz.
================================= Kadı: Şeyh Efendi, Allah tövbe edenin günahını af eder. Siz küfrü kebir günahı kebir üzeresiniz. Yezit ve Muaviye ölmeden tevbe etmiştir. Allah onları af etmiştir. Böyle bilesin, var mı diyeceğin? =============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Allah, Hz. Hüseyin katlinden Yezid’i, Muavye’yi af ederse onlara lanet ettiğimizden dolayı bizleri de kolayca af eder. Sen bizleri boşa küfür ve günahkârlıkla suçluyorsun. Bu da biline. Ertesi Gün ==============================Kadı, solunda oturan çok haşmetli Müftü Efendiye de soru sorma hakkı verdi. ================================Müftü: Şeyh Efendi, Müslüman’ım dersiniz. Ehli Sünnet takvası üzere tevbe estağfurullaha devam edenin günahlarının af olacağına inanmıyor musun? ==============================Cevap: Müftü Efendi, kişi işlediği günahı tevbe ile af ettiremez. İhlal edilen şeyi yerine getirmedikçe, döktüğünü doldurmadıkça, ağlattığını güldürmedikçe, yıktığını yapmadıkça, zararı ziyanı tazmin etmedikçe tövbeye devam etmekle, işlenmiş günah af olacağına biz Müslümanlar inanmayız. Allah af edecekse eder, O’na da mani olunmayacağına inanırız. =================================Müftü: Şeyh Efendi, Ürgüp Ihlara tarafından gayrimüslim mücriminin keferelerin dergâhınıza gelip ayinlerinize bile katıldığı, onlarla hoş sohbet ettiğiniz duyulmuştur. Ayetlerle hadislerle muteberdir, keferelerle dost olmanın günah olduğu bilinir. Ayrıca Müslüman olmayanın Cennet’e gitmeyeceği bilinir. Bu kişilerle nasılda dostluk kurarsın? Bu işlediğin cürüm katlini gerektirir. Günahtır. Bu olaylara itirazın var mıdır? ===================================Cevap: Müftü Efendi Hazretleri, Kadı Efendi Hazretleri. Biz Müslümanlar siz Ehl-i Sünnetler gibi düşünmüyoruz. Bir defa: Gayr-ı müslümler Ürgüp’den değil, Kudüs tarafından, Kudüs Muhafaza Paşası Ahmet Paşa ile beraber Hünkâr Hacı Bektaş Veli Mukaddes Hazretlerinin türbesini ziyarete gelmiş ümeralardır. Sıfatı mukaddes Ahmet Paşa ile çokluk kurup gayr-ı müslüm başlarında Ahmet Paşa Hazretleri ile geldiler Üç gün misafirimiz oldukları doğrudur. Siz Ehli Sünnet cemaati de bilirsiniz ki biz Müslümanlar misafire çok değer veren Oğuz Türkmenleriyizdir. Misafirperverliğimizi siz Ehl-i Sünnet cemaati kişiler de tarihlerce takdir etmişsinizdir. =================================İkincisi, biz Müslümanlar dergâhımızda din ve mezhep ayrımı yapmayız. Kişiye memleketine bakılmadan hürmet edilir. ==================================Üçüncüsü, bizim dergâhımız mensuplarımızın görüşü kişilerin din ve mezhebine bakılmadan her iyi insan, her iyi güzel ahlaklı insan Cennet’e girecektir diye inanıyoruz Ertesi Gün ==================================Kadı: Neden kadınların dergâhın ayinlerinde toplu olarak bulunmasına mani olmuyorsunuz? Ehl-i Sünnet din
============================
âlimleri zikir halkalarında asla kadın bulundurmaz. Dinimiz iki kadını bir erkeğe denk şahit kabul eder. Mirasta erkeğin yarısı kadar pay alır. Siz nasıl olurda onları meclisinize alırda aynı mekân içinde oturabilirsiniz? Her hareketiniz katlinizi gerektirir. Küfrü kebir yapmaktasınız. Bunlar da malumumuzdur. Ne dersiniz? ===================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, sünnet ehli cemaatinin bilginlerinin uyguladıklarını duymuş, düşünmüşüzdür. ===============================Bizim dergâhlarımızda, Kuran’da sık sık geçen “ya eyyühelleziyne amenu” ayeti, Allah’ın kadın-erkek ayırt etmeden eşitliğe hitabı olarak bilinir. Ayrıca tarihten gelen eşitliği kabul ederek Hacı Bektaş Veli’nin “Erkek aslan, aslan da dişi aslan, aslan değil midir? Kadınlar da sizin bir parçanızdır. Onları cemaatinizde ayırt etmeden şereflice, hürmetlice değer verin” dediği sözüne inanarak kadın erkek eşitliğine alışılmıştır. O tarihten beri biz Müslümanlar kadın boşayan erkeği düşkün yaparız. ================================Kadı: Şeyh Efendi utanmıyor musunuz? Böyle bir küfre delalete düşerek Sünneti çiğniyorsunuz, inkâr ediyorsunuz. Şunu bilin ve inanın ki, kadını almak farzdır, boşamak sünnettir. Erkeğe bu boşama salahiyetini Ehli Sünnet dini vermiştir. Dinimizin verdiği sünneti ihlal etmekte kâfirliktir, bunu da bilesin. =================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, biz Müslümanlar karı koca aile ocağında kadını daha önde muteber görmüşüz. Kadın boşamayı günah saymışız. Dergâhlarda kadın boşamak suçundan erkekler düşkün olmaktadır. Ben de böyle inanıyorum.
==================================Müftü: Şeyh Efendi, duymuşuz şu sapıklığınız devam etmektedir:. “Dinimiz akıl dini” dermişsiniz. Dinimiz akıl dini olsaydı inanmayı imanın şartı kabul etmezdik. Siz hiç düşünüp akıl etmez misiniz de dinimize iftira edersiniz? ================================İkincisi, Ehlisünnet âlimleri, evliyaları kabul etmiştir ki dinde akıl İslam’a uyacaktır. Akıl dinidir diye kabul edemeyiz. Dinde değişikliği kabul edemeyiz. Duymuşuz siz bazı dini umdeleri değiştirerek, akla uydurmaya çalışarak küfürde kararlı olurmuşsunuz. ====================================Dinimiz akıl dini olaydı iman öne alınmazdı, çünkü o şeye öyle inanacaksın iman dinidir. Aklan bir şeyi düşünemezsiniz. Neyin dine uyduğuna bakar öyle kabul edersiniz. Dini o şeye uyduramazsınız. Ya inanırsın ya küfürde kalırsın. Küfrü kâfirin katli vaciptir. ==============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, sizin Ehli Sünnet yolunuz kıyas-ı fıkha dayanır. Biz Müslümanlar İslam dinini akıl yoluyla evvelden beri uygulamaktayızdır. Buna böyle inanıyorum. İnanmasam da önüne geçmem mümkün değildir. ====================================Allah kitabında, “aklınızı kullanın” buyurur Akıl sahiplerine hitap eden Kuran’da akıl edenlere çok pay vardır. Emr-i hitap vardır. ===============================Dinde aklı kullanmak, dinde akılla fetva vermek, biz Müslümanlarda evvelden beri gelmektedir. ===============================Ehli Sünnet bilginleri ise kıyas-ı fıkh ile dini fetva-i şerifler vermişler. Kıyas-ı fıkhı dine uygulamak bu zamanımız da meydana çıkmamıştır. 1250 seneden beri devam etmiş gelmiştir. Sünnet vel cemaat ehli kıyasla fetva verirler. Bizim Müslümanlar akılla fetva verirler. Bu vebalı şahsıma yüklemeniz Allah’tan reva değildir. Ertesi Gün ===============================Kadı: Şeyh Efendi, sorularıma doğru düzgün cevap ver. Dini sapık bir inanışın mensubu olarak yaşıyorsunuz. Küffar olarak öleceksiniz. Ehl-i Sünnet dininden ayrılmışsınız. Şu son günlerinde tevbe etmeniz gerekir. Ehli Sünnilik dininden çıktığınız kâfirliktir. Kâfirin katli vaciptir. Yaşamaktansa ölmeniz, öldürülmeniz daha hayırlıdır. İtirazın var mı? Anlat bakıyım. ===================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Ehl-i Sünnet dini diye bir din yoktur. Ulu Allah böyle bir din kurulması için vahy edipte bir peygamber göndermemiştir. ===================================Efendim Kadı Hazretleri, ben mahkeme erkânınıza kıyamla söylüyorum. İslamiyet kurulmadan evvel Mekke şehrinde iki aile arasında idareyi siz değil biz yürüteceğiz, öbür aile ise illa da biz yürüdeceğiz diye tartışmalar sürtüşmeler devam etmekte idi. Kadı: Eee Şeyh Efendi, anlat; anlat neler anlatacaksan, korkmadan anlat! ===================================Cevap: Efendim, bu iki aileden biri Haşimi ailesi, öbürü de Emevi ailesidir. Birbirlerine üst olmak için sürtüşmek devam ederken İslamiyetin kurucusu Haşimi ailesinden büyük ecdadım peygamber Hz. Muhammed, Allah’ın vahyi ile İslamiyeti kurmuştur. Hz. Peygamber ölene kadar Emevi ailesi Haşimilerin üstünlüğünü kabul etmişlerdir. Sonra Emeviler, Haşimi ailesinden olan peygamberin soyunu sopunu kılıçtan geçirmişlerdir. Bir tek İmam Zeynel Abidin kalmıştır. Emevi ailesi 83 sene tam manası ile hükümetin idaresini ellerinde tutmuşlardır. ===============================Türkler ve İranlılar ayaklanmış, Ebamüslüm adlı bir Emir’in riyasetinde. Emevi ailesini hükümet idaresinden uzaklaştırmış. Emevilerin Haşimilere yaptığı gibi Emevilerin hepsini kılıçtan geçirmişler. Peygamberin sülbünden, Hz. Fatma’nın rahminden gelen nesil olan İmam Cafer Sadık hükümet idaresini kabul etmeyince, Haşimi ailesinden Peygamberin amcası Abasın soyundan gelenlere hükümet idaresini Türklerin ve İranlıların Emiri Ebamüslüm teslim etmiştir. ============================İslam âleminde tek siyasi aile kalmıştır. O da Haşimilerdendir, Abbasoğulları Halifeliği ve dini Peygamberin soyu, sülbü olan İmam Cafer Sadık’tan ve Ehl-i Beyt ailesinden kıskanmıştır. Onların Halifeliği ellerinden alacakları kuşkusuna kapılarak onları devlet idaresinden ve din adamlığından uzaklaştırmıştır. Saltanatlarının rakibi olacağı korkusundan kurtulmak için düşündüler, düşündüler, mahkemeleri ve idare fıkhını değiştirmek yolunu buldular. ================================Para zoruyla “İmam Azam” denen Numan Hoca’yı, Malik Hoca’yı, Hanbeliyi, Şafi İdris Hoca’ları mahkemelerin başına getirdiler. Adını da Sünnilik koydular. ==================================Sünnilik asla ve asla din ve mezheb değildir. Halife’nin sarayında hükümet etme siyasi grubudur. Haşimilerden olan Ehl-i Beyt ailesini siyasi idareden, mahkeme kararlarından, onların fikri fıkhını uzaklaştırmak için kurulmuştur. ==============================İşte, Sünnilik bundan başka bir şey değilken, sonradan dini mezheb oluverdi. Daha sonra bu mezheb din yerine geçti. Din yerine geçen bu Sünnilik mezhebini kuvvetlendirmek için devlet parası ile tarikatlar kurdurmuş, bu mezhebi desteklettirmişlerdir. Vebalı boynuma bidattır. İslam Âleminin Kuran’ında ve Peygamberinin kuralında böyle bir Sünni Mezhebin yeri yoktur. Ama hükümeti idare etmek için kurulan siyasi gruptur. =================================Nasıl Emevi ailesi hükümet idaresini eline alınca Haşimilerin ailesini katletmişse, Abbası Halifeliği de hükümet idaresini eline alınca uyduruk olarak kurduğu Sünnilik ile Ehli Beyti katletmiştir. ============================Kadı: Şeyh Efendi, Şeyh Efendi, sözü uzatmakla ömrünü biraz uzatmak istiyorsun, ama kendini haklı çıkarmak için söylediğin sözler idamını gerçekleştirdi de geçti bile. ==================================Miri Alay Kaiım Makamı (Müdahale ederek): Kadı Efendi Hazretleri, Şeyhin konuyu tamamlamasını ben de istiyorum. Tensip buyurun devam etsin. ================================Kadı: Şeyh Efendi, kaldığın yerden devam et bakalım. ==================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri ve Mahkeme-i Şeria’nın faziletli erkânı, hükümet idaresi Selçuklu ailesinin eline geçtiği zaman ise Türkmen düşmanlığı, Oğuzların katledilmeleri aynı hızıyla devam etmiştir. Selçuklu devleti [Hicri] 600 yıllarında Türkmen katliamına başladığı
==============================
sıralarda, Oğuzlarımızın başında bulunan, Babalar, Dedeler tahammül edememişler, istemeyerek devletin idaresine karşı çıkmışlardır. Selçuklu devleti bu karşı durmayı kanlı şekilde [H.] 638 tarihinde bastırmıştır. Türkmenleri tam manasıyla kılıçtan geçirmişlerdir. ==================================Katliamdan arta kalan Babalılardan Barak Baba ve arkadaşları Mavara-ün Nehir de İlhanlı Devleti merkezine kadar gitmişler, Babalıların kanının alınmasını istemişlerdir. Moğol hükümdarı Babalılarla dini inanış, fikir birliği oluşturmuşlardır. İntikam almak için ordularıyla Anadolu’ya girmişler. [H. 641.] Kösedağı savaşında Selçuklular yenilmişlerdir. =================================Karşılarında güçlü Selçuklu devleti yerine küçük küçük beylikler görmek istemişler. Her beyliğin başında bulunan beye müşavir olması için bir Baba atamışlardır. Beyliklerde Babalar müşavir, vezir, elçi olmuşlardır. Moğollar da bir siyasi idari hükümet yürütme grubudur. Babalılar inanışında olan Oğuzların, Türkmenlerin hakkını hukukunu korumuşlardır. Babalılar ve Hacı Bektaş Veli grubu olan Türkmenler katledilmemişlerdir. Selçuklu grubu olanlar katledilmişlerdir. ==================================Bu gruplar Hükümet idaresinin balını, kaymağını siz yemeyin biz yiyelim diye merkezi hükümetin etrafında grup olma topluluğudur. Din değildir, mezhep değildir. Cahiller onları din ve mezheb saymaktadırlar. ==============================Tarihte birisi gelmiş, öbürüsünü katletmiştir. Hükümetten uzaklaştırmıştır. Tarihte zaman gelmiş hasımlar dinsiz sayarak hükümet merkezinden katlederek uzaklaştırmıştır. ==================================Mahkeme-i Şeria’nın mühim erkânı olan sizlere kıyamımla sözlerime devam ediyorum. Osmanoğlu Beyliğinde de Babalılardan hatırlı müşavirler bulunmaktadır. Ecdadım Hacı Bektaş Veli Türkmenlerin dilinin, örfünün, adetlerinin, geleneklerinin korunmasını Osmanlı beyliğinden rica ederek istemiş. Beylik de himmet eyleyip, imparatorluk olursak, ordularımızla, beylerimizle, valilerimizle, sarayımızda hükümdarlarımızla hükmettiğimiz yerlerde Türkmenleri konar göçer olsun yerleştiği yerlerde olsun geleneğine, göreneğine, diline, örfüne, adetine engel olmak dursun, yardımcı olacağımıza kasem olsun demişlerdir. ==============================Osmanoğlu beyliği, imparatorluk olduktan sonra bu yeminlerine sadık kalmışlardır. Ama [H.] 930 senesinden sonra tarihte hiç misli bedeli görülmemiş Alevi katliamı yapmışlardır. Yazıklar olsun, lanetler olsun kanlı katil olan devlete de, kişilerine de. Hükmettiği hükümetinin idaresini tesirli etmek için dini bahane ederek, muhalif tarafı dinsiz gösterip, katletmektedirler.
============================Devlet idaresini beğenmeyen olabilir. Her hükümette olmuştur. “Bizim gibi düşünmeyen kâfirdir” diye katledenler kendileri kâfirdir de, kâfirliklerinden haberleri olmayan gafillerdir. ===============================Sünnilik Mezheb değil, hükümet idaresinin çarkını yürütmek için kurulmuş gruptur. Sonraki tarihlerde dinin mezhebi olmuştur; daha sonraki tarihlerde de din olmuştur. Muhalif grupları da böylece din adına katletmeye devam etmektedirler. Allah tarih boyunca, suçsuz yere akıtılan kanların hesabını sormuştur.
=================================
Anadolu’muzda binlerce devleti haksız akıtılan kan yıkmış. Yıkılmış yerleri yurtları kaybolmuş. Ahrette de dökülen kanın cezası ayrıca sorulacaktır. ============================Kadı: Vay Şeyh Efendi, vay! Mahkemeyi bir celse uzatmakla ne kâfirlikten kurtulursun, ne de küfr-ü sapıklığından dolayı idamdan kurtulursun. (Bunu söyledikten sonra topuzunu tunç zile vurdu, günlük celseyi kapattı.) Ertesi Gün ===============================Kadı: Şeyh Efendi, dergâhınızın mensubu mülhitlerin Ehl-i Sünnet vel cemaatin ibadetini tensip etmediği, Mübarek Hac, Zekât, Oruç, Namaz gibi dinimizin icabı olan bu şeyleri “şekil ibadetidir, biz onu yapmayız” dedikleri duyulmuştur. Dinimizin bu icaplarını kabul etmeyenler kâfirdir, katli vaciptir. ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, dinimiz güzel ahlaktır. Kimin ahlakı güzelse dini güzeldir. Kötü kişinin şekil ibadeti ile dini makbul değildir. Burada ahlakın güzelliği ve niyetin güzelliği de hesap edilmelidir. Burada bulunmayan, mülhit dediğiniz kişiler söylemiş mi söylememiş mi gıybet oluyor. Dinimize dil uzatan cahilin vebalını ben üstlenemem. ==================================Kadı: Şeyh Efendi, Allah Arapça buyuruyor. Kuran-ı Kerim Arapçadır. Peygamber Arapça konuşuyor. Sizin dergâhlarda neden Türkçe dua ediyorlar? Ehli Sünnet âlimlerine, evliyalarına muhalefet etmeniz küfür değil midir? Dine muhalefet eden kâfirin katli vacip değil midir?
======================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, beni idam edecekseniz, ediniz. Mensubumuz olan Oğuz Türkmenlerin şehirde yaşayanı pek azdır, çoğu konargöçerdir. Çoğu köylerde yaşarlar. Arapçayı bilmezler. Kendi lisanları ile yaradanlarına yalvarmalarının günah olduğuna inanmıyoruz. Dergâhlarımızda da Türkçe dua ve niyazda bulunuruz ===============================Siz efendim, kendiniz bunların ağzından kulağınızla duymadınız. Konargöçerlere ve köylülere konuşukluğunuz yoktur. Beni de duymadığınız hayali şeylerle bir mülhid olarak suçlayarak kendiniz vebal yükleniyorsunuz. Türkmenleri bahane ederek beni asmak istiyorsunuz. Sizin yok dediğiniz, kabul etmediğiniz Allah’ın var olduğunu ben biliyorum, varlığını kabul ediyorum. ============================Kadı: Şeyh Efendi, siz Allah’a duaya, tevbeye niçin inanmıyorsunuz? Neden Kuran okumanın faziletine, günah af etmenin yollarına itikat etmiyorsunuz? Nasıl Allah’ın kuluyuz diyebiliyorsunuz? Böyle küstahça kulluk mu olur? ===================================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, biz Müslümanlar günah etmemeye daha çok ehemmiyet ederiz. Mensuplarımıza, “Eline diline beline sahip ol!” deriz. İşlenmiş bir günah için, kul hakkı için tövbe etmeye, şu kadar sayı ile küçük sure, şu kadar büyük sure okumayla günahın af olacağına güvenmeyiz. Amma Allah’tan da hiç bir zaman ümidini kesmeyiz. Allah dilediğini af eder. Tamamen tevbe estağfurullahı da kapatmayız. Dua ve yakarışta teşvik, tensip tavsiye ederiz. Tevbe makbulümüzdür, ama günah işlememek daha makbuldür. Kişi nefsini bilmelidir. Rabbini bilmek için nefsini bilip günah etmemeye gayret gösterir. ===============================Kadı: Şeyh Efendi, ehl-i sünnet âlim ve evliyaları size dinsiz, mezhepsiz derler. Mezhepsizliği kabul ediyor musunuz? Namaz kılmıyorsunuz. Allah’tan korkmadan namaza şekil ibadeti demekle kâfir oluyorsunuz. ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Mahkeme-i Şerriye’nin güzide erkânı olan sizlere kıyam ederek anlatayım. Namaz kul ile Allah arasında bir gizli sırdır. Biz Müslümanlar Dergâh’ımıza gelen bacılarla kardaşlarla Allah’ın birliğine inanan kişileriz. Ecdadım Muhammed’in Peygamberliğine inanırız. Kitabullah’tan ayrılmayız. Dergâh toplantısında boy abdesti alırız. Hecasetten, necasetten tahireti kemal ile bulunuruz. Hür Müslümanların istikbali ile akşam vaktinde geliriz. Gündüzleri Oğuzlarımız işiyle meşguldür. Geceleri yolumuza, erkânımıza katılmaya niyet ederiz. Kıyam bulunuruz. Nefeslere kıraat ederiz. Pirin huzuru Meydan Hak divanıdır. Rükû ederiz. Duaya durur, sücud ederiz. Edep üzere otururuz. Bütün bu dergâh toplantılarını ayete, Kuran’a uyarak yaparız. Hizmetlerimizin Kuran’da yeri vardır. ============================Ehl-i Sünnet vel cemaat ise sahte hadislerle şekil yolunu yürütmededirler. O sonradan uydurulduğuna kendilerinin de inandığı halde o hadislerle şekil ibadeti yapmaktadırlar. ===============================Bizler asla küfür üzere değiliz. Siz bizim yolumuza, erkânımıza iftira ediyorsunuz. Beni öldürmekle tehdit ederek, kâfirsiniz diyerek günah ediyorsunuz, haddi aşıyorsunuz. Bu ithamları taşıyamıyorum. Asla kabul edemem. Yüzüme karşı bu çirkin iftiraları söylemeden asabilirsiniz. Tezden asın. Mahşerde Allah’ın huzurunda sizi af etmeyeceğim. ===========================Kadı: Şeyh Efendi, haddini bil, terbiyeni takın. Sorularıma cevap ver! Ehl-i sünnet âlim ve evliyaları size dinsiz, mezhepsiz derler. Mezhepsizliği kabul ediyor musunuz? Hayatın boyu hataya düştüğünü itiraf ederek tevbe edecek misin? Ehl-i sünnet mezhebi kabul edecek misiniz? ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, birkaç gün evvel anlatmıştım. Sizin Ehl-i Sünnet Mezhebi dediğiniz kişiler Hz Peygamber’i görmediler, tanımadılar, soyu sulbü de değiller, Müslümanlığa ne kadar yaklaştılar bilemiyorum. Amma biz İslamiyet yolundan hiç sapmadığımız için senelerce sonra kurulan mezheplerine girmediğimiz doğrudur. İslamiyetten hiç ayrılmadığımız için sonra kurulan mezhebe girmemiz gerekmezdi. Ertesi Gün ================================Soru: Şeyh Efendi, son ifadelerde ne diyeceksiniz? ==================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, bulunduğunuz makam, oturduğunuz post kadılara Allah’ın verdiği canı almak, idam etmek salahiyetini vermiş. İdamı durdurma, suçluyu af etme salahiyetini de vermiştir. ==================================Kadı Efendi Hazretleri, çok duyulmuştur kadının idamına karar verdiği kişi daha asılmadan kadının idamı gelmiş, kadı daha evvel asılarak öldürülmüştür. Asılmasını istediği hayatta kalmıştır. ==============================Kadı: Şeyh Efendi, bizim kara cellât ne güne duruyor? Eli çok çabuktur. Ben “el cevap, idam” dedim mi o hemen ipini çeker. Bunu bilesin. =============================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, benim idam edilmekten asla korkum yoktur. Padişah emri ve fermanı varsa ben de Allah’a inanıyor, Allah’a güveniyorum. Başka diyeceğim yoktur. ==================================Kadı: Şeyh Efendi, Halifeler Cenab-ı Hakk’ın her türlü günahtan azad kullarıdır. Bazen halka hoş gelmeyecek şeyler yapsalar bile bunda ilahi bir hikmet vardır. Kadılar da aynı öyledir. Bu ulema fetvasını kabul etmeyen kâfirdir. ===================================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, ben idam edilirsem, Anadolu’dan bin tane Hamdullah doğar, onların da hiç biri kabul etmez. Kadılar da, Halife padişah da insandır. Günah işler. Cezasını da çekecektir. Mensuplarımızdan kimse böyle şeye inanmazlar. =================================Kadı: Şeyh Efendi, ehl-i sünnet mezhebinden olmayan küfür içinde olduğundan katli vaciptir. Ehl-i sünnet dışında her mezhep sapıktır. Alevilik olsun, Bektaşilik olsun, Şiilik olsun, bunlar sonradan çıkmış sapık mezheplerdir. ===============================Cevap: Efendim kadı Hazretleri, bizlerin Ehl-i Sünnet mezhebinden olmadığımızı sen de biliyorsun. Müslümanım, müslümanız. Müslüman olmanın şartında, iman etmenin şartında böyle bir tafsilatın da olacağına inanmıyorum. Hz. Ali’yi ilk halifelerden önde severiz. ================================Siz ehl-i sünnet için öyleyse sizin için olsun. Biz Müslümanların Müslüman kalması için Kelime-i Tevhid yeterlidir. Peygambere şahadet yeterlidir. Hükümdarı sevmekle dinin ilgisinin alakasının olmayacağı kanaati bizlere yerleşmiştir. Adil veya zalim pek çok hükümdar yaşamıştır daha da yaşayacaktır. Din, hükümdar sevme dini değildir. Güzel ahlak dinidir. ===============================Kadı: Şeyh Efendi, duymuşuz ki siz Hz. Aişe validemize dil uzatırmışsınız. Mensuplarımız sepn-i lisan (hakaret) sözü söylemiştir. Hiç bu tür mensubunuza ceza verip, düşkün ettiğiniz olmuş mudur? ===============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, bizim cem cemaatimizde onun hiç adı geçmez. Sevmediğimiz doğrudur, amma küfür etmeyiz. Küfür edeni de cemaatimizde duymadım. Onun ruhundan dünyada ve ahirette şefaat beklemeyiz. Allah’tan; mübarek, muazzez, ruhu mücessem, ervahı münevver evliyalardan; Hz. Peygamber ve onun Ehlibeyt’inden dünya ve ahirette şefaatine sığınmak ve şefaatlerine Allah’tan müsaade et diye dua ettiğimiz mukaddes kudsi ruhların sahipleri bizlere yettiği için onların adlarını Cem cemaatimizde anmıyoruz. ===================================Kadı: Şeyh Efendi, hem Allah’a inanıyoruz diyorsun, hem hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmıyorsun. Bu sapıklık küfür değil mi? ==================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Allah hayrı yaratır, çünkü bizim yaratılışımız fetret-i ilahi hayırdır. Görmemiz, duymamız söylememiz, yememiz, içmemiz, gözümüz, kulağımız hayırdır. Elimiz, ayağımız hayır için yaratılmıştır. Kişi bunlarla yaptığı kötülükten mesuldür. Allah’ın adı ve sıfatları içinde acıyan bağışlayan esirgeyen seven af eden nimet veren olduğu halde şer veren şeyler, kötü, kötülük, şer adı yoktur. Kötü olayın faili fiildir. Suçlu o fiili işleyendir. Mücrim mahkemeye geldiğinde kadı cezayı mücrime verir. Allah’tan geldi, şeytandan geldi diye başka fail aranmaz. ================================Niğde’den Gelen Müftü: Şeyh Efendi, Allah’tan kork, peygamberden utan! Hayrı şerri, kazayı kaderi yaratan Allah’tır. Küllü şeyin halikın ayetine inkârın var senin. ================================Cevap: Efendim Müftü Hazretleri, insan hayra da şerre de bizzat kendisi vesiledir. Hayrı da kendi yaratır. Şerri de kendi yaradır. Hayrı yaratıp hayırlı hayır iş yapana Allah ecr-i lütuf verir, hayırdan faydalanan kullardan dua alır. Mükâfat, devlet maaşı, taltif alır. Şerri yaratan şer iş yapar. Şerri işleyen Allah’tan günahın cezasını alır. Kullarından beddua ve hapislik cezası alır. ===============================Kişi kazayı da kendi yaratır. Mesul kendisi tutulur. Biz Müslümanlar kadere inanmayız. Eskiden beri kaderci değiliz. Bize böyle yerleşmiş böyle devam ediyor. Biz Müslümanlar her işimizde Allah adını anarak, Allah adına hayır işleri yaparız. Şer iş ise Allah adına Allah namı hesabına yapılmaz. Bu da biline. ================================Kadı, postun solunda oturan Müftü’ye yaklaşarak, yumruğunu yere vurur ve “Soracaklarını tamamla Müftü Efendi” der. Müftü, Hamdullah Efendi’nin idamını geciktirmek, Kadı ise hemen idam ettirmek istemektedir. Hamdullah Efendi bir hafta içinde idam edilmezse padişahtan tanzir ve ceza alacağını düşünmektedir. =================================İstanbul Alevi-Bektaşi dergâhlarında ve Eskişehir Seydigazi Dergâhında bir katliam yaptırılmış, bunu yapan devlet görevlilerine Padişah ödüller vermiştir. Kırşehir Kadısı da böyle bir ödüle konmayı düşlemekte ve Hamdullah Çelebi’yi Cuma günü asmayı düşünmektedir. Ertesi Gün =============================Kadı, mahkemeyi başlatır. Postuna oturur, ayakta duran Çelebi Şeyh Hamdullah’a sorar. =================================Kadı: Söyle bakıyım, bu sapıklığına devam edecek misin? Ehl-i Sünnet yoluna beli diyerek iman getirecek misin? ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, sizin Eh-li Sünnetiz demekle adalet ve sevgi ile hiç alakanız yoktur. Bana kaç gündür bu tacizane yaptığınız zulmü yürüden devletin kadısının çağırdığı yola Müslümanlığımdan geçip de tensip mi edeceğimi istiyorsunuz? =================================Hz. Ali’nin buyruğu, kendi ağzından ilk çıktığı gibi inandığımız sözü bana gereken kuvveti veriyor. Buyuruyor ki, “Mazlumun zalimden öç alacağı gün, zalimin mazluma zulmettiği günden daha çetin olacaktır.” Dediğine inanıyorum. Size acıyarak tebliğ ediyorum, zalimsiniz, zulümde hattı aştınız! ==================================Kadı: Şeyh Efendi, tammamat-ül mahkeme! (Mahkemen tamamlandı.). Allah adına, Peygamber Muhammet adına, İslam ve Kuran adına kurulan Şeriat Mahkemesinde senin kanın, senin boynunadır! ============================Kadı: İbrahim Selamet Efendi, son sözünü söyle. İslamın umdelerine bağlı kalacağına ikrar veriyor musun? Şeyh Hamdullah’ın mahkemede söylediklerini duydun, dinledin, Onun izinden gitmeyeceğine tevbeler olsun mu? ==================================İbrahim Selamet Efendi: Ağam Şeyh Hamdullah’tan sonra bana bu dünyada yaşamak haram olsun. Onu darağacında görüp sağ dönersem Allah’ın kulu olmayayım. Yaşarsam onun izinde, ölürsem onun yolunda öleyim. Son sözüm budur! ==================================Kadı: Memiş bin Habib, sen söyle. İslam dinine ve devleti İslam Halifeyi Müslüman olan Padişahımızın idareyi icraatına muhalif olmayacağınıza, pişman olup tevbe ve yemin edersen ifadene devam edelim mi? ==================================Memiş bin Habib: Dergâhımız Şeyhi Seyyid Hamdullah Efendi’nin izinden gideceğime, ölümde dirimde onun mübarek fikirleri ile olacağıma yemin ederim. ================================Kadı: Koçaroğlu Halil İbrahim, sen söyle. Ya din-i İslama dönmeyi kabul edersin, tevbe edersin. Ya da Kanın şimdi senin boynunda! ==============================Koçaroğlu Halil İbrahim: Hz. Hüseyin Kerbelâ’da Yezitten medet beklemedi. Onun mübarek şehit kanıyla İslam dini yolunu karanlıklardan ağarttı ise senden ve mahkemenizden medet ve merhamet beklenemez. Şeyhimizin yolunda, izinde hiç hata görmemekteyiz. Aynı akıbetin aydınlık olduğuna inanıyorum. Son sözüm budur! =================================Kadı: Resul bin Derviş Hüseyin, sen son sözünü söyle. =============================Resul bin Derviş Hüseyin: Ben Hak-Muhammet-Ali Yolundan sapmadım. Sizden ve mahkemenizden medet mürüvvet beklemem. Şeyh Hamdullah Efendi’nin bütün ifadelerine aynen katılıyorum. O Ahirette Cehennem’e giderse bana Cennet haram olsun. Kadı, sen son sözünü söyle! =========================Kadı: Hüseyin Balım, sen sön sözünü söyle ============================Hüseyin Balım: Kadı Kadı, benim son sözüm, Çelebi Hamdullah’tan sonra bu dünyada yaşamak bana haram olsun. Allah dünyada, ahirette bizleri ayırmasın. Sana ne söyleyeceği mişim? Son sözdür! ===============================Kadı Bektaş Resul, sen son sözünü söyle
============================Bektaş Resul: Kadı Kadı, bize kalmayan bu dünya size de kalmaz. Çelebi Hamdullah Efendi’nin kaç gündür verdiği ifadeyi aynen tensip ediyorum. Diyeceğim yoktur! ============================Kadı: Derviş Yusuf, sen son sözünü söyle. ================================Derviş Yusuf: Çelebi Hamdullah asılınca bana bu dünyada yaşamak haram olsun. Onun nurlu yoluna aynen katılıyorum. Zerre kadar ne bir kusuru var, ne kabahati var. Günahsızdır. Ben de onun ifadesini tensip ediyorum, izinden gidiyorum. Ben de günahsızım. Sözüm budur! ===================================Kadı, “Temmatil Mahkemet-ül Şeria-i İslamdır, yaz kâtip efendi!” dedi. ================================Perşembe günüdür. Hacı Hüsrev Çavuş ve arkadaşı mahkemeye gelir. Hamdullah Efendi ayakta, Kadı ve muavini ile Müftü postlarına oturmuşken İstanbul’dan gelen çavuşlar içeri girip bir zarfı Kadı’ya takdim eder, geri geri çekilip, ayakta beklerler. Zarfı açan kadının yüzünün rengi değişir. Tekrar tekrar İstanbul’dan gelen emre, ardından çavuşlara bakar. “Vay, vay… Bir gün evvel niye asmadım?” diye elini dizine vurur. Hırsla Müftüye dönerek, “Bu vebalden nasıl kurtulacaksın? Şeyhin infazını sen geciktirdin!” der. ========================Müftü, “Mahkemenin kadısı sensin, sorumluluk da yetki de sana aittir. Ne olmuş, emirde neler var?” der. ====================================Kadı, “Ne olacak, Şeyhülislamın Muhammet Tahir Efendi imzalı yazısı ile tuğralı padişahın emr-i fermanını bildirir” der. Eliyle yukarı kaldırarak gelen yazıları yelpaze gibi sallar. “Şeyh Hamdullah’ın idamından sarf-ı nazar edilerek Amasya’ya sürgün edilmesi isteniyor.” der. ==========================Zarfın içinde, Şeyhülislam M. Tahir Efendi’nin, Şeyh Hamdullah Çelebi’ye yazdığı özel bir mektup da vardır. Onu mahkeme kâtibine vererek seslice okumasını ister. Sonra Hamdullah Efendiye verir. ===============================Hamdullah Efendi ayakta gözden geçirir. İstifini bozmadan, idamdan kurtulma sevincini gösteren bir hareket yapmadan vakur ve edalı şekilde, “Kadı Efendi, bendeniz Hacıbektaş kasabasındaki dergâhıma dönebilir miyim? Veya mahkemeyi devam ettirecek misiniz?” der. =============================Kadı, “Şeyh Efendi, Kırşehir Mutasarrıflığı ile konuşayım, seni ve kardeşin İbrahim Selamet’i tefrik edilecek çavuş nezaretiyle Amasya Kadılığına göndereceğim. Şimdilik kasabana git, öbür Cuma günü kadılığımıza gelirsin.” der. ==============================* Not: Bu metin (yazı), “HAMDÜLLAH ÇELEBİNİN SAVUNMASI” (Bir İnanç Önderinin Çileli yaşama) alt başlığı ile İsmail ÖZMEN ile Yunus KOÇAK’ın 2007 Agıstosunda yayınladıkları kitaptan alınıp SESÇEŞME Dergisi’ının 33, 34, 35 inci sayılarında yayınlanan bölümüdür. Dergiye konulan başlık şöyledir: 10-20 Şaban şerifi (Hicri) 1243 Tarihinde Kırşehir Kadılığında yapılan Mahkeme Tutanağıdır. Konu hakkında daha geniş bilgi için dergi ile kitap okunmalıdır.
Hamdullah Çelebi'nin Kırşehir Şeriat Mahkemesinde Yargılanması ..."Kadı, postun solunda oturan Müftü’ye yaklaşarak, yumruğunu yere vurur ve “Soracaklarını tamamla Müftü Efendi” der. Müftü, Hamdullah Efendi’nin idamını geciktirmek, Kadı ise hemen idam ettirmek istemektedir. Hamdullah Efendi bir hafta içinde idam edilmezse padişahtan tanzir ve ceza alacağını düşünmektedir. İstanbul Alevi-Bektaşi dergâhlarında ve Eskişehir Seydigazi Dergâhında bir katliam yaptırılmış, bunu yapan devlet görevlilerine Padişah ödüller vermiştir. Kırşehir Kadısı da böyle bir ödüle konmayı düşlemekte ve Hamdullah Çelebi’yi Cuma günü asmayı düşünmektedir."... =============================TARİHİ BİR BELGE : Hamdullah Çelebi’nin Kırşehir Şeriat Mahkemesinde Yargılanması* ===========================Kadı: Şeyh Efendi esamenizi iyice anlatın! ============================Şeyh Hamdullah Çelebi: Adım Mehmet Hamdullah; annemin adı Rahime, babamın adı Seyit Şeyh Feyzullah Efendi, tevellüdüm 1183’dür. Pir-i Horasan Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli sulbü ve soyumdur. Onun şerefli vakfı mütevellisi meşihatıyım. Evladiyelik, velilik ve vakıf mütevelliliği reisliği ecri almaktayım. Halife padişah üçüncü Selim Han’dan Aliy-ül Âlâ Efendilik payesini belgeyi sultaniye almıştım. =====================Kadı: İbrahim Selamet Efendi, sen anlat bakıyım. ==============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, ben de Şeyh Çelebi Hamdullah’ın küçük kardeşiyim. Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin soyu sulbü olurum. Vakıftaki görevim, postnişin olan Şeyhe muavinliktir. Adım İbrahim Selamet. Babam Çelebi Şeyh Feyzullah Efendi, Anam Rahime Ana’dır. Dergâhtan mütevellilik maaşı ve evladiyelik maaşı alırım. Her türlü vergi bağışıklılığım vardır. Öşür, hayvan vergisi, arazi vergisi, ev vergisi vermemekteyim. Halife padişah Dördüncü Sultan Mustafa Han Hazretlerinden Efendilik unvanı almışım. Tevellüdüm, [H:] 1185’dir. ===========================Kadı: Memiş bin Habib, sen Esameni söyle. ==========================Cevap: Adım. Habib, Dergâhta görevli Memiş Ağa’nın oğluyum Babam ölünce görevine ben devam ettim. Anam Malhatun, tevellüdüm 1198’dir. ========================Kadı: Koçar bin Halil İbrahim, sen esameni söyle. ============================Cevap: Göçerlerin Hacının oğluyum. Anamın adı Hadıca. Dergâhda meydancılık görevi yaparım. Tevellüdüm 1201’dir. ================================Kadı: Resul bin Derviş Hüseyin, sen esameni söyle. ==============================Cevap: Anamın adı Safiye Cennet, babam Dergah’ın seyisi. Ölünce o görevi bana Çelebiler verdi, ben devam etmekteyim. Çelebinin at arabacısıyım. Adım Derviş Hüseyin. Tevellüdüm 1215’dir. =============================Kadı: Durak bin Hüseyin Balım, sen esameni söyle. ===========================Cevap: Adım Hüseyin Balım. Anamın adı Safiye. Babam Dergâhın kilerine bakardı, ölünce onun görevini Çelebi bana verdi. Tevellüdüm 1195’dir. =======================Kadı: Derviş Yusuf sen esameni söyle. ==========================Cevap: Babamın adı Şahkulu. Adım Derviş Yusuf. Dergâhın muhasebe görevini Şeyh Çelebi Hamdullah Efendi bana veridi, ben yapıyordum. Tevellüdüm 1187’dir. ============================Kadı soruya Hamdullah Efendiden başlar. =========================Soru: Şeyh Efendi anladık anlamasına, amma öyle kebir-i mühimme bir mevkiin Reisi iken niçün adamlarının Şeriat-ı Muhammedi’ye aykırı ve inkârcı küfür ve kâfirlik durumlarına mani olmadın? Ayrıca beldeyi fesada verdin, Müslüman Askeri Sekban-ı Cedid’i hazmedemedin. ===================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, adamlarım dediğiniz Oğuz Türkmenlerimizdir, çoklukla köylerde yaşamaktadırlar. Konargöçer olanları da vardır. Onların Şeri’at-ı Muhammedi’ye inkârları ve aykırı halleri yoktur. Sen zan ve şüphe ile söylüyorsun mahkemeye Kadı Efendi. Bu zan da senin içinde küfrü günahdır. =================================İkaz: Mahkememize hürmet ve kıyam ederek cevap ver. ================================Soru: Neden Bektaşilerin, yeniçerilerin devletli İslam Halifemize kazan kaldırışına mani olmadınız? Sen neden bunları duyduğun halde Bektaşileri iyiliğe telkin teselli
===============================
etmedin? Bir de üstüne kasabaya fesadı soktun, küfre girdin? Sen küfür ehli oldun. Bunları nasıl inkâr edeceksin? Anlat bakıyım. ================================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, sen şunu bilesin, bana inanasın, ben din adamıyım. Hiçbir lahza bile kötülüğe, küfre, fesada pişiva olmam. Kebir-i İslam, Pir-i Horasan Vakfı Mürşidiyim. Bana küfür yüklemenizi, beldeye fesat soktu demenizi ben kabul etmem; Allah ve Peygamberi de kabul etmez. Bugün dünya var, yarın âhiret var, bunu bilesin. ===================================Soru: Padişahımız, devleti İslam, Halifeyi Müslüman Hazretlerine kötü zanda bulunan bir kişi küfrü delalettedir, küffardır. Katledilmesi dinimizin kutsal emridir. =================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, padişahlarımıza tarih boyunca bağlılığımızı bildirmişiz. Kan dökmeyen, zalim, gaddar olmayan Halifelerimizin eteğini öpmüşüz. Onların Kadılarına, Mahkemeyi Şeriatlarına hürmetimizi bildirmişiz. Suçsuz yere ahalisini katleden kanını döken kim olursa olsun, reddi mahbup ve matluptan yaddır. =================================Soru: Şeyh Efendi ne demek istiyorsun? Ağzından baklaları çıkar. Ehli Sünnetiz Elhamdülillah. [Elyazmasından iki satır okunamadı] ==========================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, sizler Sünni ve surette Müslümansınız. Bizler ise sirette, içten, soydan, sulbden, özden muameleten Müslümanız. Ehl-i Beyt bendelerine yapılan kanlı katliamlarla, zülüm ve kötülüklerle İslam ve
==================================
Müslüman olmaya hak ahlakına hiçbir devirde suret Müslümanlığı yakışmamıştır. Bu Ali Resul’e, Ehl-i Beyt’e işlenen cinayetten sonra kendilerine Müslümanlık adının yakışmadığını görerek bizzat kendileri Sünni adını koymuşlardır. ==============================İslam ve Müslüman demek olur ki, Ali Resulün mübarek ruhuna eziyet olacağından bu kadar tarafıynan kanını dökemez. ================================Soru: Şeyh Efendi, senin dediğin Ümmeyeoğluları hükümetini geçelim. Dört hak mezhep üzere Abbasoğluları gibi ve dört hak mezhep üzere Selçuklular gibi ve Halife-i Raşiddin nasıl Şeria-ı Muhammediye’yi adaletle İslam’a yakışır adaletle götürmüşlerse bu devleti İslam, Halifeyi Müslüman içinde bulunduğumuz dini Şeriayı da dinin emirleri üzere götürmekteyiz. Şüphe eden kâfiridir. İtirazın var mı? Cevap ver. =================================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, Birincisi, dört hak mezheb de hak olmaz. Hak birdir, iki de denmez, dört de denilmez. Semavi dinlere mezheb diyecekseniz Hz. Musa’nın Tevrat’ında ahkâ*mı vardır. Hz. Davud’un Zabur’unda ise ahkâm Tevrat’a bağlıdır Ayrıca mezhebi yoktur. Hz. İsa da İncil’in ahkâmı vardır. Kuran-ı Kerim’in de İslam ahkâmı vardır. Dört semavi kitapta üç mezhep vardır. =================================Allah’ın vahyettiği ecdadım Hz. Muhammed’in bizlere tebliğ ettiği İslam’ın bir tek mezhebi vardır. O da İslam ve Müslüman ahkâmıdır.
===================================Hz. Peygamberin Ali’nin evladına işlenen cinayetlerle kanını döken katilleri asla Müslüman kabul edemeyiz. Suçsuz yere kan dökenler İslam olamazlar. ==============================Senin dört mezhep dediğin kişiler ne Peygamberin yüzünü görmüştür, ne meclisinde bulunmuştur, ne soyu sulbünden gelmiştir. Dinimizde bir mezhep vardır oda İslamdır. ====================================Mensubu olduğum Gürüh-u Naci toplumu olan bizler İslam umdelerini yerine kusursuz olarak getiriyoruz. ================================Hz. Peygamberin Ali’nin evladının, Ehl-i Beyti’nin kanını döküp katil olan kişiler kendilerine İslam adını, Müslüman adını bile yakıştıramamışlar da biz Sünni’yiz demişlerdir. Efendim bu da gerçektir. ==================================Suçsuz yere ahalinin kanını dökmek İslamiyet’le ilişkisini kesmek demektir. Benim savunmam budur. Kabul etmek, etmemek siz efendime aittir. ================================Kadı: Kes, kes Şeyh Efendi, bu kadar mantıksız, kaynaksız kitaba mezhebe uymayan kelimeleri söyledin ki kendi dilin ile idam ipini boynuna takmak mı istiyorsun? ==================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, benim idamdan korkum yoktur. Doğru Müslümanlık yolundayım, doğruyu söylüyorum. ================================Kadı: Şeyh Efendi, dört halifenin izinden giden Emeviler olsun, Abbasiler olsun, Selçuklu Sultanları olsun Osmanlı Sultanları olsun Sünnetten senetten ayrılmamışlardır. Bunlara dil uzatmak küllühüm kâfirliktir. Bunların izinden gitmeyen zındıktır. Bunların doğru yolda olduklarını kabul edip dille beyan etmen gerekir. =================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, kan döken zalim kimler olsa asla Müslüman diyemem. İslam kanını hükümdar tahtı için döken bu saydığın devletlerin hükmettiği topraklarda, Gürüh-ü Naci olan biz Müslüman Oğuzların kanları hiç kurumamıştır. Kan döken zalim için bana Müslüman dedirmek mi istiyorsun? Bizden hiç kimse bunlara Müslüman diyemez! Sünni diye biliriz. ============================Kadı Efendi çok kızmıştır. Hızlı hızlı demir topuzunu önündeki tunç kafese vurarak, ==============================Kes be seni bi-edeb Şeyh! Şu anda idamının kokusunu almıyor musun? Mahkeme-i Şeria-ı Muhammediyye önünde sebn-i lisandan (sözle hakareten) dolayı ayrıca dayak cezası veririm. Bu konuşmaları daha mahkememiz önüne getirme ağzına da alma. Sonra aklına haa... ===============================Çavuşlara, “Alın alt kata bu Şeyhi” der. Ertesi Gün =================================Kadı: Anlat Şeyh Efendi. İdamın kokusunu alıyorsun, değil mi? Benzin de çok bozuk. Şeriatın kestiği yer acımaz. Kah kah gülüşürler. ==========================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, güruh-u eşkiya olan çavuşlarınız bana geceleri çok zalim, gaddar davranıyorlar. =============================Kadı: İslam Halifesinin Müslüman Asâkir-i Mansure-i Muhammediye askerlerine güruh-u eşkıya diyemezsin. Yeniçeriler eşkıya gurubu idiler. Cezalarını buldular. ===================================Şeyh: Kadı Efendi Hazretleri, sen Sünni güruhuna İslam dememizi mi istiyorsun? Bizlere hiddet şiddetle kabul ettiremezsin. Asla Müslüman diyemem. =============================Kadı: Şeyh Efendi, aklını başına toparla, düşün. Elhamdülillah Müslümanız; askerimiz de Müslüman, Mahkeme-i Şeria’mız da Müslüman, Devleti Halifemiz Padişahlığı ülkesi de Müslümandır. Mecbur kabul edeceksin. Ben sana kabul ettirmesini biliyorum. ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, asla acıma hissi olmayan zalim, gaddar, bu kadar merhametsiz kişileri kabul edemem. Hiçbir gerçek eren, eşkıya güruhuna İslam veya Müslüman dememiştir. =====================================İstanbul’da Belgrat Ormanlarında, Istranca Ormanlarında diri diri yakılan on binlerce oğuz Türkmenlerimiz olan Müslümanları yakan şaki nasıl olur da Müslüman adını alır? ===================================Kadı: (Tokmağını tunç zile vurarak bağırdı) Vay dinsiz vay! Sen buraya hesap sormaya gelmedin. İdam olmaya geldin. Gereksiz sözleri söyleme. Adabını takın! Sus! ===============================Konya Kadısı Aksaraylı Abdul Kayyum Efendi (Kibar bir eda ile kadıya rica etti): Şeyhe müsade et, konuşsun; konusunu bitirsin. =============================Kadı: Şeyh efendi, Şeyh efendi, konuş, konuş dinlenilmesine karar alındı. Devam et. ===============================Hamdullah Efendi: Kerbelâ’da Hz. Hüseyin şehitliğinde, “Kan döken bu şaki güruhu asla İslam olamaz.” buyurmuştur. Ve “Bu şaki güruhuna mahşerde dedem şefaat etmeyecek.” demiştir. ===============================Hz. Peygamberin sevgili kız torunu Zeynep kanlı zalim olanlar için “Eşkıya güruhunu asla İslam, Müslüman adıyla anmayınız” diye bize vasiyeti vardır. Kan dökerek, hiddet, şiddet ile bizlere zor ile Müslümanlığınızı söylettiremezsiniz. ================================O tarihten sonra gelen erenlerden, evliyalardan, imam veya meşayihten kimse Kerbelâ katillerine ve benzeri olayları meydana getirerek kan dökenlere asla İslam ve Müslüman denilmeyeceğine yeminle bildirmişlerdir. =================================Kadı: Haddi aşıyorsun Şeyh Efendi. Kadirini kendin ayağımın altına atıyorsun. Sen, biz Sünnet vel cemaat ehline olmayan, bulunmayan kusurunu söylemek için Mahkeme-i Şeria’ya dikilmedin. Devleti İslam Halifeyi Müslüman Efendimize asi gelmiş suçlu kâfir yeniçerilerin taraflısı, suçlarının ortağı olarak dikiliyorsun. Senin Müslümanlığımızı kabul etmen etmemen sünnet ehli oluşumuzun şerefine leke olamaz. Bunu bilesin. ===============================Ertesi gün Müftü Hacı İlmullah Halim Efendi Soruyor: Şeyh Efendi,
==================================
mensuplarınız namaz kılmıyorlar. Bu zındık, dinsiz topluluğu neden Ehli Sünnet yoluna iltihak etmelerini emredip, namaza müdavim olmuyorlar? Siz bu zındıkların cezasının verilmesinde izlediğiniz yolu anlatınız.
===================================Cevap: Efendim Müftü Hazretleri, namaz kişinin kendine ait bir ibadettir. Topluluğu ilgilendirmez. Kişi isterse evinde kılar Allah’tan sevabını alır. İsterse kılmaz Allah’ta inkâr etmeyen, kazaya koyana cezasını vermez. Bize de ceza vermek düşmez. Kişi ne kadar Allah’a yaklaşırsa yaklaşır, uzaklaşırsa uzaklaşır. Allah’la kulunun arasına giremeyiz. Bizim dergâhımızda böyle bir ceza uygulanması yoktur. ===================================Müftü: Vay dinsiz vay! Namaz nasıl ferdi ibadet olabilir? Cemaatle kılmak mecburiyeti vardır. Düzgün sırayla namaza durulacaktır. Hem de o kadar sık omuzlar bir birine dayanacaktır ki şeytan araya giremesin. Sen nasıl namazı kişi yalınız başına isterse evinde kılar istemezse kılamaz dersin? Eeeeyy… =============================Cevap: Efendim Müftü Hazretleri, camide omuzların sıklıkla birbirine dayanması “Şeytan ileriye geçmesin diyedir” diyerek sizi kandırmalarına inanmayınız. O uygulama Şam Emevi camisinde haksız zalim olan Muaviye ve Yezit veya Emevi hükümdarlarından birisi mihrabda iken bir kişi ileriye geçerek suikast yaparak yaralamasın, öldürmesin diye uyduruk bir tedbirdir. Dinen alakası yoktur. Aynı Şeytan yalanı zamanımızda devam etmektedir. ===================================Müftü: Şeyh Efendi, neden namaz kılmıyorsunuz? Namaz kılarken Kuran okumuyorsunuz? Yaptırılan tahkikatta Türkçe dua ile iktifa ettiğiniz, Kuran okumadığınız anlaşılmıştır. Kuran’ı inkâr ettiğiniz anlaşılmıştır. Bu sorulara ne diyeceksiniz? Mensuplarınız ne söylüyor? Onu anlat mahkememize. ===================================Cevap: Efendim müftü Hazretleri, bizler salât-ı daimdeyiz. Daima Allah’la beraberiz. Salâtı inkar etmiyoruz. Cem cemaatimizin toplantısında Türkçe dua ettiğimiz doğrudur. Bazı Kuran da okuduğumuz vardır. Kuran’ın dua olan kısımları okuruz, mesela Fatiha gibi. ===================================Kuran’ın düşünüp, fikir etmek, ibret almak için geldiğine inanıyoruz. Allah’ın bizlere “Düşünün, ibret alın, tefekkür olun, aklınızın kullanın” ilahi hitabını. Allah’tan aldığımız bu emri gerisin geriye Allah’a göndererek, “Ey Rabbimiz düşün, ibret al, tefekkür kur, hisse al bilesin ki şöyle şöyle oluşlar olmuştur” diye Allah’a Kuran’da geçen olayları anlatmanın ibadet olamayacağına inanıyoruz. Dua olan kısımlarını da okuyoruz. ===============================Müftü: Şeyh Efendi, mahkemeye sapık fikrini anlatma. Kuran’ın hiçbir ayetini diğer bir ayetine tefrik, tercih edemezsiniz. Tümü Allah’ın emridir, sözüdür. Her rekâtta bir ayet okunur. Ayetin manası sizi ilgilendirmez. Manasını anlamadan okunan, uyulan daha sevaptır. Kâfirliğinizi ve küfrünüzü anlatıp durma. ==============================Cevap: Efendim Müftü Hazretleri, Kuran-ı Kerim’in her ayeti Allah sözüdür. İlahi emirdir. Siz Ehl-i Sünnetler bildiğiniz gibi devam ediyorsunuz. Biz Müslümanlar, hayâ ederiz ki Allah’ın divanına durunca, “Rabbimiz bilesin ki Âdem ile Şeytan’ın, İbrahim ile Nemrud’un, Yusuf’la Züleyha’nın, Musa ile Firavun’un aralarında şunlar, şunlar geçmiştir. Tarihi kıssalarda şöyle şöyle olmuştur” diye Allah’a tekrar hatırlatmak için Kuran okumuyoruz. Amma kendimiz öğrenmek için okuruz. ==================================Biz ayinlerimizde cemaatçe Türkçe olarak Allah’tan istediklerimizi terennüm ederiz ki Kuran’daki tarihi kıssaları tekrar Allah’a hatırlatmaya gerek kalmaz. Biz Allah’tan akşamımızı, sabahımızı, vakitlerimizi hayırlı getirmesini; göklerden hayırlı rahmetler yağdırmasını; yerden hayırlı bereketler vermesini; bekârlarımıza hayırlı evlendirmeler; hastalarımıza şifalar vermesini ve bütün ihtiyaçlarımız için Allah’tan yardım bekleriz. ===============================Müftü: Çok uzattın Şeyh Efendi. Duanızın kabul olmadığı da bellolmuştur. Allah zevalınızı ve belalarınızı tümünüzün birden vermiştir. Dini sapık kimseler olduğunuz meydana çıkmıştır. Ehli Sünnetten olmadığınız için dünyada münkariz, Ahrette Cehennemlik olmuşsunuz. ===============================Kadı: Şeyh Efendi, Şeyh Efendi! Dinsiz Şeyh Efendi! Allah’a şekil vererek, kendinize benzettiğinizi anlat bakalım. Onu nasıl uydurdunuz? =============================Cevap: Efendim Kadı hazretleri, Allah ayrı, yarattığı âlemler, Arz Semavat ayrı değil. Halik-i Âlem her yerde hazır, nazırdır. Bir yerdedir demek, başka yerde olmamasını söylemektir. Biz dergâhımızda mensuplarımıza Allah kulundan ayrı ve uzaktadır diyemeyiz. Allah kulun aynısıdır da diyemeyiz, gayrıdır da diyemeyiz. Her yer Allahın mülküdür. Her şey Allah’ın tasarrufundadır. Yeryüzünün her yeri Allah’ın malı mülküdür. Kendisi de başında hâzır, nazırdır. Yalnız bir yere, Camiye, Mescide, dergâha Allah’ın evidir, Allah’a yalnız orada ibadet edilir diyemeyiz. Hiçbir yarattığını Allah benzetemeyiz. İşte Allah’tır diyemeyiz. Ama hiçbir yarattığını da Allah’tan ayrıdır diyemeyiz. =================================Kadı: Şeyh Efendi, Şeyh Efendi, yuh sana be! Dergâhınızda Acem düzmesi söyleyen şairlerinizin En-el Hak dediklerini niye saklıyorsun? İtiraf etsen de saklasan da biliyoruz küllühüm kâfirsiniz. Mahkeme-i Şeria’nın sonunun hayatının da sonu olduğunu bilmiyor musun? Doğruyu söyle, haydı bakalım... ===================================Cevap: Efendim Kadı hazretleri, ölüm hayatın sonu değil. Yaşayış oradan sonra başlayacaktır. Babam Feyzullah Efendi ve Dedem Şiri Bektaş Efendi yüzlerce nefes, düvazimam söylemiştir. Bu fakır Çelebi Hamdullah da yüzlercesini söylemiştir dergâhlarımızda, toplantılarda söylenmektedir. Kişi Hakk’a ulaşmak için yetiştirilir. ===============================Talkınlarımızla Hakk’a ulaşmak olur, ama kul Hak olamaz. Yaratılan kalkıp da bir arz, bir semavat, ayrı bir âlem yaratmaya kalkışamaz. Böyle bir iddiada eden hiç olmamıştır. Olsa bile deli diye oradan uzaklaştırırız. ===============================Kadı: Şeyh Efendi, vaktiyle şu konuşmanız duyulmuştur: “Bu Şeriat hükümleri zamanımıza göre değişmesi gerekir.” Bu lafınız küllühüm kâfirliktir. Kâfirin katli vaciptir. ===============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, demedim, amma desem de küfür olamaz, çünkü mecelle, dinimizin temeli olan Kuran-ı Kerim’den alınmış kabul edersiniz. Bu kadar geniş kanun maddeleri vardır. Bu maddeler tam Kuran
==========================
ayetlerinden alındığı halde belki de yetmiş defa değişmiştir. Bunu siz de bilirsiniz. Bütün fıkıh âlimleri de bilir ki şu anda maddelerin ihtiva ettiği kanunu konular Kuran-ı Kerim’in hiçbir ayeti ile tıpa tıp uyuşamaz. Çekişir durur. ===================================Sizin dinimiz dediğiniz konular, mahkemede ve şeriatı şerifin içinden ayıklanmış sıyrılmış çıkmıştır. Şimdi siz Müslüman adına, dinimiz adına dediğiniz doksan dokuz konu sayılsa bir tanesi dinimiz adına hayatımızla alakası yoktur. ===================================Bu küfür olmuyor da “Bizzat Allahın Resulü içinde de olsa zamanımıza göre ayetlerin hükmünü değiştirdi” sözümüz mü küfür oluyor? =================================Zaten Kuran demiyor mu ki anlayasınız diye Arap olduğunuz için Arap lisanı üzere bu Kuran’ı size indirdik. Akıl edin, akıllı olun, akıl sahiplerine Kuran’da iyiliği, kolaylığı indirdik demiyor mu? Oğuzlarımızın bunu anlaması için Arap mı olmasını istiyorsunuz? =============================İnkâr etmemek şarttır. Bu şarta göre namaz kılmayan inkâr etmediği müddetçe kâfir olmaz, katli de vacip değildir. Amma siz savmü salât etmiyor diye Oğuzlarımızdan çoğunu idam ettiniz. ========================Müftü: Sus, sus günahkar oluyorsun Kadı: Tabii ki katli vaciptir. ============================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, eğer katli vacip olsaydı salâtın kazası olmaması gerekirdi, çünkü salâtın kazası vardır. ===================================Kadı: Hacca gitmek ömründe hali vakti yerinde olana farz, gitmeyen kâfirdir. Katli vaciptir. Salât ve Savm (namaz ve oruç) da terk edenin katli tabii vaciptir. Kadı bağırarak kâtibine “Hacı Mevlana İsmail Efendi, Şeyhin konuşmasını yasaklıyorum. Ne derse asla yazma” dedi. Ertesi günü ===============================Kadı: Şeyh Efendi, sen ve mensuplarınız, Ebubekir’in Ömer’in Osman’ın sırası ile sevilmesi gerekirken ilk üç Halifeleri sevmeyip atlayarak Hz. Ali’yi sevmenin günah olduğunu bilmiyor musunuz? ============================Ehli Sünnet vel Cemaatin kabul ettiği ayetle, hadisle beyan edilen yoldan niçün sapmaktasınız? =================================Dinimize göre Ebu Bekir’i Ömeri’i Osman’ı sevmemek küfür ve kâfirliktir. Kâfirin katlı vaciptir. Eey? ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Hz. Peygamberimiz buyuruyorlar ki benim ashabım gökteki yıldızlara benzerler. Hangisine uyarsanız yönünüze ve yolunuza rehberlik yaparlar. “Geceleri çölde kalan kişiye yıldızlar yönüne gideceği yoluna rehberlik ederler.” Hadisi gereğince fakir ve mensuplarımız olan Oğuzlarımız Hz. Ali’ye öncelikle uyuyoruz, seviyoruz. Biz Müslümanların Hz. Ali’yi bütün ashabın üstünde sevmemiz Allah’ın emriyledir. Hz. Muhammed’in gerçek hadislerine dayanmaktadır.
=================================Ashab olsun, ümmetten olsun, kan döken katilleri biz Müslümanlar sevmeyiz, çünki Allah Kuran-ı Kerim’inde “Lanetullahı alel kavmin kâfirin” buyuruyor. “Lanetullahı alel kavmin zalimin” buyuruyor. =================================Hz Ali’nin ve Ehl-i Beytinin masumluğuna inanıyoruz. Hz. Peygamberden sonra en çok sevdiğimiz kişiler olmaktadırlar. ===============================Müftü: Şeyh Efendi, Şeyh Efendi, iyi anla! Ashabı bölüp bir kısmını, Ebu Bekir’i, Ömer’i, Osman’ı sevmeyişinden senin katlin vaciptir. Bunu bilesin ya Şeyh Efendi! ============================Kadı: Şeyh, sen beldeyi fesada verdiğin zaman Sekban-ı Cedid’e selb-i lisanda bulunmuşsun. Bu hususta aleyhinde şahitlerini dinlemişiz. ==============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Sekbanı Cedid adını duyduğum gün idi. “Sekban-ı Cedid’in yeni av köpeği bakıcısı kimseye söylendiğini duymuştum” dediğim doğrudur. Farsçada sekban-ı cedid, av köpeği bakıcısı demektir. Lügate bakabilirsiniz. ============================Müftü: Senin tasvip ettiğin katledilen dinsiz Yeniçerilerin içinde yer alan Sekbancıbaşıyla karıştırmışsın Şeyh Efendi. O yakıştırma seninkilerin adıdır... O da biline. ================================Kadı: Şeyh Efendi doğru söyle, vakfınızın bulunduğu dergâhta mensuplarınızın toplantılarında kimlere lanet edersiniz? Muaviye ve Yezit’e lanet eder misiniz? ==============================Cevap: Kadı Efendim Hazretleri, suçsuz yere topluca ahalinin kanını dökenlere lanet ediyoruz. Hz. Peygamberimizin Ali’nin evladının Ehl-i Beytinin kanını döken Muaviye’ye, Yezit’e lanet ediyoruz. Yezit’in yaptığı o şenaati tensip eden, hafife alan, beğenenlere de lanet ediyoruz.
================================= Kadı: Şeyh Efendi, Allah tövbe edenin günahını af eder. Siz küfrü kebir günahı kebir üzeresiniz. Yezit ve Muaviye ölmeden tevbe etmiştir. Allah onları af etmiştir. Böyle bilesin, var mı diyeceğin? =============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Allah, Hz. Hüseyin katlinden Yezid’i, Muavye’yi af ederse onlara lanet ettiğimizden dolayı bizleri de kolayca af eder. Sen bizleri boşa küfür ve günahkârlıkla suçluyorsun. Bu da biline. Ertesi Gün ==============================Kadı, solunda oturan çok haşmetli Müftü Efendiye de soru sorma hakkı verdi. ================================Müftü: Şeyh Efendi, Müslüman’ım dersiniz. Ehli Sünnet takvası üzere tevbe estağfurullaha devam edenin günahlarının af olacağına inanmıyor musun? ==============================Cevap: Müftü Efendi, kişi işlediği günahı tevbe ile af ettiremez. İhlal edilen şeyi yerine getirmedikçe, döktüğünü doldurmadıkça, ağlattığını güldürmedikçe, yıktığını yapmadıkça, zararı ziyanı tazmin etmedikçe tövbeye devam etmekle, işlenmiş günah af olacağına biz Müslümanlar inanmayız. Allah af edecekse eder, O’na da mani olunmayacağına inanırız. =================================Müftü: Şeyh Efendi, Ürgüp Ihlara tarafından gayrimüslim mücriminin keferelerin dergâhınıza gelip ayinlerinize bile katıldığı, onlarla hoş sohbet ettiğiniz duyulmuştur. Ayetlerle hadislerle muteberdir, keferelerle dost olmanın günah olduğu bilinir. Ayrıca Müslüman olmayanın Cennet’e gitmeyeceği bilinir. Bu kişilerle nasılda dostluk kurarsın? Bu işlediğin cürüm katlini gerektirir. Günahtır. Bu olaylara itirazın var mıdır? ===================================Cevap: Müftü Efendi Hazretleri, Kadı Efendi Hazretleri. Biz Müslümanlar siz Ehl-i Sünnetler gibi düşünmüyoruz. Bir defa: Gayr-ı müslümler Ürgüp’den değil, Kudüs tarafından, Kudüs Muhafaza Paşası Ahmet Paşa ile beraber Hünkâr Hacı Bektaş Veli Mukaddes Hazretlerinin türbesini ziyarete gelmiş ümeralardır. Sıfatı mukaddes Ahmet Paşa ile çokluk kurup gayr-ı müslüm başlarında Ahmet Paşa Hazretleri ile geldiler Üç gün misafirimiz oldukları doğrudur. Siz Ehli Sünnet cemaati de bilirsiniz ki biz Müslümanlar misafire çok değer veren Oğuz Türkmenleriyizdir. Misafirperverliğimizi siz Ehl-i Sünnet cemaati kişiler de tarihlerce takdir etmişsinizdir. =================================İkincisi, biz Müslümanlar dergâhımızda din ve mezhep ayrımı yapmayız. Kişiye memleketine bakılmadan hürmet edilir. ==================================Üçüncüsü, bizim dergâhımız mensuplarımızın görüşü kişilerin din ve mezhebine bakılmadan her iyi insan, her iyi güzel ahlaklı insan Cennet’e girecektir diye inanıyoruz Ertesi Gün ==================================Kadı: Neden kadınların dergâhın ayinlerinde toplu olarak bulunmasına mani olmuyorsunuz? Ehl-i Sünnet din
============================
âlimleri zikir halkalarında asla kadın bulundurmaz. Dinimiz iki kadını bir erkeğe denk şahit kabul eder. Mirasta erkeğin yarısı kadar pay alır. Siz nasıl olurda onları meclisinize alırda aynı mekân içinde oturabilirsiniz? Her hareketiniz katlinizi gerektirir. Küfrü kebir yapmaktasınız. Bunlar da malumumuzdur. Ne dersiniz? ===================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, sünnet ehli cemaatinin bilginlerinin uyguladıklarını duymuş, düşünmüşüzdür. ===============================Bizim dergâhlarımızda, Kuran’da sık sık geçen “ya eyyühelleziyne amenu” ayeti, Allah’ın kadın-erkek ayırt etmeden eşitliğe hitabı olarak bilinir. Ayrıca tarihten gelen eşitliği kabul ederek Hacı Bektaş Veli’nin “Erkek aslan, aslan da dişi aslan, aslan değil midir? Kadınlar da sizin bir parçanızdır. Onları cemaatinizde ayırt etmeden şereflice, hürmetlice değer verin” dediği sözüne inanarak kadın erkek eşitliğine alışılmıştır. O tarihten beri biz Müslümanlar kadın boşayan erkeği düşkün yaparız. ================================Kadı: Şeyh Efendi utanmıyor musunuz? Böyle bir küfre delalete düşerek Sünneti çiğniyorsunuz, inkâr ediyorsunuz. Şunu bilin ve inanın ki, kadını almak farzdır, boşamak sünnettir. Erkeğe bu boşama salahiyetini Ehli Sünnet dini vermiştir. Dinimizin verdiği sünneti ihlal etmekte kâfirliktir, bunu da bilesin. =================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, biz Müslümanlar karı koca aile ocağında kadını daha önde muteber görmüşüz. Kadın boşamayı günah saymışız. Dergâhlarda kadın boşamak suçundan erkekler düşkün olmaktadır. Ben de böyle inanıyorum.
==================================Müftü: Şeyh Efendi, duymuşuz şu sapıklığınız devam etmektedir:. “Dinimiz akıl dini” dermişsiniz. Dinimiz akıl dini olsaydı inanmayı imanın şartı kabul etmezdik. Siz hiç düşünüp akıl etmez misiniz de dinimize iftira edersiniz? ================================İkincisi, Ehlisünnet âlimleri, evliyaları kabul etmiştir ki dinde akıl İslam’a uyacaktır. Akıl dinidir diye kabul edemeyiz. Dinde değişikliği kabul edemeyiz. Duymuşuz siz bazı dini umdeleri değiştirerek, akla uydurmaya çalışarak küfürde kararlı olurmuşsunuz. ====================================Dinimiz akıl dini olaydı iman öne alınmazdı, çünkü o şeye öyle inanacaksın iman dinidir. Aklan bir şeyi düşünemezsiniz. Neyin dine uyduğuna bakar öyle kabul edersiniz. Dini o şeye uyduramazsınız. Ya inanırsın ya küfürde kalırsın. Küfrü kâfirin katli vaciptir. ==============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, sizin Ehli Sünnet yolunuz kıyas-ı fıkha dayanır. Biz Müslümanlar İslam dinini akıl yoluyla evvelden beri uygulamaktayızdır. Buna böyle inanıyorum. İnanmasam da önüne geçmem mümkün değildir. ====================================Allah kitabında, “aklınızı kullanın” buyurur Akıl sahiplerine hitap eden Kuran’da akıl edenlere çok pay vardır. Emr-i hitap vardır. ===============================Dinde aklı kullanmak, dinde akılla fetva vermek, biz Müslümanlarda evvelden beri gelmektedir. ===============================Ehli Sünnet bilginleri ise kıyas-ı fıkh ile dini fetva-i şerifler vermişler. Kıyas-ı fıkhı dine uygulamak bu zamanımız da meydana çıkmamıştır. 1250 seneden beri devam etmiş gelmiştir. Sünnet vel cemaat ehli kıyasla fetva verirler. Bizim Müslümanlar akılla fetva verirler. Bu vebalı şahsıma yüklemeniz Allah’tan reva değildir. Ertesi Gün ===============================Kadı: Şeyh Efendi, sorularıma doğru düzgün cevap ver. Dini sapık bir inanışın mensubu olarak yaşıyorsunuz. Küffar olarak öleceksiniz. Ehl-i Sünnet dininden ayrılmışsınız. Şu son günlerinde tevbe etmeniz gerekir. Ehli Sünnilik dininden çıktığınız kâfirliktir. Kâfirin katli vaciptir. Yaşamaktansa ölmeniz, öldürülmeniz daha hayırlıdır. İtirazın var mı? Anlat bakıyım. ===================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Ehl-i Sünnet dini diye bir din yoktur. Ulu Allah böyle bir din kurulması için vahy edipte bir peygamber göndermemiştir. ===================================Efendim Kadı Hazretleri, ben mahkeme erkânınıza kıyamla söylüyorum. İslamiyet kurulmadan evvel Mekke şehrinde iki aile arasında idareyi siz değil biz yürüteceğiz, öbür aile ise illa da biz yürüdeceğiz diye tartışmalar sürtüşmeler devam etmekte idi. Kadı: Eee Şeyh Efendi, anlat; anlat neler anlatacaksan, korkmadan anlat! ===================================Cevap: Efendim, bu iki aileden biri Haşimi ailesi, öbürü de Emevi ailesidir. Birbirlerine üst olmak için sürtüşmek devam ederken İslamiyetin kurucusu Haşimi ailesinden büyük ecdadım peygamber Hz. Muhammed, Allah’ın vahyi ile İslamiyeti kurmuştur. Hz. Peygamber ölene kadar Emevi ailesi Haşimilerin üstünlüğünü kabul etmişlerdir. Sonra Emeviler, Haşimi ailesinden olan peygamberin soyunu sopunu kılıçtan geçirmişlerdir. Bir tek İmam Zeynel Abidin kalmıştır. Emevi ailesi 83 sene tam manası ile hükümetin idaresini ellerinde tutmuşlardır. ===============================Türkler ve İranlılar ayaklanmış, Ebamüslüm adlı bir Emir’in riyasetinde. Emevi ailesini hükümet idaresinden uzaklaştırmış. Emevilerin Haşimilere yaptığı gibi Emevilerin hepsini kılıçtan geçirmişler. Peygamberin sülbünden, Hz. Fatma’nın rahminden gelen nesil olan İmam Cafer Sadık hükümet idaresini kabul etmeyince, Haşimi ailesinden Peygamberin amcası Abasın soyundan gelenlere hükümet idaresini Türklerin ve İranlıların Emiri Ebamüslüm teslim etmiştir. ============================İslam âleminde tek siyasi aile kalmıştır. O da Haşimilerdendir, Abbasoğulları Halifeliği ve dini Peygamberin soyu, sülbü olan İmam Cafer Sadık’tan ve Ehl-i Beyt ailesinden kıskanmıştır. Onların Halifeliği ellerinden alacakları kuşkusuna kapılarak onları devlet idaresinden ve din adamlığından uzaklaştırmıştır. Saltanatlarının rakibi olacağı korkusundan kurtulmak için düşündüler, düşündüler, mahkemeleri ve idare fıkhını değiştirmek yolunu buldular. ================================Para zoruyla “İmam Azam” denen Numan Hoca’yı, Malik Hoca’yı, Hanbeliyi, Şafi İdris Hoca’ları mahkemelerin başına getirdiler. Adını da Sünnilik koydular. ==================================Sünnilik asla ve asla din ve mezheb değildir. Halife’nin sarayında hükümet etme siyasi grubudur. Haşimilerden olan Ehl-i Beyt ailesini siyasi idareden, mahkeme kararlarından, onların fikri fıkhını uzaklaştırmak için kurulmuştur. ==============================İşte, Sünnilik bundan başka bir şey değilken, sonradan dini mezheb oluverdi. Daha sonra bu mezheb din yerine geçti. Din yerine geçen bu Sünnilik mezhebini kuvvetlendirmek için devlet parası ile tarikatlar kurdurmuş, bu mezhebi desteklettirmişlerdir. Vebalı boynuma bidattır. İslam Âleminin Kuran’ında ve Peygamberinin kuralında böyle bir Sünni Mezhebin yeri yoktur. Ama hükümeti idare etmek için kurulan siyasi gruptur. =================================Nasıl Emevi ailesi hükümet idaresini eline alınca Haşimilerin ailesini katletmişse, Abbası Halifeliği de hükümet idaresini eline alınca uyduruk olarak kurduğu Sünnilik ile Ehli Beyti katletmiştir. ============================Kadı: Şeyh Efendi, Şeyh Efendi, sözü uzatmakla ömrünü biraz uzatmak istiyorsun, ama kendini haklı çıkarmak için söylediğin sözler idamını gerçekleştirdi de geçti bile. ==================================Miri Alay Kaiım Makamı (Müdahale ederek): Kadı Efendi Hazretleri, Şeyhin konuyu tamamlamasını ben de istiyorum. Tensip buyurun devam etsin. ================================Kadı: Şeyh Efendi, kaldığın yerden devam et bakalım. ==================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri ve Mahkeme-i Şeria’nın faziletli erkânı, hükümet idaresi Selçuklu ailesinin eline geçtiği zaman ise Türkmen düşmanlığı, Oğuzların katledilmeleri aynı hızıyla devam etmiştir. Selçuklu devleti [Hicri] 600 yıllarında Türkmen katliamına başladığı
==============================
sıralarda, Oğuzlarımızın başında bulunan, Babalar, Dedeler tahammül edememişler, istemeyerek devletin idaresine karşı çıkmışlardır. Selçuklu devleti bu karşı durmayı kanlı şekilde [H.] 638 tarihinde bastırmıştır. Türkmenleri tam manasıyla kılıçtan geçirmişlerdir. ==================================Katliamdan arta kalan Babalılardan Barak Baba ve arkadaşları Mavara-ün Nehir de İlhanlı Devleti merkezine kadar gitmişler, Babalıların kanının alınmasını istemişlerdir. Moğol hükümdarı Babalılarla dini inanış, fikir birliği oluşturmuşlardır. İntikam almak için ordularıyla Anadolu’ya girmişler. [H. 641.] Kösedağı savaşında Selçuklular yenilmişlerdir. =================================Karşılarında güçlü Selçuklu devleti yerine küçük küçük beylikler görmek istemişler. Her beyliğin başında bulunan beye müşavir olması için bir Baba atamışlardır. Beyliklerde Babalar müşavir, vezir, elçi olmuşlardır. Moğollar da bir siyasi idari hükümet yürütme grubudur. Babalılar inanışında olan Oğuzların, Türkmenlerin hakkını hukukunu korumuşlardır. Babalılar ve Hacı Bektaş Veli grubu olan Türkmenler katledilmemişlerdir. Selçuklu grubu olanlar katledilmişlerdir. ==================================Bu gruplar Hükümet idaresinin balını, kaymağını siz yemeyin biz yiyelim diye merkezi hükümetin etrafında grup olma topluluğudur. Din değildir, mezhep değildir. Cahiller onları din ve mezheb saymaktadırlar. ==============================Tarihte birisi gelmiş, öbürüsünü katletmiştir. Hükümetten uzaklaştırmıştır. Tarihte zaman gelmiş hasımlar dinsiz sayarak hükümet merkezinden katlederek uzaklaştırmıştır. ==================================Mahkeme-i Şeria’nın mühim erkânı olan sizlere kıyamımla sözlerime devam ediyorum. Osmanoğlu Beyliğinde de Babalılardan hatırlı müşavirler bulunmaktadır. Ecdadım Hacı Bektaş Veli Türkmenlerin dilinin, örfünün, adetlerinin, geleneklerinin korunmasını Osmanlı beyliğinden rica ederek istemiş. Beylik de himmet eyleyip, imparatorluk olursak, ordularımızla, beylerimizle, valilerimizle, sarayımızda hükümdarlarımızla hükmettiğimiz yerlerde Türkmenleri konar göçer olsun yerleştiği yerlerde olsun geleneğine, göreneğine, diline, örfüne, adetine engel olmak dursun, yardımcı olacağımıza kasem olsun demişlerdir. ==============================Osmanoğlu beyliği, imparatorluk olduktan sonra bu yeminlerine sadık kalmışlardır. Ama [H.] 930 senesinden sonra tarihte hiç misli bedeli görülmemiş Alevi katliamı yapmışlardır. Yazıklar olsun, lanetler olsun kanlı katil olan devlete de, kişilerine de. Hükmettiği hükümetinin idaresini tesirli etmek için dini bahane ederek, muhalif tarafı dinsiz gösterip, katletmektedirler.
============================Devlet idaresini beğenmeyen olabilir. Her hükümette olmuştur. “Bizim gibi düşünmeyen kâfirdir” diye katledenler kendileri kâfirdir de, kâfirliklerinden haberleri olmayan gafillerdir. ===============================Sünnilik Mezheb değil, hükümet idaresinin çarkını yürütmek için kurulmuş gruptur. Sonraki tarihlerde dinin mezhebi olmuştur; daha sonraki tarihlerde de din olmuştur. Muhalif grupları da böylece din adına katletmeye devam etmektedirler. Allah tarih boyunca, suçsuz yere akıtılan kanların hesabını sormuştur.
=================================
Anadolu’muzda binlerce devleti haksız akıtılan kan yıkmış. Yıkılmış yerleri yurtları kaybolmuş. Ahrette de dökülen kanın cezası ayrıca sorulacaktır. ============================Kadı: Vay Şeyh Efendi, vay! Mahkemeyi bir celse uzatmakla ne kâfirlikten kurtulursun, ne de küfr-ü sapıklığından dolayı idamdan kurtulursun. (Bunu söyledikten sonra topuzunu tunç zile vurdu, günlük celseyi kapattı.) Ertesi Gün ===============================Kadı: Şeyh Efendi, dergâhınızın mensubu mülhitlerin Ehl-i Sünnet vel cemaatin ibadetini tensip etmediği, Mübarek Hac, Zekât, Oruç, Namaz gibi dinimizin icabı olan bu şeyleri “şekil ibadetidir, biz onu yapmayız” dedikleri duyulmuştur. Dinimizin bu icaplarını kabul etmeyenler kâfirdir, katli vaciptir. ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, dinimiz güzel ahlaktır. Kimin ahlakı güzelse dini güzeldir. Kötü kişinin şekil ibadeti ile dini makbul değildir. Burada ahlakın güzelliği ve niyetin güzelliği de hesap edilmelidir. Burada bulunmayan, mülhit dediğiniz kişiler söylemiş mi söylememiş mi gıybet oluyor. Dinimize dil uzatan cahilin vebalını ben üstlenemem. ==================================Kadı: Şeyh Efendi, Allah Arapça buyuruyor. Kuran-ı Kerim Arapçadır. Peygamber Arapça konuşuyor. Sizin dergâhlarda neden Türkçe dua ediyorlar? Ehli Sünnet âlimlerine, evliyalarına muhalefet etmeniz küfür değil midir? Dine muhalefet eden kâfirin katli vacip değil midir?
======================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, beni idam edecekseniz, ediniz. Mensubumuz olan Oğuz Türkmenlerin şehirde yaşayanı pek azdır, çoğu konargöçerdir. Çoğu köylerde yaşarlar. Arapçayı bilmezler. Kendi lisanları ile yaradanlarına yalvarmalarının günah olduğuna inanmıyoruz. Dergâhlarımızda da Türkçe dua ve niyazda bulunuruz ===============================Siz efendim, kendiniz bunların ağzından kulağınızla duymadınız. Konargöçerlere ve köylülere konuşukluğunuz yoktur. Beni de duymadığınız hayali şeylerle bir mülhid olarak suçlayarak kendiniz vebal yükleniyorsunuz. Türkmenleri bahane ederek beni asmak istiyorsunuz. Sizin yok dediğiniz, kabul etmediğiniz Allah’ın var olduğunu ben biliyorum, varlığını kabul ediyorum. ============================Kadı: Şeyh Efendi, siz Allah’a duaya, tevbeye niçin inanmıyorsunuz? Neden Kuran okumanın faziletine, günah af etmenin yollarına itikat etmiyorsunuz? Nasıl Allah’ın kuluyuz diyebiliyorsunuz? Böyle küstahça kulluk mu olur? ===================================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, biz Müslümanlar günah etmemeye daha çok ehemmiyet ederiz. Mensuplarımıza, “Eline diline beline sahip ol!” deriz. İşlenmiş bir günah için, kul hakkı için tövbe etmeye, şu kadar sayı ile küçük sure, şu kadar büyük sure okumayla günahın af olacağına güvenmeyiz. Amma Allah’tan da hiç bir zaman ümidini kesmeyiz. Allah dilediğini af eder. Tamamen tevbe estağfurullahı da kapatmayız. Dua ve yakarışta teşvik, tensip tavsiye ederiz. Tevbe makbulümüzdür, ama günah işlememek daha makbuldür. Kişi nefsini bilmelidir. Rabbini bilmek için nefsini bilip günah etmemeye gayret gösterir. ===============================Kadı: Şeyh Efendi, ehl-i sünnet âlim ve evliyaları size dinsiz, mezhepsiz derler. Mezhepsizliği kabul ediyor musunuz? Namaz kılmıyorsunuz. Allah’tan korkmadan namaza şekil ibadeti demekle kâfir oluyorsunuz. ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Mahkeme-i Şerriye’nin güzide erkânı olan sizlere kıyam ederek anlatayım. Namaz kul ile Allah arasında bir gizli sırdır. Biz Müslümanlar Dergâh’ımıza gelen bacılarla kardaşlarla Allah’ın birliğine inanan kişileriz. Ecdadım Muhammed’in Peygamberliğine inanırız. Kitabullah’tan ayrılmayız. Dergâh toplantısında boy abdesti alırız. Hecasetten, necasetten tahireti kemal ile bulunuruz. Hür Müslümanların istikbali ile akşam vaktinde geliriz. Gündüzleri Oğuzlarımız işiyle meşguldür. Geceleri yolumuza, erkânımıza katılmaya niyet ederiz. Kıyam bulunuruz. Nefeslere kıraat ederiz. Pirin huzuru Meydan Hak divanıdır. Rükû ederiz. Duaya durur, sücud ederiz. Edep üzere otururuz. Bütün bu dergâh toplantılarını ayete, Kuran’a uyarak yaparız. Hizmetlerimizin Kuran’da yeri vardır. ============================Ehl-i Sünnet vel cemaat ise sahte hadislerle şekil yolunu yürütmededirler. O sonradan uydurulduğuna kendilerinin de inandığı halde o hadislerle şekil ibadeti yapmaktadırlar. ===============================Bizler asla küfür üzere değiliz. Siz bizim yolumuza, erkânımıza iftira ediyorsunuz. Beni öldürmekle tehdit ederek, kâfirsiniz diyerek günah ediyorsunuz, haddi aşıyorsunuz. Bu ithamları taşıyamıyorum. Asla kabul edemem. Yüzüme karşı bu çirkin iftiraları söylemeden asabilirsiniz. Tezden asın. Mahşerde Allah’ın huzurunda sizi af etmeyeceğim. ===========================Kadı: Şeyh Efendi, haddini bil, terbiyeni takın. Sorularıma cevap ver! Ehl-i sünnet âlim ve evliyaları size dinsiz, mezhepsiz derler. Mezhepsizliği kabul ediyor musunuz? Hayatın boyu hataya düştüğünü itiraf ederek tevbe edecek misin? Ehl-i sünnet mezhebi kabul edecek misiniz? ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, birkaç gün evvel anlatmıştım. Sizin Ehl-i Sünnet Mezhebi dediğiniz kişiler Hz Peygamber’i görmediler, tanımadılar, soyu sulbü de değiller, Müslümanlığa ne kadar yaklaştılar bilemiyorum. Amma biz İslamiyet yolundan hiç sapmadığımız için senelerce sonra kurulan mezheplerine girmediğimiz doğrudur. İslamiyetten hiç ayrılmadığımız için sonra kurulan mezhebe girmemiz gerekmezdi. Ertesi Gün ================================Soru: Şeyh Efendi, son ifadelerde ne diyeceksiniz? ==================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, bulunduğunuz makam, oturduğunuz post kadılara Allah’ın verdiği canı almak, idam etmek salahiyetini vermiş. İdamı durdurma, suçluyu af etme salahiyetini de vermiştir. ==================================Kadı Efendi Hazretleri, çok duyulmuştur kadının idamına karar verdiği kişi daha asılmadan kadının idamı gelmiş, kadı daha evvel asılarak öldürülmüştür. Asılmasını istediği hayatta kalmıştır. ==============================Kadı: Şeyh Efendi, bizim kara cellât ne güne duruyor? Eli çok çabuktur. Ben “el cevap, idam” dedim mi o hemen ipini çeker. Bunu bilesin. =============================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, benim idam edilmekten asla korkum yoktur. Padişah emri ve fermanı varsa ben de Allah’a inanıyor, Allah’a güveniyorum. Başka diyeceğim yoktur. ==================================Kadı: Şeyh Efendi, Halifeler Cenab-ı Hakk’ın her türlü günahtan azad kullarıdır. Bazen halka hoş gelmeyecek şeyler yapsalar bile bunda ilahi bir hikmet vardır. Kadılar da aynı öyledir. Bu ulema fetvasını kabul etmeyen kâfirdir. ===================================Cevap: Kadı Efendi Hazretleri, ben idam edilirsem, Anadolu’dan bin tane Hamdullah doğar, onların da hiç biri kabul etmez. Kadılar da, Halife padişah da insandır. Günah işler. Cezasını da çekecektir. Mensuplarımızdan kimse böyle şeye inanmazlar. =================================Kadı: Şeyh Efendi, ehl-i sünnet mezhebinden olmayan küfür içinde olduğundan katli vaciptir. Ehl-i sünnet dışında her mezhep sapıktır. Alevilik olsun, Bektaşilik olsun, Şiilik olsun, bunlar sonradan çıkmış sapık mezheplerdir. ===============================Cevap: Efendim kadı Hazretleri, bizlerin Ehl-i Sünnet mezhebinden olmadığımızı sen de biliyorsun. Müslümanım, müslümanız. Müslüman olmanın şartında, iman etmenin şartında böyle bir tafsilatın da olacağına inanmıyorum. Hz. Ali’yi ilk halifelerden önde severiz. ================================Siz ehl-i sünnet için öyleyse sizin için olsun. Biz Müslümanların Müslüman kalması için Kelime-i Tevhid yeterlidir. Peygambere şahadet yeterlidir. Hükümdarı sevmekle dinin ilgisinin alakasının olmayacağı kanaati bizlere yerleşmiştir. Adil veya zalim pek çok hükümdar yaşamıştır daha da yaşayacaktır. Din, hükümdar sevme dini değildir. Güzel ahlak dinidir. ===============================Kadı: Şeyh Efendi, duymuşuz ki siz Hz. Aişe validemize dil uzatırmışsınız. Mensuplarımız sepn-i lisan (hakaret) sözü söylemiştir. Hiç bu tür mensubunuza ceza verip, düşkün ettiğiniz olmuş mudur? ===============================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, bizim cem cemaatimizde onun hiç adı geçmez. Sevmediğimiz doğrudur, amma küfür etmeyiz. Küfür edeni de cemaatimizde duymadım. Onun ruhundan dünyada ve ahirette şefaat beklemeyiz. Allah’tan; mübarek, muazzez, ruhu mücessem, ervahı münevver evliyalardan; Hz. Peygamber ve onun Ehlibeyt’inden dünya ve ahirette şefaatine sığınmak ve şefaatlerine Allah’tan müsaade et diye dua ettiğimiz mukaddes kudsi ruhların sahipleri bizlere yettiği için onların adlarını Cem cemaatimizde anmıyoruz. ===================================Kadı: Şeyh Efendi, hem Allah’a inanıyoruz diyorsun, hem hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmıyorsun. Bu sapıklık küfür değil mi? ==================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, Allah hayrı yaratır, çünkü bizim yaratılışımız fetret-i ilahi hayırdır. Görmemiz, duymamız söylememiz, yememiz, içmemiz, gözümüz, kulağımız hayırdır. Elimiz, ayağımız hayır için yaratılmıştır. Kişi bunlarla yaptığı kötülükten mesuldür. Allah’ın adı ve sıfatları içinde acıyan bağışlayan esirgeyen seven af eden nimet veren olduğu halde şer veren şeyler, kötü, kötülük, şer adı yoktur. Kötü olayın faili fiildir. Suçlu o fiili işleyendir. Mücrim mahkemeye geldiğinde kadı cezayı mücrime verir. Allah’tan geldi, şeytandan geldi diye başka fail aranmaz. ================================Niğde’den Gelen Müftü: Şeyh Efendi, Allah’tan kork, peygamberden utan! Hayrı şerri, kazayı kaderi yaratan Allah’tır. Küllü şeyin halikın ayetine inkârın var senin. ================================Cevap: Efendim Müftü Hazretleri, insan hayra da şerre de bizzat kendisi vesiledir. Hayrı da kendi yaratır. Şerri de kendi yaradır. Hayrı yaratıp hayırlı hayır iş yapana Allah ecr-i lütuf verir, hayırdan faydalanan kullardan dua alır. Mükâfat, devlet maaşı, taltif alır. Şerri yaratan şer iş yapar. Şerri işleyen Allah’tan günahın cezasını alır. Kullarından beddua ve hapislik cezası alır. ===============================Kişi kazayı da kendi yaratır. Mesul kendisi tutulur. Biz Müslümanlar kadere inanmayız. Eskiden beri kaderci değiliz. Bize böyle yerleşmiş böyle devam ediyor. Biz Müslümanlar her işimizde Allah adını anarak, Allah adına hayır işleri yaparız. Şer iş ise Allah adına Allah namı hesabına yapılmaz. Bu da biline. ================================Kadı, postun solunda oturan Müftü’ye yaklaşarak, yumruğunu yere vurur ve “Soracaklarını tamamla Müftü Efendi” der. Müftü, Hamdullah Efendi’nin idamını geciktirmek, Kadı ise hemen idam ettirmek istemektedir. Hamdullah Efendi bir hafta içinde idam edilmezse padişahtan tanzir ve ceza alacağını düşünmektedir. =================================İstanbul Alevi-Bektaşi dergâhlarında ve Eskişehir Seydigazi Dergâhında bir katliam yaptırılmış, bunu yapan devlet görevlilerine Padişah ödüller vermiştir. Kırşehir Kadısı da böyle bir ödüle konmayı düşlemekte ve Hamdullah Çelebi’yi Cuma günü asmayı düşünmektedir. Ertesi Gün =============================Kadı, mahkemeyi başlatır. Postuna oturur, ayakta duran Çelebi Şeyh Hamdullah’a sorar. =================================Kadı: Söyle bakıyım, bu sapıklığına devam edecek misin? Ehl-i Sünnet yoluna beli diyerek iman getirecek misin? ================================Cevap: Efendim Kadı Hazretleri, sizin Eh-li Sünnetiz demekle adalet ve sevgi ile hiç alakanız yoktur. Bana kaç gündür bu tacizane yaptığınız zulmü yürüden devletin kadısının çağırdığı yola Müslümanlığımdan geçip de tensip mi edeceğimi istiyorsunuz? =================================Hz. Ali’nin buyruğu, kendi ağzından ilk çıktığı gibi inandığımız sözü bana gereken kuvveti veriyor. Buyuruyor ki, “Mazlumun zalimden öç alacağı gün, zalimin mazluma zulmettiği günden daha çetin olacaktır.” Dediğine inanıyorum. Size acıyarak tebliğ ediyorum, zalimsiniz, zulümde hattı aştınız! ==================================Kadı: Şeyh Efendi, tammamat-ül mahkeme! (Mahkemen tamamlandı.). Allah adına, Peygamber Muhammet adına, İslam ve Kuran adına kurulan Şeriat Mahkemesinde senin kanın, senin boynunadır! ============================Kadı: İbrahim Selamet Efendi, son sözünü söyle. İslamın umdelerine bağlı kalacağına ikrar veriyor musun? Şeyh Hamdullah’ın mahkemede söylediklerini duydun, dinledin, Onun izinden gitmeyeceğine tevbeler olsun mu? ==================================İbrahim Selamet Efendi: Ağam Şeyh Hamdullah’tan sonra bana bu dünyada yaşamak haram olsun. Onu darağacında görüp sağ dönersem Allah’ın kulu olmayayım. Yaşarsam onun izinde, ölürsem onun yolunda öleyim. Son sözüm budur! ==================================Kadı: Memiş bin Habib, sen söyle. İslam dinine ve devleti İslam Halifeyi Müslüman olan Padişahımızın idareyi icraatına muhalif olmayacağınıza, pişman olup tevbe ve yemin edersen ifadene devam edelim mi? ==================================Memiş bin Habib: Dergâhımız Şeyhi Seyyid Hamdullah Efendi’nin izinden gideceğime, ölümde dirimde onun mübarek fikirleri ile olacağıma yemin ederim. ================================Kadı: Koçaroğlu Halil İbrahim, sen söyle. Ya din-i İslama dönmeyi kabul edersin, tevbe edersin. Ya da Kanın şimdi senin boynunda! ==============================Koçaroğlu Halil İbrahim: Hz. Hüseyin Kerbelâ’da Yezitten medet beklemedi. Onun mübarek şehit kanıyla İslam dini yolunu karanlıklardan ağarttı ise senden ve mahkemenizden medet ve merhamet beklenemez. Şeyhimizin yolunda, izinde hiç hata görmemekteyiz. Aynı akıbetin aydınlık olduğuna inanıyorum. Son sözüm budur! =================================Kadı: Resul bin Derviş Hüseyin, sen son sözünü söyle. =============================Resul bin Derviş Hüseyin: Ben Hak-Muhammet-Ali Yolundan sapmadım. Sizden ve mahkemenizden medet mürüvvet beklemem. Şeyh Hamdullah Efendi’nin bütün ifadelerine aynen katılıyorum. O Ahirette Cehennem’e giderse bana Cennet haram olsun. Kadı, sen son sözünü söyle! =========================Kadı: Hüseyin Balım, sen sön sözünü söyle ============================Hüseyin Balım: Kadı Kadı, benim son sözüm, Çelebi Hamdullah’tan sonra bu dünyada yaşamak bana haram olsun. Allah dünyada, ahirette bizleri ayırmasın. Sana ne söyleyeceği mişim? Son sözdür! ===============================Kadı Bektaş Resul, sen son sözünü söyle
============================Bektaş Resul: Kadı Kadı, bize kalmayan bu dünya size de kalmaz. Çelebi Hamdullah Efendi’nin kaç gündür verdiği ifadeyi aynen tensip ediyorum. Diyeceğim yoktur! ============================Kadı: Derviş Yusuf, sen son sözünü söyle. ================================Derviş Yusuf: Çelebi Hamdullah asılınca bana bu dünyada yaşamak haram olsun. Onun nurlu yoluna aynen katılıyorum. Zerre kadar ne bir kusuru var, ne kabahati var. Günahsızdır. Ben de onun ifadesini tensip ediyorum, izinden gidiyorum. Ben de günahsızım. Sözüm budur! ===================================Kadı, “Temmatil Mahkemet-ül Şeria-i İslamdır, yaz kâtip efendi!” dedi. ================================Perşembe günüdür. Hacı Hüsrev Çavuş ve arkadaşı mahkemeye gelir. Hamdullah Efendi ayakta, Kadı ve muavini ile Müftü postlarına oturmuşken İstanbul’dan gelen çavuşlar içeri girip bir zarfı Kadı’ya takdim eder, geri geri çekilip, ayakta beklerler. Zarfı açan kadının yüzünün rengi değişir. Tekrar tekrar İstanbul’dan gelen emre, ardından çavuşlara bakar. “Vay, vay… Bir gün evvel niye asmadım?” diye elini dizine vurur. Hırsla Müftüye dönerek, “Bu vebalden nasıl kurtulacaksın? Şeyhin infazını sen geciktirdin!” der. ========================Müftü, “Mahkemenin kadısı sensin, sorumluluk da yetki de sana aittir. Ne olmuş, emirde neler var?” der. ====================================Kadı, “Ne olacak, Şeyhülislamın Muhammet Tahir Efendi imzalı yazısı ile tuğralı padişahın emr-i fermanını bildirir” der. Eliyle yukarı kaldırarak gelen yazıları yelpaze gibi sallar. “Şeyh Hamdullah’ın idamından sarf-ı nazar edilerek Amasya’ya sürgün edilmesi isteniyor.” der. ==========================Zarfın içinde, Şeyhülislam M. Tahir Efendi’nin, Şeyh Hamdullah Çelebi’ye yazdığı özel bir mektup da vardır. Onu mahkeme kâtibine vererek seslice okumasını ister. Sonra Hamdullah Efendiye verir. ===============================Hamdullah Efendi ayakta gözden geçirir. İstifini bozmadan, idamdan kurtulma sevincini gösteren bir hareket yapmadan vakur ve edalı şekilde, “Kadı Efendi, bendeniz Hacıbektaş kasabasındaki dergâhıma dönebilir miyim? Veya mahkemeyi devam ettirecek misiniz?” der. =============================Kadı, “Şeyh Efendi, Kırşehir Mutasarrıflığı ile konuşayım, seni ve kardeşin İbrahim Selamet’i tefrik edilecek çavuş nezaretiyle Amasya Kadılığına göndereceğim. Şimdilik kasabana git, öbür Cuma günü kadılığımıza gelirsin.” der. ==============================* Not: Bu metin (yazı), “HAMDÜLLAH ÇELEBİNİN SAVUNMASI” (Bir İnanç Önderinin Çileli yaşama) alt başlığı ile İsmail ÖZMEN ile Yunus KOÇAK’ın 2007 Agıstosunda yayınladıkları kitaptan alınıp SESÇEŞME Dergisi’ının 33, 34, 35 inci sayılarında yayınlanan bölümüdür. Dergiye konulan başlık şöyledir: 10-20 Şaban şerifi (Hicri) 1243 Tarihinde Kırşehir Kadılığında yapılan Mahkeme Tutanağıdır. Konu hakkında daha geniş bilgi için dergi ile kitap okunmalıdır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)